1. 1.
    -2
    Fıkıhta şöyle bir kural var. Eşyanın aslı ibahedir yani eşya aslında mubahtır ama kullanım alanına ve şekline göre hüküm değişir.. Yoksa esasında hiçbir eşya bizatihi haram ilan edilemez.. Bu kural iSLAMın evrensel ve güne hitap eden bir din olduğunu ifade eden kurallardan bir tanesidir.

    Neyi,ne kadar kullanacağımızın ölçüsü bellidir. Elbette ki itirazlarda denecektir ki; O zamanlar internet yoktu ki!. Bu itirazın tutarlılığı yoktur, aynen internet o zaman da yoktu öyleyse bidattır, kullanılmamalıdır sözü gibi.

    iSLAMın hiçbir emri real hayata aykırı değildir, ütopik değildir, masal değildir. iSLAMın bizzat real hayatlar için geldiği ise herkesin malumudur..

    insanlarda tutku duygusunun olduğu da bilinen bir gerçektir.. Herkes bir şeylere tutulup tutulduğu şeye kılıf bulmakta da epey mahirdir.Bir örnek vermek gerekirse. Mesela;
    ...
    Müminler internet tutkunu!

    Kılıf dünden hazırlanmış. Gelişen dünyada Müminler de her yerde olmalılar. Kısmen doğru olsa da bu söz başta dediğimiz gibi eleştirimiz ve karşı çıkışımız amaç dışı kullanımlar içindir. Hele de sanal alemde tabiri caizse radikal olmak, keskin olmak CiHADERi kesilmek çoook kolay!...
    Nefsi ile iyi hesaplaşamayan bir kimse için kullanım süresi ve şekli ne olursa olsun kendini kandırarak ben amaç dışı kullanmıyorum demek çok kolay olsa gerek..

    Msn konuşmaları eşiniz ile muhabetten daha çok ise

    Msn konuşmalarınız çocuklarınıza ayırdığınız vakitlerden daha çok ise

    Msn konuşmalarınız dava adına yaptığınız söylemlerden, konuşmalardan,vaazlardan, sohbetlerden daha çok ise

    Yarın hesap günü vakitler önümüze konduğunda hesabımızın ne olacağını şimdiden hesap etmeliyiz.

    Önceden abi abla bacım gibi başlayan ve daha sonra işi duygusal boyutlara vardıranların da var olması, Allah'tan korkanlar olarak durumumuzu bir daha gözden geçirme mecburiyetini vermiyor mu?..Duygu inkar edilmez bir gerçek lakin eşlerinize esirgediğiniz duygusallıkların ellere sunulmasının iSLAM açısından haram oluşunun yanında vicdanların, akılların kabul edeceği bir iş midir?... Ya eşler de aynı şekilde boşluğunu doldurmaya kalkarsa izzetinize ne olur ?. Hani Zina etmek isteyen bir genç Peygamberden izin almaya kalkmış. O da(sav)sormuş:
    -Annen ile yapılmasını, halan ile, bacın ile, eşin ile yapılmasını ister misin?.
    Bunu duyan genç vicdan muhasebesi ile vazgeçmişti..Şimdi düşünülmesi gereken bir durumdur bu, cicili lafları,en ince nezaketleri, güzel ifadeleri, eşleriyle yapılmasını istemeyenler(Cinsiyet farkı yok) başkalarıyla yapmazlar!.

    Hayatından tamamen çıkaranlar da var. Kastımız bu da değil..Bu konuda ölçüyü aşanlar değil denge üzere kullanımdan bahsediyoruz.. Vasat olandan, ifrat ve tefritin dikkate alınmasından bahsediyoruz!..

    Bahsedilen konuların kadını erkeği yok. Sorumluluk Mümin olanlarındır.. Bazen şöyle söylemlere rastlıyoruz.
    Mümine hanımların sitelerde ne işi var? Cevabımız şu Mümin erkeklerin ne işi varsa?..Mümin kadında her yerde kişiliği ile varlık göstermelidir. Allah'tan korkmalı ve hesap günü yaptıklarının önüne konacağını düşünmeli kimsenin ailesi için fitne olmamalıdır... Ama Mümin erkek de aynı şekilde hesabı, hesaba katmalı kimsenin iffetine göz dikmemeli,bu konuda Allahın koyduğu sınırları dikkate almalıdır.

    Bu bağlamda Kafırun suresinin tefsirini defalarca okumak ve mesajını iyi kavrayarak hayatımıza geçirmek durumundayız. Aynı şekilde kalem suresinin ilk on ayetinde de vurgulandığı üzere ;
    LA iLAHE iLLALLAH' ı kabul eden bir bireyin,her şeyi ama istisnasız hayatta her şeyi batılda olanlardan farklıdır, farklı olmalıdır. lekum dinikum sizinki size benim ki bana demektir. Bu sadece siyaseti ilgilendiren bir konu değildir. TEVHiDE inanan bir insan;

    -inaçta
    -amelde
    -Ahlakta
    -Eşyayı kullanımda
    -Fikirde
    -kültürde
    -sanatta
    -Edebiyatta
    -Siyayesette..
    Yani Hayata dair ne varsa her şeyde Tevhide inanan için özgündür, özeldir,diğerlerinden ayrışır. Zaten kafırun suresi de küfür olandan, batıl olandan her noktada yol ayrımını bildirmek için gelmiştir.

    Yol ayırımı!.. Evet yol ayırımı ey müminler; TEVHiD, özgün, özel ve karışımı olmayan net bir yoldur. Yolcusunun da net, özgün,özel olmasını istiyor..
    Biz şayet sağlam olursak hiçbir rüzgar bizi savuramaz!.. Peki neden? Neden TEVHiDi temsil etmede bunca acziyet içerisinde kaldık?.. Peki neden Örnek iSLAMi toplumu oluşturmada acz içerisindeyiz?.. Neden Mümin erkek ve Mümin kadınlar velileri iken iki diyalogdan sonra bir birlerinin fitnesi durumuna geliyorlar!..TEVHiD Sadece rejimleri kabul etmemek değildir, Hani ayetlerde Nefislerini ilahlaştıranlardan bahsediliyor ya Hani Zamanlarını boşa tüketenler hüsrana uğrayacaklar fermanı vardı ya!.

    Tefekkür etmenin, tezekkür etmenin, tedebbür etmenin, tefekkuh etmenin ve Tüm bunlardan dolayı Teşekkür etmenin vakti gelmedi mi?
    ···
   tümünü göster