1. 451.
    0
    ve tekrar birlikteyiz.

    en son yazdığım yeri ben bile hatırlamıyorum beyler. bugün size yine bildiklerimden yola çıkarak bir şeyler anlatacağım.

    çoğumuzun derdi hoşlandığımız kızla tanışamamak, biliyorum. bunda her şeyden önce küçüklükten itibaren farkında olmadan aldığımız eğitim yatıyor. evciliği bile ciks oyunu olarak düşünen ebeveynlerin, daha kız-erkek farkını bilmeyen sabilere oyun oynarken bile sınır çizmesiyle başlıyor her şey. derken derken biriken bütün bu durumlar erkek tarafında da kız tarafında da bir çekingenlik, iletişim sorunu, algı uyuşmazlığı, muhatap kişiyi anlayamama gibi sorunlar doğuruyor. o yüzden bizim yürüyeceğimiz yol daha meşakkatli bir hâle geliyor. ama her zaman söylerim, zorlukları şansa çevirebilirsiniz. çünkü köyünde koca fındık çuvallarını taşıyan adam evinde koltukların yerini değiştirirken sıkıntı çekmeyecektir. demem o ki, zorluklardan korkmayın, yapmaya çalışın ki işlevselliğiniz artsın.

    mesela biliyorum ki hepiniz ortam çocuğu değilsiniz. olmayıverin arkadaş. herkes anasından ortam çocuğu olarak doğmuyor ki. şahsen ben geçmişime baktığımda "ulan amma da mal mışım ha" dediğim günleri rahatlıkla görebiliyorum. ama bir yandan o hatıralarda yer alan diğer kişilere de bakıyorum, onlar benden daha mal. e o zaman derdim neydi de ben kendimi geliştirmek için bu kadar kastım. zaten çevremde kendimi ihya edecek bir yeterliliğe sahibim, niye uğraşayım ki daha fazlası için,

    derseniz bittiğiniz gündür işte. misal, peygamber efendimiz ne diyor, bilmediklerimi ayaklarımın altına koysaydım başım arşa değerdi.
    e peki evden çıkmayan, ortama girmeyen, insanlarla soysal bir bağ kurmayan, kızlarla iletişimi sadece ciks ihtiyacının karşılanması olarak gören, halledip gideyim mantığıyla (31 mantığı) yaşayan insanlar ne kadar geliştirebilir ki kendini? ne kadar yaşayabilir ki.

    çoğunuzun annesiyle babasıyla uyum sorunu vardır. klagibtir, onlar sizi anlamıyordur siz de onları. sebebi çok basit işte, yukarıda yazılanlar. onlara sahip oldukları yeter gibi göründüğünden fazlasıyla uğraşmadılar ve yeni nesille ortak mantığı bulamadılar. kimse babanızdan facebook'a girip akrabalarını eski dostlarını aramasını beklemiyor ama internet kullanımının bile bir mantığı var. onu kabullenememiş bir ebeveynle de anlaşamıyorsunuz misal. durum aynen bu. ilk önce frekansları yakalayacaksınız. karşı tarafı, yani muhatap olmak istediğiniz kişiyi anlayacaksınız.

    kız arkadaşlarınızın da bulunduğu bir grupta "straplez"in ne olduğu bilmeniz inanın görünüşte size hiçbir fayda sağlamıyor gibi dursa da kadın ruhundan anlayabilme ihtimaliniz doğrudan kızların aklına düşecek, beyninde yer edecektir.

    -kadın dergilerini okuyun-

    kadın dergilerinde kadın fotoğrafı fazla olmaz, heveslenmeyin ama fhm'leri de elinizden bırakın.* bakın bunda ciddiyim, internetten falan kadın sayfalarına bakın, arada bir göz gezdirin. çok ince detayları yakalayabileceğiniz yerlerdir oralar. ne severler, nelerden hoşlanırlar-hoşlanmazlar, ne beklerler, bunun gibi birçok ayrıntıyı bedavaya alabileceğiniz yerlerdir oralar. hem de bizzat kendi ağızlarından.

    erkek dergilerinde-sayfalarında da bunları bulacaksınızdır. bunlar da tecrübedir. bunlar da gayet faydalıdır.

    -özel durum-

    kadınlar için adet dönemi* çok önemlidir ama biz erkekler hâlâ bunu farkedememişizdir. ulan bir kadını 180 derece tersine çevirebilen bir durumdan bahsediyoruz. 35 yaşındaki bir hanımefendiyi bile ilgiye, şefkate muhtaç bir çocuğa çeviren durumdan bahsediyoruz. kadın "biraz rahatsızım, karnım ağrıyor" diyor; siz çıkıp, ne oldu gazın mı var, diyorsunuz. olacak iş mi? tabi ki değil.

    bu dönemlerde kadınlar nasıl olurlar, ne isterler, ne beklerler, acil durumlarda ne yapmak gerekir bütün bunlardan haberdar olmanız gerekir. yoksa her ay rutin olarak gözden düşersiniz.

    ilk önce, kadınlar adet döneminde huysuz olur. bu kadınların öntanımlı ayarıdır. peki ne yapmak gerekir, idare etmek gerekir.
    ama idare etmek demek asla savsaklamak demek değildir. gönlünü alacaksınız, hâliyle hatrıyla alâkalı oalcaksınız. huysuzluk yaptığı her meselede müsamaha göstereceksiniz. daha önceden sürtüşmenize sebep olan bir mevzu varsa yüksek ihtimal adet döneminde karşınıza çıkar, elinizden geldiğince kapatacaksınız, geçiştireceksiniz, önemli olanın o olduğunu bizzat ona hissettireceksiniz. maç kavgası yapar gibi tartışmakta ısrar etmeyceksiniz.

    kimi kadınların adet dönemi çok şiddetli geçer. heyecana kapılmadan -abartsalar bil(:-, onu rahatlatacak şeyler yapmanız gerekebilir.

    misal şekerli bir su hazırlayıp içirin, ayaklarına sıcak su masajı yapın -hem bu geleceğe yönelik başka mesajlar da içerir-, hiç olmadı ağrı kesici içirin. ama öküz gibi "bizde adet diye bir şey yok, anlamam ben. yapmamı istediğin bir şey olursa söyle" demeyin.

    bir de şu var,

    bir kız var, baktınız rahatsız, nesi var diye sormaya gittiniz. karnım ağrıyor cevabı geldiğinde aa ne oldu falan demeyin, ilk önce yapabileceğim bir şey var mı diye etrafa pek duyurmadan sorun. şayet adetliyse teşekkür eder, bunu aklına yazar, ona göre cevap verir. adetli değilse de derdini söyler, gerekirse yardım ister ama bunu yine aklına yazar.

    yani biraz naif olun.

    sanırım yine biraz uzun oldu, şunu da söyleyeyim, daha sonra yine devam ederiz;

    niyetinizi saklamayın.

    şunu herkes bilir ki erkeğin istediği cikstir. bunu kızlar bizden bile iyi bilir. ama biz erkek milleti efendi görüneceğiz diye bunu saklamaya çalışır, "yo aslında benim niyetim öyle değil" tribine gireriz. saçmalamayın.

    efendilikle ciksin bir alakası yok beyler. efendilik kendini bu kadar kolay bir şekilde belli edecek bir şey de değildir. hiç farkında olmadan, eğilince göğüs çatalı görünen bir kızın memelerine mal bulmuş mağribi gibi saldırmak ağır abazanlıktır. o durumda başını başka bir yana çevirmek, bakmamak efendiliktir. çünkü kız o durumun farkında değildir. ha farkındaysa, kasten yaptıysa da kısaca bakmaya gerek yok, alın zütürün, doya doya bakın zaten.

    ama dediğim gibi, naif olun.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster