utanç dolu geçmişle yüzleşme ; galatasaray-ibretlik bir yazı..(3.bölüm)
yalnız traji-komik bir mapeza hadisesi var, hatırlatmadan geçemiyecegim. galatasaray-beşi̇ktaş lig maçı asy’de... kubilay türkyılmaz profesyonelce rıza`yı çekiştirerek kendini yere bırakıyor, hakem bülent yavuz pozisyonu yutuyor(!!!)... penaltıyı kullanan mapeza, golü attıktan sonra, kapalı tribündeki beşiktaş seyircisine koşuyor ve yeni aldığı “kol saatini” gösteriyor... kapalı tribün o maçta ilk defa bir demir kafes ile 2’ye ayrılmış..3000 civarı bilet satılmış beşiktaş seyircisine, ancak kasıtlı olarak 1000 kişilik yer ayrılmış, “tuvalet yok o kısımda, su ve yiyecek yok”... bir de bunun uzerine mapeza’nin ağır tahriki... seyirci çıldırıyor... koltukları söküp sahaya atıyor..
sonuç:beşiktaş’a para ve 1 maç saha kapatma cezası... mapeza hakkında galatasaray kulübünün, “oyuncumuz türkiye’nin yabancısıdır. renkleri karıştırmıştır.o tribünü galatasaray tribünü zannetmiştir” konulu savunması kabul ediliyor... ve mapeza’ya ceza verilmiyor... (!!!)bu arada merkez hakem komitesi başkanları, tff başkanları birbiri peşin sıra, “galatasaray’lı” olduklarını ilan ediyorlar, açıkça... ”başari i̇çi̇n her yol mübah”.artık galatasaray’ın vazgeçilmez yönetim politikası olmuştur... köşe başlarını ele geçirme politikalarının yanı sıra, kendilerine rakip olacak, yollarına taş koyacak kişiler ve kurumlar üzerinde de, bilinçli bir yıpratma politikası izlenmiştir son senelerde... ertuğrul, alpay, sergen, oktay ve diğerleri... hatırlayın bakalım, transferlerine hangi kulüp girdi sürekli? hangi kulüp surekli zarara uğrattı kulübümüzü?..hangi kulüp yükseltti fiyatları durmaksızın? sadece bizim transferlerimizi mi?tabii ki hayır... fenerbahçe’nin alacağı veya sözleşme yenileyeceği futbolcuların da fiyatlarını arttırmadılar mı sürekli?..menfaatlerine aykırı gördükleri rakip kulüp başkanlarına, rakip kulüp başkan adaylarına medyasıyla, güdümlü yazarlarıyla, satılık kalemşörleriyle saldırmadılar mı sürekli? rakip kulüplerin seçim kongrelerine burunlarını sokacak kadar ipin ucunu kaçırmadılar mı? doping kullanan oyuncularını, cocukların bile eczanelerden alabildikleri “a-ferin” ilacı kullandı şeklinde komik şekilde savunanlar ve buna inanan safdiller... i̇nanabiliyor musunuz sadece “a-ferin” denilen basit bir ilacı, hüsn-i niyetiyle bir kullanacak, oyuncuları 6 ay ceza alacak ve galatasaray kulübü bu cezayı olgunlukla kabul edecek... cenaze marşı çal, klagib müzik çaldık diye kendini savun... doping yap, grip ilacı aldım diye kamuoyunu yanılt... geçin bunları... geçin... komik oluyorsunuz!!! taktik hep aynı... 15 senedir değişmedi... kendine rakip olabilecekleri, menfaatine engel olanları, utanç verici geçmişinle yüzleştireni, kötüle, saldir, hiç bir şey yapamazsan i̇fti̇ra at... nasıl olsa hala yaptıklarına seyirci kalabilecek safdiller bulunur bir yerlerden!!! sarılırsın hemen, “spor kardeşliktir... ” “nedir bu anlamsız düşmanlık... ?” “hepimiz kardeşiz, bizler türk milletini temsil ediyoruz!..” teranelerine…yaptiklarin ve yapacaklarin yanina kar kalir... şampiyonluğunu haftalar önce garantilemiş olmasalar, görürdünüz dönen dolapları, hakem oyunlarını, teşvik primlerini... centilmenlik anlaşması yaptılar bu sene diğer büyüklerle... nedense kadrolarındaki futbolcularının tamdıbına yakınının sözleşmesinin bittiği ve transfer bütçelerinin olmadığı bir zamana rastladı centilmenleşmeleri... bir yöneticimize sormuştum 1-2 hafta evvel, “bu centilmenlik anlaşmasına güveniyor musunuz?”.yöneticimiz:“siz olsaydınız güvenir miydiniz?” şeklinde soruya soruyla cevap vermişti... aslında bu soru içinde anldıbını da gizliyordu... asy
de rakip takımlara kurdukları kumpas tekme tükürük çift dalma dirsek atma ısırma ve geçici körlük yaşayan hakemlerin talihsizlikleri istemeden pozisyonları kaçırışları i̇ste fatihin aslanları... ”efendim, fatih hocanın verdiği aşırı motivasyonla bazen aşırı hareketler yapıyormuş aslancıklar!..”bu aşırı moti̇vasyon ne menem bir şeydir? ağızdan hap olarak mı alınmaktadır, yoksa damardan şırıngayla mı?“başari i̇çi̇n her yol mübah... amaç=para, daha çok para... ”
spor, eşit şartlarda, spor ahlakına bağlı kalınarak yapıldığında spordur... mücadelemiz, kişilerle veya kurumlarla değil, 15 senedir sporumuzda utanç tablolarını bir biri ardına sergileyen yönetim anlayişi iledir... “seni de, seni seveni de sevmiyorum!” diye şehrin en işlek caddesine pankart astıracak kadar, rakip camialarda nefret uyandıran yöneti̇m anlayışı iledir... bunu anlamak istemeyenler çıkacaktır bu rakip camiadan, kafalarını devekuşu gibi kuma gömüp, olanı biteni basit bir kiskançlik olarak algılamaya calışanlar da çıkacaktır. özeleştiri yapmamakta ısrarcı olanlar olacaktır elbet... hatta işin içine son parasını maç biletine yatıran gariban taraftarı karıştırıp, ucuz duygu sömürüsü yapmaya kalkışanlar da olacaktır...
düşünmeyeceklerdir utanç dolu geçmişlerinde defalarca, o gariban taraftarın coşkusunu, sevi̇nci̇ni̇ çaldıklarını, o gariban taraftarın akittiği göz yaşlarini geri veremeyeceklerini... düşünemeyeceklerdi̇r... !
bu arada geçen hafta galatasaray yöneticileri ve futbolcuları ankara’da gitmedik kapı bırakmamışlardır. milletvekilleri, bakanlar, parti başkanları ve niceleri... amaç uefa şampiyonu galatasaray kulübünün ödüllendirilmesi ve detaylarıydı. hani millete mal olmuştu bu kupa, hani ülkemizin reklamı yapılmıştı…eğer gerçekten inansalardı bu söylediklerine önce anıtkabir’e gider atatürk’ü ziyaret ederlerdi. ama oraya gidecek yüzleride yok unutmayalım ki atatürk’ün bize miras bıraktığı bu topraklarda yetişecek sporculara soylediği bir söz var;
\'ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim\'
alıntıdır (tuğrul yenidoğan)