1. 1.
    0
    geçtiğimiz ağustos ayında sıcak bir öğle üzeriydi, karşıdan esen sıcak meltem saçlarımı savuruyor,az ilerimdeki inşaatın önündeki kum tepeciğinden aldığı kum tanelerini gözümün içine serpiştiriyordu. bende bir yandan caddeden karşıya geçmeye çalışırken bir yandan da kum yüzünden yanan gözlerimi ovuşturuyordum. gizler h o t m a i l c o m sonra birdenbire sanki kafama balyozla şiddetle vurmuşlar gibi bir algılamanın ardından her şey bir anda etrafımda döndü ve adeta kuştüyü bir yatağın üzerine düşüyormuşum gibi garip bir hisle kaldırıma düştüm. yanağım sert kaldırıma yapışmış şekilde bir ara gözlerimi araladığımda beyaz bir kadın ayakkabısının burnumun dibine kadar girdiğini fark ettim. size enteresan gelecek ama o vaziyetteyken yanıma gelen kadının parfüm kokusunu algılıyor, hatta parfümünün markası hakkında kafamda düşünceler bile oluşuyordu.. sonra etrafımda koşuşmalar ve sesli konuşmalar duydum..en son hissettiğim şey ise bir arabanın içinin boğucu sıcaklığıydı. aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum, gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm şey tepemde yuvarlak beyaz bir avizenin üzerinde çiftleşen iki tane kara sinekti. sırt üstü yattığım yerden kafamı kaldırıp etrafa göz attığımda ise bir hastane odasında olduğumu fark ettim. kafamdan çeşitli düşünceler geçiyor, buraya nasıl geldiğimi hatırlamaya çalışıyordum ki odanın kapısı sessizce açıldı.. içeriye bir afet-i devran girdi ki, benim babayiğit hasta halimizi umursamadan yerini yadırgayıp şöyle bir kafasını kaldırdı. kadın,30-35 yaşlarında sarı saçlı, yeşil gözlü, memeleri üzerindeki daracık bodysini delip geçecekmiş gibi duran balık etli mükemmel bir varlıktı
    ···
   tümünü göster