0
şimdiye kadar taklidi yapılamamış veya yerini tutacak bir şey icat edilmemiş olan ilâhi formül.
bebeğin dünyaya gelmesiyle birlikte gönderilen eşsiz bir hediye.
tek yapabildikleri şey, dudaklarını oynatabilmek olan âciz yavruların imdadına koşturulan damla damla rahmet, damla damla merhamet.
hepimizin ilk gıdası olan süt, acaba neden bu vasıfları taşımaktadır?
i̇çinde ne vardır?
besleyici özelliği nedir?
eğer sütleri genel olarak incelersek, ilk tespitlerimiz, onların saydam olmayan hafif sarımsı renkleri ile özel kokuları ve hafif tatlımsı lezzetleri olacaktır.
sütün bileşenlerini araştırdığımızda ise, o mükemmel karışımın içinde suya, yağ ve yağda çözünen maddelere, proteinlere, tuzlara, karbonhidratlara, suda çözünen maddelere ve enzimlere rastlayacaksınız.
araştırmanızı biraz daha derinleştirdiğinizde, 1 cm³ sütte (sindirimi kolaylaştıran) emisyon halinde 1 milyon yağ damlacığının bulunduğunu, buna sonsuz bir merhamet sahibi tarafından şeker ve kazein katıldığını göreceksiniz. sütün içindeki bu yağ şeker ve kazeini, ne vücudun bir başka yerinde, ne de tabiatta bulamayacaksınız.
sütün esrarengiz formülü, bu kadarla bitmemektedir. o karışımı halk eden kudret, 1 cm³ süte, yaklaşık olarak 1 miligram kalsiyumu da katmayı ihmal etmemiştir.
bu miktar kalsiyum bile yetişkin bir insanın günlük kalsiyum ihtiyacının yarısını karşılamaktadır.
sütün içindeki bu maddelerin, yavruların büyümesine paralel olarak yeniden formüle edilmesi ise, o ilahi karışımın bir başka özelliğidir.
dünyaya yeni gelmiş yavruların en ekgibsiz besini süt olduğu gibi, hasta bir insanın ilk besini de, süt ve sütten yapılmış gıdalardır.
sütte, kalsiyum yanında bol miktarda fosforun bulunduğu da bilinir. ancak demir ve bakır oranı oldukça azdır. yeni doğan yavru, demir ve bakıra ihtiyaç duyduğuna ve sütten başka gıdası bulunmadığına göre ne yapacaktır?
canlıları bir damla sudan yaratan kudrete göre bu iş elbette zor değildir. canlı bu ekgibliği giderilmiş vaziyette, karaciğerinde demir ve bakır depolanmış olarak dünyaya gönderilir.
süt, gerçekten ibret verici bir karışımdır. nahl suresinin 66. ayetinde, "süt veren hayvanlarda da, elbette si̇zi̇n i̇çi̇n bi̇r i̇bret vardir" buyrulmakta ve şöyle devam edilmektedir.
"si̇ze, onlarin karnindaki̇ pi̇sli̇k ve kan arasindan, i̇çenleri̇n boğazindan kolaylikla geçen sâde bi̇r süt i̇çi̇ri̇yoruz."
beşeriyet, 1400 küsur sene önce ortaya konan bu gerçeği görebilmek için, modern cihazların ve laboratuarların kurulmasını beklemek zorunda kaldı. ve bir damlasını yapmaktan âciz olduğu sütün harika yapısını, asırlarca sonra bile çözümlemeyi başaramadı.
ama, acaba ayet-i kerim'de belirtildiği gibi, ibret alabildi mi?
süt, tek başına kullanıldığı gibi, bazı gıdaların hammaddesi olarak da kullanılmakta ve hangi şekle girerse girsin, olağan üstü bir tesir icra etmektedir. bunlardan yoğurt, midede kendi kendini sindirebilen tek gıda olarak bilinmekte ve verem ile şarbon dışında tifo, para tifo, difteri, dizanteri, kolera gibi 22 hastalığa ait mikrobu imha edebilmektedir.
peynir ise, kemiklerin ana maddesi olan kalsiyumun, kalsiyum parakazeinat şeklinde çöktürülmüş halidir. ve sindirilmesi son derece kolaydır. bu yüzden ilâhi kudret, yeni doğan yavruların midelerinde (sadece süt emilen devrede olmak üzere) peynir mayası üretimini programlamıştır. yani emilen süt, midede peynir haline gelmektedir.
yediğimiz peynirlerde de aynı mükemmel mekanizma taklit edilmekte ve süt, genç danaların veya kuzuların midelerindeki renin enziminden (şirden) faydalanılarak peynir haline getirilmektedir.
yapılan araştırmalarda, sütün en iyi mayalanma sıcaklığının 35-38 °c dereceler civarında olduğu anlaşılmıştır ki, bu sıcaklık da vücut ısısından başka bi
Tümünü Göster