beyler bunalıyorum bunalıyorum

onsuzluğa tahammül edemeyeceğim sıradan bir haziran akşamı. yarına yapacak hiçbir işim yoktu ve can sıkıntısından intiharı düşündüm. ne olursa olsun bir tanrının varlığıma ihtiyaç duymasını diledim bencilce. bir tanrının kahkahasından sakınamazsınız. o sizi bulur. tanrının kahkahası kulaklarımda çınlıyordu. düşündüklerimden dolayı kendimi aşağılıyordum. masa lambamın aydınlattığı kısımda bir karınca sürüsü farkettim. ekmek kırıntılarını taşıyan karıncaların yanında franz schubertin müziğiyle can cekişen bir sinek kendi etrafında dönüyordu. yapacak daha iyi bir şey bulamamıştı belli ki ya da ölmeden önce etrafında dönmesi gerekliydi. bu kesindi. sigara içmek için camdan dışarı kafamı uzattım. sadece ıhlamur kokusu vardı ve uzaklardan geçen bir uçak. rahatsız edici güzellikte bir sessizlik vardı. o an sadece düşmek istedim. yükseklerden, bulunduğum yere...