0
yola çıktık, yolda durup benzin, kola ve cips aldık.. eğirdir’e geldik ve ben bir kenara çekip fatih ile ayfer’e sordum
ben:nereye gitmek istersiniz?
fatih:fark etmez,sen nereye istersen..
ben:iyi, burada bir balık restoranı var oraya gidelim dedim.
fatih:tamam uyar bize dedi.
arabayı park edip indik ve restorana geçip siparişlerimizi verdik.
ayfer:ben alabalık yemek istiyorum. yanına da fanta..
fatih:bana da aynından.
sibel:bende alabalık alayım.ama kola istiyorum.
ben garsona dönerek 4 alabalık 2 kola 2 fanta ve ortaya güzel bir salata getirmesini söyledim.
fatih:mezuniyete kimle gideceksiniz siz?
sibel:bilmiyorum.
ben:bende bilmiyorum dedim..
ayfer:birlikte gitsenize..hem arkadaş olursunuz birbirinize dedi. sibel,sudan bir yudum aldı ve bana bakarak gülümsedi..
sibel:ne dersin birlikte gidelim mi? bu soruyu benim sormam gerekiyordu,ama sibel daha cesur çıktı ve benden önce davrandı..
ben:sen istersen olur tabi dedim.
balıklar ve salata ve içecekler geldi. orda kendimi aile gibi hissetmiştim, neşeli bir ortam ve yanımda sempatik ve şeker gülüşleriyle sibel vardı. yemeğimiz bitti ve ayfer ile fatih “biz biraz yürüyeceğiz” deyip ayrıldılar masadan.
ben sigara yakmak istiyordum ama sibel sigara içmiyordu ve bu benim haneme eksi olarak yazılacaktı.
vazgeçtim…sibel telefonuna baktı ve bir şeyler yazmaya başladı.
ona doğru döndüm ve dudaklarına gözüme takıldı. kıpkırmızıydı.
sibel baktığımı anlayınca, yakalanma korkusunun verdiği panikle hemen kafamı başka yöne çevirdim.
sibel:(gülerek) bir şey mi kalmış? ne oldu? dedi.
ben:hayır, dudaklarına gözüm takıldı.. kıpkırmızı olmuş.ruj mu sürdün bugün..?
sibel:( gülerek) hayır benim dudaklarım hep böyle kendinden kırmızıdır.
onunla ilgilenmem hoşuna gitmişti. telefonunu çantasına koydu.ama gerçekten de ateş kırmızısı dudakları vardı.
ben:”şanslıymışsın o zaman dedim ve hadi bizde dolaşalım biraz” diye ekledim. sibel itiraz etmedi ve kalktı masadan..
sibel’in bu uyumlu ve şeker gülüşleri beni etkiliyordu.ve o dün geceden daha çekici geliyordu
oysa ben günlük kıyafetlerimle ve saçlarıma dokunmadan çıkıp gelmiştim.
göl kenarında gezmeye başlamıştık, manzara ise yaşanan her şeyi unutturacak güzellikte doğaldı.
göl manzarasını izlerken sibel’e dönüp sordum.
ben:ayfer’le aynı evde mi kalıyorsun?
sibel:evet, aslında 1 sene önce taşındım. daha önce başkalarıyla ev tutmuştuk, anlaşamayınca ayrılmak zorunda kaldım.ya sen?
ben:ben başlarda yurtta kaldım sonra fatih’in yanına çıktım. peki seni daha önce neden görmedim ben?
sibel: (gülerek) fazla gezmeyi pek sevmem ben. görmüşsündür belki de fark etmemişsindir. bilmem dedi.
ben:olabilir dedim ve erkek arkadaşın var mı sibel?
eğri̇di̇r 2
sibel: (bana döndü ve gülerek)hayır yok, neden sordun? anlamamış gibi yapıyordu.
kızların klagib tavırları, illa her şeyi açık seçik söylememizi mi bekliyorlar dedim kendi kendime.
ben:bilmem, senden hoşlanmaya başladım ben dedim.
sibel güldü ve yürümeye devam ettik. aslında sibel dıştan sert karakterli bir kızdı oysa çok kırılgan bir yapısı vardı.
geçmişinde kimseyi sevemediğini ve sadece 1 kişiyle duygusal anlamda ilişki kurmaya çalıştığını,ama bunda da başarılı olamadığını anlattı.
girişi benzese de benim birden çok ilişkim olmuştu.
ama sorarsa da saklayacak değildim.
sibel:selin ne oldu? nişanlanmış başkasıyla.. üzüldüm.selin’i herkes bilmek zorunda mıydı sanki? tokat gibi gelen bu soru karşısında kendime geldim.
ben:selin ile bitirdik,o kendi seçimini yaptı.
sibel:peki sen? bitirebildin mi? zeki ve ustaca sorulmuş bu soruya yalan söyleyerek cevap vermek zorundaydım.
ben:(güneşin göl üzerindeki parıltısına bakarak) bitirdim.. bitirmek zorundaydım dedim.
sibel’in başından beri beklediği cevap buydu. selin’in hayatımda olmaması.
sibel:volkan.. hadi gel, resim çekilelim..
ben:burada mı, peki kim çekecek?
sibel:zaman ayarlı ayarlarım ben deyip fotoğraf makinesini koydu ve yanıma geldi.
sibel:gül ama biraz. dedi
ben:ona elimle sarıldım ve resim çekildik.ilk romantik anı belgelemiştik bile..
sibel fotoğraf makinesini elinden düşürmüyor kurcalayıp duruyordu.
ben:makineye bir şey mi oldu sibel?
sibel:bilmem, birden görüntü gitti.
ben:dur bi bakayım dedim. makineyi sibel ’den aldım ve incelemeye başladım.
nikon’du ve küçük bir makineydi.
biraz kurcalayınca açıldı. oldu galiba deyip makineyi geri uzattım ve
sibel makinesini alırken onun gözlerine bakarak eline dokundum ve tuttum.o ise gülümsedi ve yanakları pembeleşti.
Tümünü Göster