1. 26.
    0
    Olayımız 1960’lı yıllarda geçiyor. Türkiye'de devrimci hareketin en üst noktalarda olduğu zamanlar.

    Tüm Türk gençliği yurdunun bağımsızlığı için sokakları dolduruyor, Amerikan askerleri serinlemesi için birer birer denize atılıyor.

    Elbette ki tüm bu olayların olduğu zamanda karşıt düşüncede olanlar olduğu gibi, hangi düşünceyi niçin savunduğunu bilmeyenler de var.

    işte tam bu sıralarda Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının dört Amerikan askerini rehin aldıkları haberi gündeme bomba gibi düşüyor.

    Her taraf karış karış aranmasına karşılık hiçbir ipucu bulunamıyor. Polisin soluğu tüm devrimcilerin ensesinde…

    Ama her zaman her harekette olabileceği gibi, devrimci hareketin içinde de tüm bu gelişmelerden korkan insanlar çıkıyor.

    Deniz'in bu yaptığının yanlış olduğunu, devrimci harekete zarar verdiğini, böyle şiddet eylemleriyle hiçbir sonuç alınamayacağını söylüyorlar.

    Bu grubun başında da şimdiki hızlı gazetecilerden Oral adında biri var. Belki de çekemediğinden olacak, gittiği her yerde Deniz aleyhinde konuşuyor, onun bu harekete en büyük zararı verdiğini söylüyor, “Eğer böyle şiddet eylemleri yaparsak Amerikalılar asla gitmez, makul olmalıyız. Deniz Amerikalılarla uzlaşmaya çalışsın" diyerek Deniz'e saldırıyormuş.

    Deniz tüm bu konuşmaları öğrendiği zaman oldukça öfkelenmiş tabiî ki.

    “Biz yurdumuzdan emperyalist düşmanları atmaya çalışırken, bazıları bizi içimizden vuruyor. Düşmanla sonuna kadar savaşmak yerine, korktuklarından dolayı uzlaşmaya çalışıyorlar.

    “Bunlar hiç mi tarih okumamışlar, hiç mi Kurtuluş Savaşımızın tarihini bilmiyorlar? Mustafa Kemal sonunun ölüm bile olabileceğini bildiği halde gözünü bir saniye kırpmadan emperyalistlerle savaştı. Sonunda da her inanan devrimci gibi zafer onun oldu. Hiç mi onu örnek almıyorlar? Ya bu Baskın dedikleri! iyi ki tarihimizi Türk gençlerine bu ve bunun gibiler öğretmiyor. Yoksa hiçbir şeyden korkmadan yurdunu savunacak bir tek genç kuşak bile bırakmazdı bunlar” diyerek öfkesini açığa vurmuş.

    Neyse ki Deniz'in beklediği fırsat çok fazla beklemeden eline geçmiş. Oral'ın, istanbul Üniversitesi'nde bir panelde konuşma yapacağını öğrenen Deniz, Amerikalıları arkadaşlarına emanet edip doğru üniversitenin yolunu tutmuş.

    Oral, Deniz'i salonun en arkasında kendisini izlerken görünce buz kesmiş tabiî ki.

    Deniz'in kendisi gibi bir devrimci olduğunu düşündüğünden, korkmadan buralara geleceğini tahmin etmiyormuş.

    Konuşma sırası geldiği halde Oral'ın bir türlü konuşmaya başlayamadığını ve benzinin sarardığını gören arkadaşları Oral’ın bir put gibi gözlerini dikerek baktığı noktaya baktıklarında Deniz'i fark etmişler.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster