1. 1.
    +1 -1
    http://www.imgim.com/image/6ielg.jpg/

    evet burda gördüğünüz olayı biraz anlatmak istedim bence okuyun :

    Kanada'daki bu olay (holiganlarla polisin çatışması ortasında aniden kendilerini durumdan soyutlayıp sevişmeye başlayan çiftten bahsediyorum) aslında yıllardan beri süre gelen bir şeyi anlatıyor olabilir bize fakat anlatmıyor da olabilir. Sonuçta nasıl bir kafa yapısına sahip bu iki insan, neden böyle bir şeye giriştiler, gerçekten dolu bir tarafı mı var yoksa içi boş,fantezik amaçlarını gerçekleştirmek için mi bu işe kalkıştılar bilinmez tabi. Fakat burada felsefeye bakacak olursak ;



    Anlamı çok derin olan bir felsefe var burada. Kimse anlayamadığı için yayılamıyor bir türlü, ve bu felsefe insanlarda ekgib olduğu için bu kadar huzursuzuz belki de(tabi ki insanlara "çıkın sokağa,bayıra sevişin durmaksızın" demiyorum).



    Öncelikle savaşı biraz irdelemek gerekiyor, sevişme kısmı kolay.



    Savaş deyince genellikle insanların aklına; ülkeler arasında yapılan askeri çatışmalar gelir. Halbuki bir savaş her zaman o kadar büyük değildir; bir ülkenin içinde hükümet yanlılarıyla ordu arasında, polis ile göstericiler arasında, karşıt görüşlü gruplar arasında, tek bir kişiyle bir grup arasında, hatta iki tekil insan arasında bile yaşanabilir bir savaş; hatta ve hatta iki sevgili arasındaki duygusal ilişki, bir savaş şeklinde sürdürülüyor olabilir.



    Peki savaş insana ne kazandırır?.. Elbette uğruna mücadele edilen bir şey vardır, savaşı kazanan taraf da o şeyin hakimi olacaktır.



    Neyse, konumuz o değil şimdi.



    Tarihte büyük yeri olan bir çok savaşı da anlıyorum. Ama bazı savaşlar var ki, yıllardır sürüyor ve kazanan taraf yok, tam tersine sürekli kaybeden iki taraf var. israil'den Filistin'den falan bahsetmiyorum, teröristlerin hain saldırılarından da bahsetmiyorum; Bizden bahsediyorum, şu notu okuyan senden bahsediyorum, kendimden bahsediyorum; sevgililerimizden, arkadaşlarımızdan, ailelerimizden bahsediyorum.



    Birine gıcık oluruz, sırf onun canını acıtmak için bir şey yaparız. O da bize kızar, gün gelir intikam alır. Sonra sıra yine bize gelir. işte savaş başladı... ister silahlar bombalar patlasın, isterse karşılıklı bakışmalardan ibaret olsun bu savaş.



    Her savaşın ucunda, her iki tarafın da kendini haklı gördüğü bir mesele vardır elbet. Ancak emin olun; her türlü mesele barışçıl yollardan da çözülebilir. Bunu söyleyince bile kendimi böyle bir aşırı romantik, sevgi pıtırcığı gibi falan hissediyorum aslında; ama hayır, öyle değil işte. Benim bile kendim hakkımda bunları düşünmeme sebep olan, içinde yaşadıkça alıştığımız huzursuz ortam, aslında olmamalı.



    Düşünüyorum da şu hippiler ne kadar bilge insanlarmış... O zamanlar bile şimdiki kadar karmaşık olmasa bile bir sürü teknolojik alet edevat varmış, bilim varmış, falan varmış filan varmış ama hiç birine itibar etmemiş insanlar. Böyle doğayla iç içe, esrarlı bir ortamda yaşamayı tercih etmişler. Bütün bunlar yetmemiş, bir de bol bol sevişmişler. Yarınları yokmuş gibi, yapacakları başka bir iş kalmamış gibi sevişmişler. Kama sutra'ya taş çıkartacak teknikler geliştirmişler, ama yazmaya üşendikleri için bütün sırları onlarla birlikte ölmüş. Tamam belki çok boş bir hayat yaşamışlar, ama çok mutlu ölmüş pekekentler.



    Aslında o kadar da boş değilmiş hayatları, kendi aralarında biz sıradan insanların hiç bir zaman şahit olamayacakları konularda derin derin felsefe yapmışlar. Artık sayıları çok azalmış olsa da, yaşlı bir hippiye sorun anlatsın. Baştan inanmazsınız, ama 5-10 yıl sonra size bahsettiği en dandirik teknolojinin dünya sahnesine çıkışının duyurularını ufak ufak almaya başladığınızda anlarsınız neyin ne olduğunu. Peki o hippi nereden biliyordur bütün bunları? Size ne canım, siz kendi işinize bakın.



    Uzun lafın kısası; hippilerin hakikaten bir bildikleri varmış. Yaşam tarzlarının tamdıbını değil, ama en azından şu felsefelerini biraz benimsesek dünya o kadar güzel bir yer olacak ki...
    ···
   tümünü göster