+1
-2
giriş: açıkçası şa-ha-ne görüntülerle bezeli, sıfır konuşma içeren, çok etkileyici bir fragmanı var. ancak izleyenler ikiye ayrılıyor. bir kısmı şahan a oscar göründü derken, diğer kısmı filmin konusu olan materyali görüntü yönetmenliği uğruna heba ettiğini, şahan gokbakarın bir sinema filmi yerine dekorasyon, makyaj ve kıyafetlere verdiği önemle aslında bir skeç çekimi yaptığını düşündürüyor.
gelişme: filmi izledim ve filmde kısa bir süre gözüken pyscho film afişindeki yüz ifadesi kadar şaşkınım. şaşkın olmamın sebebi skeç film birlikteliğinin “the ice storm” ve “atonement” ardından bu kadar iyi bir örneğini görmüş olmam. her sene sürüyle film çekilir ancak bu filmlerden çok azı skeçlerin tüm dokusunu içerir ve onun da üzerine çıkarak karakteri aşan ama onu da kapsayan bir deneyime dönüşür. bu açıdan şahan gokbakarın bu son yönetmenlik ve senaryo denemesi insanı gıcık edecek derecede başarılı.
en başta bahsettiğim skeç çekimi kaygısı sahneler ilerledikçe kayboluyor, çünkü anlatılan afrika’daki ilkel bir kabilenin günlük yaşamı değil, recep ivedik karakterinin ölüm kavramı ile iç hesaplaşması. bunu da türklere özgü şık ve vakur bir biçimde yapıyor.
tamam yeterince övdüm, şimdi bulabildiğim tek kusura geldi sıra: recep ivedikin depresyon provaları. bunun neden bir komedi unsuru ile verildiğini, izleyiciyi neden güldürme amacı taşındığını anlayamadım. duygusal olarak zaten yeterince komik bir filmde bir filmin seyirci üzerindeki yükünü hafifletecek sahnelerin yanlış hesaplanmış olduğunu düşünüyorum.
sonuç: recep ivedik 3 benim için şu şapşal sözlükte hakkında neler hissettiğimi hiç çekinmeden beni seven sevmeyen milyarlarca insanın gözü önünde paylaşmak isteyeceğim türden bir film değil. lakin çok özel ve çok uğraşılmış bir proje olduğu her halinden anlaşılıyor. şahan gokbakarı , hareket noktası olan skeç karakterini cunningham’ın “a home at the end of the world”ü gibi paçavraya çevirmediği için kutlamak gerek.
özet : recep ivedik 3 izledim az önce