+1
başlık sık sık gibertildiği için şimdiye kadar olan kısmı toparladım panpitolar.
sene 2001di. dayım karadenizde bi şehirde en bilindik en merkezi bir karakolda başkomiserdi. bigün ziyaretine gittim.
daha çocuktum amk.
karakolun karşısında lunapark vardı. o başkomiser olduğu için bana lunapark bedavaydı.
kimse para almazdı lunaparkta benden.
neyse, lunaparka gitmeden önce dayıma uğradım. kapıdaki polise dayım burda mı diye sordum. "burda ama az işi var yakışıklı" dedi. "sen geç içeri abcde abinin odasında bekle" diye de ekledi.
girdim karakola ve beklemeye başladım.
neyse beklemeye başladım. sıkıldım biraz dolaşmaya karar verdim karakolda.
heryerini de biliyodum zaten, ama bilmediğim yerler vardı, dayımın görmemi istemediği yerler.
bi keresinde o görmemi istemediği odaya doğru yürürken "oralara bakmıcan kanka" demişti.
aslında gündüz gece fark etmez, her zaman bi koşturmaca olurdu karakolda, ama bu sefer in cin top oynuyodu.
kimse yoktu ortalıkta.
bi tane, sanırım rus kökenli, bi kadın ifade veriyodu başka bi odada, onun dışında da pek bişi yoktu.
baktım kadın çokta düzgün olmayan bi dille derdini anlatıyo.
o anlattıkça, memur abi doğru anlayıp anlamadığını kontrol etmek için tekrar tekrar soru soruyo, ve bilgisayara kadının dediklerini yazıyo.
ben tabi anlayamıyoru kadının söylediklerini, ama malum polisler anlıyo bu rusların dilinden.
neyse, merakta etmiyorum yani kadının söylediklerini, banane amk ben dayımı görüce iki sarılıcam sonra lunaparka gidicem.
ben de geçtim boş bilgisayar karşısına fal bakıyorum falan filan.
derken bir acı inleme.
anlatamam ama size o sesi.
tıp okuyorum, ne hallerde insanlar gördüm, ne ağrılara maruz kalan hastalar gördüm böyle bi inleme hala duymadım etmedim panpalar.
evet duymadım böyle acı bir ses. nasıl anlatılır, nasıl tarif edilir bilmiyorum.
sesi duyduğumda, olduğum yere yapıştım. karakolda büyük bi sessizlik oldu 10-15 saniye, ve sonra tekrar herkesin işine döndüğü o bilindik hava hakim oldu karakola.
ama çok korkmuştum, ne sesiydi o öyle.
orta 3'e gidiyodum o sene. küçüktüm.
dayım çok şefkatli, çok baba bi adamdı.
ama hep sert bir tarafı da vardı. bizlere göstermezdi ama çabuk sinirlenen bir ruh haline sahipti.
karakoldan bi an önce çıkmak istedim. eğlenecek pek bir halimde kalmadığından anneme uğramaya karar verdim. abcde abinin odasına doğru yönelip, hastaneyi aramasını rica ettim. *
o zaman cep telefonu öyle herkeste yok, bende de yok, ve ailem de acayip karşı çoluğun çocuğun cep telefonuyla konuşmasına.
neyse, abcde abi hastaneyi aradı, annemin ameliyatta olup olmadığını sordu.
annemi bağladı hastane santrali,
+ anne ameliyatın var mı
- yok kuzum. dayının yanında mısın sen
+ evet. ama sıkıldım, çok param da yok arkadaşlarla ***'ye gidiyim senden para alıp.
- e oğlum daha dün *** para verdim sana ayıp ayıp. çok para harcıyosun.
+ gelmiyim mi?
- gel kuzum gel, 1 saat sonra ameliyatım var ama, çabuk gel
neyse panpalar, annemle konuşup telefonu kapattım. abcde abi gidiyo musun sen diye sordu. evet dedim, yok gitme dayını bekle, suratın da sararmış senin. bekle bakalım dayını dedi.
onun işi uzun sürecek heralde beklemiyim ben annem bekliyo dedim.
yok yok bekle diye ısrar etti.
iyi bekliyim bari dedim.
karakolun kapısına doğru yürürken, karşıma iri yarı, hani derler ya kodu mu oturtan bi memur abi çıktı. kan ter içinde kalmıştı. suratı kıpkırmızı, bişiler söylüyodu etrafa. o an için beni kıpkırmızı eden küfürlerdi. öyle böyle değil.
elinde ve üstündeki kan lekeleri ilk dikkatimi çeken ayrıntıydı.
Tümünü Göster