1. 51.
    0
    si̇bel 2

    sibel bizde mi diye kalkıp bakamadım.. belki de gördüğüm rüya beni korkutmuştur bilmiyorum.
    dün gecenin bana getirdikleri hem beni hem de düşüncelerimi yormuştu.her şey tam yoluna girdi derken sil baştan yapıyordum ki selin’i hangi şekilde olursa olsun görmek, beni derinden etkiliyor onunla ilgili her şeyi tekrar hatırlatıyordu..

    her karesine hatıralarımızı işlediğimiz bu kentin sokaklarında, selin’i başka bedenlerde mi arıyordum ben yoksa gerçekten başkasını sevmeye mi çabalıyordum kendimde bilmiyordum…bildiğim tek şey selin’i hatırladıkça acı çektiğimdi. benim ise tek istediğim bir şey vardı o da mutlu olabilmek, tıpkı diğer insanlar gibi…

    yine kendi dünyama ait düşüncelerde kaybolmuş, çoktan uykuya dalmıştım. uykumu bölen fatih’in birazda olsa sinirli sesi oldu.

    -volkan, uyansana artık. kaçıncıya geliyorum biliyor musun?

    ben:ne oldu fatih?dur ya!biraz daha uyuyayım..
    fatih:sibel’e ayıp oluyor ama…
    kahretsin, sibel bizdeydi doğru ya!fatih sibel’e ayıp oluyor deyince kendime gelmiştim, büyük ihtimalle ya sibel bizdeydi ya da plan dahilinde görüşecektik.ben ise sibel ile ilgili bir şeyi yeniden kaçırmak istemiyordum.

    ben:üstümü giyip geliyorum fatih dedim.
    fatih:çabuk ol dedi ve gitti.

    yataktan doğrulduğum sırada başımda fena bir ağrı oluştu. sanki içip yatmışım gibi. kıyafetlerimi giydim ve odamdan lavaboya yöneldim.

    mutfaktan fatih ile ayfer’in sesleri geliyordu ve kendime gelmeden mutfağa dalmak istemiyordum. ayfer buradaydı, güzel öyleyse sibel’de buradadır büyük ihtimalle.. dedim kendi kendime…
    elimi yüzümü iyice yıkadım, kendime gelmem gerekiyordu. aynada kendime baktım.. yalanı yalanla örttüğüm, gerçekleri söyleyemediğim, arkadaşlarım vardı. kendimi adi biri gibi hissedince gözlerimi aynadan kaçırdım. mutfaktan güzel kokular geliyordu ve ben kokuyu takip edercesine o tarafa doğru yöneldim..

    i̇çeri girince ayfer sosis kızartıyordu fatih ise masayı hazırlıyordu:

    ben:günaydın!
    ayfer:oo volki, günaydın!nerelerdesin sen?
    fatih:günaydın volkan.

    gözlerim sibel’i aradı ama bulamadı. gitmişti galiba, üzüntüden..kahretsin! dedim içimden. arkamdan gelen gülen o sesle irkildim.
    -günaydın uykucu,iyi uyuyabildin mi?
    si̇bel 3

    sibel, dün gece onu selin yüzünden bıraktığımı bilse yine gülerek bu soruyu sorar mıydı bana diye düşündüm.. boşver bunları volkan diyerek dün geceyi unutmak istercesine:

    ben: günaydın sibel. nasılsın?
    sibel:iyiyim,her şey yolunda değil mi?
    ben:evet, üzgünüm gerçekten.
    ayfer: (araya girerek) soruma cevap vermedin volkiiii..
    ben:kusura bakma ayfer. dün gece sakarya’dan misafirler gelmiş, burada evleri var. onlar aradı ve dönmeme izin vermedi. önce yemek yedik sonra oturduk, geç oldu ben gideyim dedim ama olmaz öyle şey dediler ve zorunlu misafir oldum. sabah erkenden gelebildim.

    kendi arkadaşlarıma bile resmen yalancının teki olmuştum ve yalanımı ise ustaca söylemiştim.

    ayfer:bizde seni bekledik gelirsin diye, sonra eve geldik.

    ayfer bunları söylerken sibel içeri gitti, gece ile ilgili tek bir kelime etmedi. kırmıştım galiba onu, bende olsam bende kırılırdım..off çektim ama içimden!

    sibel geldi içeri, elinde ise ona aldığım güller…solmadan bir şeye koyalım bunları.

    ben sevinmiştim, aldığım güllere değer veren biri bana da değer veriyor deyip kendimce genellemelere başlamıştım.

    sibel çiçekleri koymak için bir şey aradı ama bulamadı. daha doğrusu vazo benzeri bir şey yoktu. odama gittim, boş bir pet şişeyi yarısından kesip sibel’e verdim.

    ben:üzgünüm, daha vazo alamadık..
    sibel: (gülerek) yok ya düşündüğün şeye bak dedi gülleri içine koydu ve pet şişeye biraz su doldurdu.
    ekledi:
    -keşke dün gece gitmeseydin volkan.
    ben:gitmek istemediğimi sizde biliyorsunuz. üzgünüm gerçekten dedim.

    sibel bu mahcubiyet karşısında daha fazla direnemedi. aslında gayet rahat biriyimdir ama sibel karşısında bu arsız duygularımı sergilemek istemiyordum.

    sibel:(gülücükle)tamam, tamam.affettik.ama bir daha bizi bırakıp gitmek yok, söz mü?

    ben:umarım böyle bir şeyi yeniden yapmak zorunda kalmam dedim. içimden ah selin! başıma açtığın dertlere bak! diye ekledim

    ayfer:bugün bizi nereye zütüreceksin volki?
    ben:siz nereye gitmek istiyorsunuz?
    ayfer:gündüz alışveriş merkezlerini gezer, sinemaya gideriz. gece birlikte, pasha’ya gidelim mi? ayfer’in o sözünden sonra selin ile doğum gününü kutladığımız o gece aklıma geldi ama gitmeyelim diyemedim.

    ben:tabi,siz nasıl isterseniz dedim. içim buruktu,ilk kez selin’den sonra biriyle sinemaya ve selin’in doğum gününü kutladığı o mekana başkasıyla birlikte adım atacaktım.bu kutsal bir şeyi bozmak gibiydi.. üzücü!

    sibel:(gülerek) volkan kendine gelememiş halen. dedi. çaydanlık ve sıcak su ile bardağımı uzatmamı bekliyordu.

    ben:pardon, dalmışım bir an dedim. bardağımı uzattım ve teşekkür ederim sibel dedim.

    sibel:nerelere dalıp gidiyorsun böyle? diyerek ağzımı aradı.

    ben:dün gece sizden ayrıldıktan sonra bir kaza atlattım dedim.. yalan değildi aslında ama bunu düşünmüyordum tabi..

    sibel:yaa, geçmiş olsun.

    ben:alıştım artık dedim.. sibel’i özlemiştim ve öğrenci evi de olsa onun yaşadığım evde olması benim hoşuma gidiyordu.

    sibel çaydanlığı bıraktı ve gülleri masanın bir ucuna koyup, güllere baktıktan sonra bana teşekkür ederim diyen bir gülücük verdi..

    ben ise sibel’in gözlerine bakıyordum ve o gülümseyince bugün hiç elimi tutmadığını ve yakınlık göstermediğini fark ettim.

    aramıza giren bu soğukluk hep selin yüzündendi.ah!selin.. hayatım kaydı senin yüzünden!..

    ayfer:sosislerde geldiii…
    ayfer tabaklara servis yaparken:
    ben:fazla almayım ben. dedim ama ayfer’in anne tarzı bakışından sonra ısrar etmek istemedim.
    sibel: (gülerek)ayfer, uğraşmasana volkan’la! diyerek elimi tuttu. beni şımartıyordu.. sevinmiştim.

    ayfer:tamam be,size iyilikte yaramıyor dedi ve oturdu.

    ben ise sibel’e ve onun şeker gülüşlerinde takılı kalmıştım
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster