1. 1.
    0
    akşam oldu.
    dışarı çıkmak için hazırlanmalar.
    iskeleye doğru yürümeye başladım.
    nerden baksan en az 20 kişiler.
    sap-hatun karışık.
    yeni yüzler.
    sevindim amk ne yalan söyliyeyim.
    bide şu çekingenlik-utanma sıkılma olmasa herşey daha güzel olacak.
    milletle tanışma faslını geçtikten sonra, taşlimana gidileceği söylendi.
    bu arada etraf gırla insan kaynıyor.
    ana baba günü.
    tam beğendim birini diyorsun, 10 sn sonra kafanı çevirdiğin yerde kimse yok.
    neyse taş limana gidildi.
    bira eşliğinde sohbet.
    samimi olunuyo yavaştan.
    içlerinde birisi var.
    hilal.
    fena güzel.
    fena rahat.
    bozuyor direk adamı.
    çekiniyorum karıdan bana da itelemesin diye.
    korktuğum başıma geldi.

    - sen kimsin yaaa?

    böyle, nasıl diyeyim?
    zaten tanıştık.
    beni biliyorsun.
    e o zaman ebenin amı neden soruyorsun bunu.
    bide ezer gibi.

    - ben i run each thin me(iretm). hani demin tanıştışmıştık ya. yavaş iç istersen. seni bozuyo galiba.
    dedim.
    hay onu diyen ağzımı gibim.
    ulan daha yeni karışmışsın aralarına.

    kafasını çevirdi.
    yanında ki arkadaşı ile konuşmaya devam etti.
    ben orda bir sürü şey söylemişim.
    yok laf ittirmişim.
    falan filan bunların hepsini gram giblemedi.
    züt gibi kaldım.
    nasıl hoşuma gitti anlatamam.

    hayat, sana güzel şeyler yapıldığında hoşlanmadığın, içini-canını acıtacak şeyler yapıldığında mutlu olduğun duygudur.
    ···
   tümünü göster