1. 1.
    +3
    part i- inci sozluk nedir?

    evet hepmiz ister kabul edelim ister etmeyelim buranın bir parçasıyız. peki hiç düşündüüz mü ben nerdeyim veya ben ne tak yiyorum diye?
    düşündüyseniz cevapaları kendinize saklayın, düşünmediyseniz ise zihninizi bir parça açın ve konsantre olun. yol o yolu gitmekle başlar ve gitmek ancak o yolun varlığının bilincinde olmakla mümkündür. biz yolumuzun bilincine varıcaz. farkında olucaz.
    inci sozluk anarşizm yanlısı bir sozluktur. anarşizm isteğinden doğar. yani inci sozlugun amacı (saiki?) anarşizmdir. anarşizm nedir?
    pek çok tanımı yapılabilir anarşizmin;
    -siyasal
    -politik
    -sosyo ekonomik
    -sosyolojik
    -hukuki
    -vs.

    anarşim hayatın ta kendisine ilgin bir kavramdır o yüzden hangi açıdan ele alırsan o yönde bir anrşizm tanımı ve bağlamı bulunabilir, yaratılabilir.

    biz anarşizmi pierre joseph proudhon'a göre ele almaya başlıyalım, kendisi şöyle buyurmuş; “mülkiyet hırsızlıktır.” biraz olayı modernize edelim, türkiye cumhuriyeti' nin temel taşı olan 3 erk yasama – yürütme – yargı' dır ve bu erklerin en büyüğü yargıdır, yargımızın temel taşı adliyelerde şu söz yer alır: “adalet mülkün temelidir.” demek ki kavgamız “mülkiyet” kavramı ile alakalı.

    peki mülkiyet nedir?

    bu sorunun cevabı şu anki rejim ve yönetim şeklimiz ile alakalı. türkiye cumhuriyeti; demokratik bir cumhuriyettir. bu yönetim şekline en yakın ve en eski yönetim şekli antik yunan' da görülen polis devletlerindedir. polis devletleri direk demokrasi ile yönetilen yerlerdir, biz şu anda dolaylı demokrasi kullanıyoruz , yani seçtiğimiz insanlar bizi yönetiyor, antik yunan'da yöneticiler yönetme hakkına sahip olan vatandaşlardır ve meclislerde kendilerini yönetirler.

    bu vatandaşlık da ne ola?

    antik yunan'da üç zümre vardır; serf, senyör ve kral. ve bu üç zümreden ayrık duran bir erk; kilise (buradaki kilise hristiyan kilisei olarak kullanılmazdı. antik yunan'da hristiyanlık olmdıgı direk bir bilgi oldugu icin bir metafro olarak kullanıldı. kiliseden kasıt ruhani guctur). düzen şu şekildedir; serfler yani köleler senyör denilen azınlık için çalışırlar. senyörler ise kendi namlarına kral hesabına serfleri çalıştırırlar. yani emek kölelerin, o köleleri çalışıtran kesim ise senyör olmasın rağmen emeğin karşılığını kral alır. kral ise bu yönetme yetkisini kilisenin kutsaması ile alır. serfler vatandaş sayılmaz. bu yüzden yönetme yetkileri yoktur. senyorler kendilerini bizzat yönetirler fakat mülkiyet hakkı kralda olduğu için , diğer bir ifade ile monarşi olduğu icin mülkiyet hakkı tabanda olmadığı için, kral'ın her türlü tasarruf yetkisi vardır.

    bu düzen orta çağ'a kadar süre gelmiş ve kölelik kurumu devam etmiştir. köleler bir gün özgürlüklerini satın alabilmek için çalışmışlardır, senyörler serflerden elde ettikleri kazanç ile krala vergi ödemiş, kral ise rahipleri zengin etmiş ve aldığı ilahi güçle hüküm sürmüştür.

    bu düzen, oluşan yeni dünya ile sekteye uğramış, doğudan yükselen diğer devletlerin gücü ve varolan ekonomik düzendeki hegomonyası batıyı fakirleştirmiştir. özellikle ipek yolunun batının himayesinden çıkması ile tum batı farkirlesmis senyoler krala vergi odeyemez hale gelmişleridir. doğunun hegomonyasından kurtulmak isteyen batı, dogunun hakimiyetinde olmayan baska yerler bulmak umudu ve ekonomilerii baska alanlara cekecek yerler icin arayıslara girismislerdir . bu sebeple coğrafi keşifler başlatılmıştır.

    yeni bir dünya düzeni için yola çıkan coğrafi keşiflere en kolay harcanabilir zümre olan serfler ön planda yer almıs ve yeni yerlerin kesfi icin bu kesiflere serfler katılmıştır. senyorlerden aldıkları emir ve onların imkanları ile yeni ufuklara giden serfler yeni bir dunya kesfetmis buraya amerika kıtası demis, bu yeni kıtanın kesfi, hindsitan okyonusunun kesfi gibi olanaklar ile serfler gittikleri yerlerde maddi guc elde etmislerdir.

    serfler elde ettikleri maddi güc ile batıya donmus ve ozgurluklerini satın almıslardır. fakat serfler ozgurluklerının ancak kral izin verdiği olcude var olduklarını bildiklerinden soruna bir cozum getirmistir. onlara ait olan seyin kayıtsız sartsız onlara verilmesi; mulkiyet.

    gunumuzde tabandan tavana yayılmıs, tam bir ozgurluk mucadelesi ve hakkın teslimi olarak lanse edilen ezilmislerin bas kaldırısını temsil eden fransız devrimi bu noktada devreye sokulmustur. serfler bu tur bir bas kaldırı ile krala ait olan mulkiyet hakkını kraldan almıslar ve kendilerine vermişlerdir arkasından gelen ozgurluk bildirgesi ise mulkiyet hakkının tescilidir. ozgur bildirgesi mulkiyet hakkını getiren ilk belgedir.

    ozgurluk bildirgesi ile serfler sahip oldukları maddi gucu koruma altına almıs ve modern dünyanın post modern koleligi legalize etmişlerdir. ozgurluk bildirgesi ile yeni bir serf halkı ortaya cıakrmıslardır.

    gunumuzde bu düzen pek değişime ugramamıstır, kolelik kalkmıs dense de amnda rejimleri yok dense de somurge devletleri yok denilse de duzen aynı duzendir: hala serf- senyor ve kral mevcuttur. calısan kesim emekliliklerinin gelecegi o gunu bekleyerek calırsılar. calısan bu kesim emeklilik gunlerine kadar sadece yatacak yer, karınlarını doyuracak yiyecek ve uzerlerine giyecek elbiseye kavsurular- aklınıza gelen diger sair tuketim malzemeleri de mevcut sitemin dayattıgı unsurlardır; ornğin ise gitmek için otmobil, işte traşlı goukmek için traş gereçleri, vs. vs. yine aynı asgari gereksinimlerdendir yasamak icin. ve bu calısan kesim aynı antik yunan daki serfler gibi ozgurluklerini satın almak isterler; emeklilik deriz bi buna. gunumuzde senyorler de yerlerini almsıtır. bakın heryerde gorurusnuz: general motors, coca cola, micrsoft, apple, bankalar, silah şirketleri, vs.. vs...

    bu dev firmalar gunumuzun senyorleridir ve serflerin emekleri ile devlete vergi oderler. o devletler artık gunumuzun yurutme ve yasama erkini olustururlar. devlet baskanları, basbakanlar ve cumhurbaskanları.

    senyorler savas baslatır, senyorler iktidar degistirir, senyorler halkı yonetirler. yani senyoler eskiden oldugu gibi direk degil ama sectirdikleri kişiler aracılıgı ile yonetirler.

    senyorlerin urettigi arabaya biner, onların cektikleri filmleri izler, onların cektikleri reklamlar ile alıs veris yapar, onların bankalarından aldıgınız krediler ile ev satın alır ve onların banka kartları ile harcama yaprsınız. bir gun gelecek ozgurluk icin, emekliliginiz icin...

    “ozgurluk; size sunulmus secenekler arsından secim yapmak degil, secenekleri sizin olusturmanızdır.” - patientia

    ozgurluk bu notada mulkiyet hakkı degil, mulkiyet hakkının olmamasıdır. yani mulkiyet hakkı hırsızlıktır ve bizler hırsız degiliz. bizler hakkımızı isteyenleriz. anarsizm bu noktada bize asla sahip olunmayan mulkiyet hakkının var olmadıgını gosterendir. biz anarsizm ile mulkityet hakkını elinde tutugunu zannedenlere yanılıyorsnuz demek icin buradayız.

    onlar sahip oldukları haberlesme agını kullanamaycaklar.
    onlar sahip oldukları reklamlar ile bize isteklerini dayatamayacaklar.
    onlar secenek sundukca, biz kendi secenegimizi yaratacagız.
    biz anketin hep “diğer “ secenegi icin buradayız.
    olasılıksız olanın olasılıgı icin buradayız.
    biz onlar duzeni sagladıkca kendi sagladıkları duzeni ile duzensizligi getirecegiz

    "insanın özgürlüğü, ancak doğa yasalarına kendisi onları öyle kabul ettiği için uymasıyla mümkündür; tanrısal ya da insani, toplumsal ya da bireysel herhangi bir dış güç tarafından zorla kabul ettirildiği için değil" – bakunin
    bizim ozgurlugumuz bizim sınırlrımızdır sadece. innsanların bize sundugu sınırlar ise bizim ozrgulugum degil ancak koleligimiz olabilir.

    “tüm yonetim sekilleri hastalıklıdır, ama suphesiz ki en hastalıklı yonetim sekli demokrasidir.” - platon – devlet adlı kitabından.

    biz hastalıgı biliyoruz, biz bu hastalık icin tedaviyiz. biz mulkiyetin onlara sundugu duzeni kullanarak o duzen icerisinde onlara kaosu getirecegiz. biz kaosun duzeniyiz, farkında olan bizler sizin duzeniniz..

    özet geç bin:
    bu kısım ozet gecilemez okuyun lan.
    ···
   tümünü göster