1. 126.
    +1
    i̇ndim maden ocağına kara elmas diyarına
    yeryüzü sıcak olsun diye dost
    yıllar boyu kazma salladım buskunca bu zindanda
    çocuklarım gülsün diye dost
    oysa bizim evde gülen yok

    yürü derler yürü derler açlığa yürü derler
    kara elmas tabut olmuş gerekirse ölün derler
    günü gelir utanmadan ağlaşana gülün derler
    yalanlara artık sabrım yok

    bugün maden ocağına kara elmas diyarına
    i̇nmedik selam olsun sana dost
    ölesiye ışık hasretiyle solmuş bu yüzlere
    grev grev güneş doğmuş dost
    artık kaybedecek birşey yok

    yeraltında ezilenler yeryüzüne seslenirler
    madenler bizim derler gerekirse ölüm derler
    günü geldi grev derler dost
    artık kaybedecek birşey yok

    zonguldak
    yerin derinliklerinden geldiler
    ellerinde susmak bilmeyen bir yeraltı güneşiyle
    ne kadar diplere bastırılsa
    o kadar boğulmak bilmez yankısıyla yüreklerinin
    ağır ağır geldiler
    sonra hergün geldiler artarak geldiler
    kadınları çocukları ve alkışlarıyla
    yoğurt mayalar gibi geldiler
    pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi
    su gibi ateş gibi
    her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına
    yeni yollarla tanıştı ayakları
    her gün yeni kabuklar çatladı
    yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini
    bir kent oldular sonunda
    ve adını değiştirdiler ülken
    ···
   tümünü göster