1. 126.
    0
    -tamam yeter bu kadar. kalkalım.pardon bakar mısın?
    -evet?
    -hesabı alarbilirmiyiz? garson adisyonu kül tablasının altından aldı ve kulağının arkasındaki siyah tükenmez kalemle uzunca işlem yaptı.
    -bu kadar uzun ne sürdü acaba?
    -arkadaş burada nargile işaretlemiş de nargile içmediniz galiba?
    -evet içmedik iki kupada fındıklı kahve.
    -borcunuz 12 lira. dedi ve kız cebinden 20 lira çıkararak buyur etti. gelen 8 liradan 5 lirasaını aldı sadece.
    -iyigünler.
    -iyigünler. deyip çıktılar cafeden ve sahil boyunda yürümeye başladılar.
    -hakan.
    -hakannn!!
    -he.. efenedim!
    -alış artık ismine dedi ve gülümsedi.
    -bak hakan burası boğaz istanbul boğazı. yaşadığımız şehirin adı istanbul bu semtin adı üsküdar. şehir ülkelerin bribriniden ayrılmış bölümleri semtler de şehirlerin ayrılmış bölümleridir. idaresi kolay osun diye ayrı ayrı semtlere ayrılır heryer. deyip yolda yürümeye devam ettiler. yavaş adımlarla ilerliyorlardaki sahilde. hemen yanlarına yosun kokulu güzel kız kulesi manzaralı deniz. ötesinde büyük binalar minareler. hakan sordu:
    -şu uzun şeyler ne?
    -onlar minare.her dinin farklı ibadet tarzları vardır. müslümanlar caiye gider ve namaz kılar. belirli bir yöne dogru yere önce hafif eğilir sonra yere dogru kapaklanılır ve bu arada belirli dualar okunur. onlarda caminin orada oldugunu ve oradan tüm semte ezan sesi kolay gitsin diye büyük minareleri vardır. ezan ne diye sorma günde 5 kez ezan okunur. duya duya alışırsın. dedi ve yürümeye devam ederken çok şaşırtıcı brşey görü hakan...
    ···
   tümünü göster