0
olaylar bölgesinde kendimize veya başkalanna atfettiğimiz az veya çok aldatıcı görünümlerden değil gerçek istencimizden sorumluyuz... ancak, bir şekilde kendi kendisiyle tartışabilmiş olma ve en azından belirli bir derecede bilinçli ve istenmiş bir eseri, kendini ortaya koyarak yapabilmiş olma koşuluyla sorumlu olunur. bizi haklı veya suçlu yapan şey, eğilimlerimizin sistematizasyonundan ve bunun sonucu metafıziksel bütünlüğünden başka bir şey olmayan derin ve göreceli olarak sürekli olan bu istenç olup, bu istencin zıttında eylemlerimizden herhangi birini bazen belirleyen yüzeysel ve rastlantısal istenç değildir. zaten genel anlayışın her zaman kabul ettiği de budur.
i̇yi kalpli olarak bilinen bir insan tarafından söylenen sert bir söz başka birininkinden daha az kincidir, çünkü bu davranış bir sabırsızlık anına, geçici fiziksel bir acıya atfedilebilir ve onun gerçek duygularının bir ifadesi olarak görülmez. genel olarak, ben'in oluşturucu unsurları ne kadar güçlü sistematize olursa yani "numen"e özgü istencimiz doğa tarafından ne kadar az zorunluluğa tabi tutulursa o kadar çok sorumlu oluruz: ve her özel durumda, sorumluluğumuz, tamamlanmış eylemin, eğilimlerimizin organik sistemiyle az veya çok uyumuna dayanmaktadır. i̇şte bu sebepten biraz önce söylediğimize bir düzeltme getirmeliyiz: düşünmenin ekgib olduğu yerde sorumluluk kaybolur. düşünme yetisine kökten sahip olmayan bir özne herhangi bir şeyden sorumlu olamaz; ama bilinçsel olarak ve düşünülmüş istencinin yinelenen eylemi ile doğal bir yapı ve bir karakter edinmiş ve bu karakterin etkisiyle ve onunla uyum içinde kendiliğinden davranan bir özne, uzun sürede kararlaştırmış olduğu eylemlerden olduğu kadar ve belki de daha fazla yaptığından sorumludur
eğer gerçekten varoluş, özü önceliyorsa, insan, olduğu şeyden sorumludur. bu şekilde, varoluşçuluğun ilk girişimi, her insanı olduğu şeyin sahibi olma haline getirmektir ve varoluşunun tüm sorumluluğunu kendine dayandırtmaktır. ve,insan kendinden sorumludur dediğimiz zaman, insanın yalnızca kendinden değil, tüm insanlardan sorumlu olduğunu söylemek istiyoruz...
aslında, olmak istediğimiz insanı yaratırken aynı zamanda insanın olması gerektiğini umduğumuz şekildeki bir imgesini de yaratmayan hiçbir eylemimiz yoktur. şunu veya bunu olmayı seçmek, aynı zamanda seçtiğimizin değerini de doğrulamak demektir, çünkü hiçbir zaman kötülüğü seçemeyiz; seçtiğimiz her zaman iyiliktir ve hiçbir şey herkes için iyi olmadan bizim için iyi olamaz. diğer taraftan eğer varoluş özü önceliyorsa ve imgemizi biçimlendirdiğimiz anda varolmak istiyorsak, bu imge hem herkes için, hem de tüm dönemimiz için geçerlidir. böylece sorumluluğumuz, onu var-sayabileceğimizden çok daha büyüktür, çünkü tüm insanlığı kapsamaktadır. eğer işçiysem ve komünist olmak yerine hıristiyan bir sendikaya katılmak istiyorsam, bu katılımla boyuneğmenin temelde insana uygun gelen bir çözüm olduğunu, insanın krallığının yeryüzünde olmadığını belirtmek istiyorsam yalnızca kendi durumumu ortaya koymuyorum: herkes için boyuneğmiş olmak istiyorum, böylece tutumum insanlığın tümünü bağlamıştır.
Tümünü Göster