erasmus anıları vol 1

sene 2008 / yer polonya...

yağmurun giberttiği, kızlarının erken boşalttığı memleketin ilk hafta sonu. 1 aylık dil kursu öğrencileri arasında yapılacak bir parti, yurdun diskosunda.

yurdun diskosu mu olur demeyin amk, oluyor işte, ilk başta bizde hasgibtir çektir ama öyle. yaklaşık 30 kişilik bir grup.

herkes birbirine aşina ama fazla muhabbet yok daha. beklenen gün geldi. cumartesi gecesi... türk kızlarını odalarına kitledik, ve onları msn de ana baba bilimum amca dayı ile sohbet için bıraktık.

ve biz 3 türk erkeği, abaza ama belli etmeyen ancak ortamın en bin 3 elemanı olmaya aday. neyse beyler, giyindik kuşandık, tam bir gültepe apaçisi olduktan sonra akıyoruz diskoya doğru.

disko derken 3. sınıf bir disko ama kim giber amk, öyle bir 30 kişilik grupki, aile-okul cart curt stresi yok, para tak. amaç tamamen eğlenmek amk. erasmus bu lan.

evet beyler, ortama girmemizle birlikte, kesif bir duman ve am kokusu bizleri beynimizden vururken, amaç bu kadar gavurun içinde hemencecik rezil olmamak için biraz ağırbaşlı takılmaktı.

i̇lk izlenimlerimiz bizi şaşırtmadı, 1 haftada ölene kadar kanka olmuş gavur kızlar, mini etekleriyle zıplamaya başlamıştı pistte. i̇talyan erkekler olanca yavşaklıklarıyla bütün kızlarla muhabbeti kurmuş, sırayla hatunlarla yakın temas kurmaya başlamışlardı.

tamamen am peşindeki, 3 türk ise masalarından kalkmamış, ortamı kesiyorduk. ve yakın muhabet kurduğumuz iki alman kızı “mal gibi nabıyonuz la orda” demesiyle bizi piste çıkardı. biralar yuvarlansada bu arada,
asıl vuran i̇spanyol binlerin ikram ettiği shot lar oldu (cini votka hatırlamıyom amk). bu acı soslu içki bütün grubu bir anda azdırmıştı. saatler 1 e yaklaşırken, amı zütü dağıtanlar başlamıştı. bir macar kızı bizim türk elemana takılmaya başlamıştı.

ve bizim bin “ hacı ben bunu gibemem at gibi bu” derken bana, hatun bunu elinden tuttu, masaya zütürdü., başladılar yiyişmeye. adrenalinim tavan yapmış, kızlarla muhabbet dans derken, ebem gibilmiş, yorulmuş, elim gibimde dolaşıyordum.

saat 2 olmuştu. masalarda daha 1 haftalık tanışan gavurlar, yiyişmeye başlamışlardı. ulan kerane gibiydi ortam. loş ışık, bambam bir müzik, yarak meraklısı güzel kızlar, gırla alkol, bağrış çağrış,

ve eli gibinde iki türk.

bizim macarla yiyişen bin, geldi ve “allah belanızı versin, şurda da hatun kaldıramıyorsanız ölün” demesiyle kan beynime sıçramıştı.

kontrolü saldım artık, piste atladım beyler, öyle bir çoşuyorum ki, kıvılcımlar çıkıyor benden. amaç bi amlı da olsa ilgisini çekmek. ben artık kendimi kaybetmişken, diğer türk eleman geldi ve
“abi ben uyucam bi gib olmaz” dedi, “tamam amk, git zıbar” dedim. ve bu pısırık bini gönderdim.

saat 3… yarı yarıya boşaldı disko, ancak herkesin kafa bir milyondu. ayakta durmaya mecalim kalmamıştı beyler, bir am uğruna heder olmuştum.

gibişecek çiftler, elini tutan odasına çekiyordu. yurdun koridorlarında, soft bi şekilde sevişiyorlardı. bizim bini gördüm o arada macarı belinden kavramış “ odaya gelme ebeni giberim” dedi.
i̇şte o an yıkılmıştım. yıkık omuzlarımda diskoya girdim, bara attım kendimi, sigaramı yaktım. oturuyorum artık. ümidim kesildi.

gibişen gibişene, biz hala elimiz gibimizde, oysaki bütün kızlar çok sevecen ve atlayacak erkek arıyordu. saat 3 ü geçmiş, 4 e yaklaşırken, disko nerdeyse boşalmış, sigaram ben ve votkam oturuyordum.
ulan birisi omzuma asıldı, dedim dayak yicez heralde derken, beyaz tenli kızıl saçlı finlandiyalı “partide yalnız başına oturulmaz” demesiyle, elim ayağım boşaldı beyler, sırıtarak “seni bekliyordum” gibi abuk bi cümle kurdum, ama kız öyle bir gülüş attı ki, bayılacak gibi oldum, ulan nasıl olursa böyle güzel bi kız dikkatimi çekmemişti bi haftadır.

evet beyler, böyle hanzoca bir girişten, votkamı kaptığım gibi, kızlarla muhabbete başladık, aslında bizim fin ve yanında bir fransız var.

fransız hatuna 10 gibim bile olsa sokmazdım o derece pespaye ve maldı. saat 4 e gelmiş, ve kızlar sızmak üzere ve bende harcadığım büyük enerjiden dolayı büyük bir yorgunluk içerisindeydim, nefes alamaz olmuştum,
“gel dışarı çıkalım, biraz hava alalım, kendine gelirsin” dedim. adı lida idi beyler.

neyse, amacım ayıltmak, sızmasını önlemekti, ve hatun çoştukça coşuyor “one more dance” dedi, “ maybe in another place??” diyerek direk niyetimi belli ettim artık,
bittim amk bittim, bitap düştüm, sonunda hatunu kapmıştım, ama sızmak üzereydi, gözlerim fransızı aradı gibtirolup gitmişti amk. oh ulan dedim içimden, gitmiş pasaklı,
lida bakında şöyle ortama, basıp gitmişti zaten. diskonun kapısında sıkıca tuttum bunu kendime yapıştırdım, hareketlerim ani ve keskindi, hatunu devirmeliydim.

zaten niyetimi anlamıştı, hınzır hınzır gülüyor, gözlerini deviriyordu. tuttumğum gibi koşar adım çıkıyorduk odaya. bu başladı gülmeye, yer gök inliyo, dedim sapıttı amk, neyse daldım odaya..

dalmaz olaydım, bizim bin, macarı odasına atmış, ahlar ohlar yankılanıyor. kendi odama geçtim (bir odada 2 bağımsız yatak odası ve bir hol vardı).

oda buz gibi, bizimkisi kavak gibi devrildi benim yatağa.
i̇şte o an, bir durdum manzaraya baktım, yılların abazalığı, güzeller güzeli sevimli bir hatun..
gözlerim dolacak gibi oldu. o anı ölümsüzleştirmek istemiştim. am bulmuştum sonunda.

ama hatun baktım sızacak, yanına ilişip, öpmeye başladım usulca, ellerini saçlarıma attı, okşamaya başladı, benim o zaman saçlar at yelesi gibiydi amk, soymaya başladım bunu,
tek tek yavaş yavaş, çıkartıyordum, o bembeyaz bedeni ortaya çıkmaya başlamıştı, ve nihayetinde iç çamaşırları kalmıştı. siyah bir sütyen, pembemsi bi külotu vardı, o manzarayı görünce, duygusallaştım, gözlerim dolar gibi oldu, rakı içmek geçti içimden…

bütün kan gibimde toplanmış, nefeslerimiz kegib kegibti, , soyundum 3 sn içerisinde, yanına sokuldum yavaşça, sakallarımda ellerini gezdiriyordu, bense yemyeşil gözlerine, güzelliğine takılmıştım, büyülemeye başlamıştı beni..
………..
gözlerimi açtığımda müthiş bir baş ağrısı vurdu beni önce , oda yine buz gibi, zütüm açıkta kalmıştı, hışımla arkamı döndüm, ve o güzel kız öyle bıraktığım gibi iç çamaşırlarıyla yüzü sırtıma dönük mışıl mışıl uyuyordu...

gülmeye başlamıştım sadece
……..