1. 1.
    0
    bakın bakalım nası olmuş?



    mendilimde kan sesleri

    her yere yetişilir
    hiçbir şeye geç kalınmaz ama
    çocuğum beni bağışla
    ahmet abi sen de bağışla
    boynu bükük duruyorsam eğer
    içimden öyle geldiği için değil
    ama hiç değil
    ah güzel ahmet abim benim
    insan yaşadığı yere benzer
    o yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
    suyunda yüzen balığa
    toprağını iten çiçeğe
    dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
    konyanın beyaz
    antebin kırmızı düzlüğüne benzer
    göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
    denize benzer ki dalgalıdır bakışları
    evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
    öylesine benzer ki
    ve avlularına
    (bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
    ve sözlerine
    (yani bir cep aynası alım-satımına belki)
    ve bir gün birinin adres sormasına benzer
    sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne
    camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
    öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına
    minibüslerine, gecekondularına
    hasretine, yalanına benzer
    anısı işsizliktir
    acısı bilincidir
    bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
    gülemiyorsun ya, gülmek
    bir halk gülüyorsa gülmektir
    ne kadar benziyoruz türkiye'ye ahmet abi.
    bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
    dirseğin iskemleye dayalı
    -- bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben --
    cıgara paketinde yazılar resimler
    resimler: cezaevleri
    resimler: özlem
    resimler: eskidenberi
    ve bir kaşın yukarı kalkık
    sevmen acele
    dostluğun çabuk
    bakıyorum da simdi
    o kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.
    ve zaman dediğimiz nedir ki ahmet abi
    biz eskiden seninle
    istasyonları dolaşırdık bir bir
    o zamanlar malatya kokardı istasyonlar
    nazilli kokardı
    ve yağmurdan ıslandıkça edirne postası
    kıl gibi ince i̇stanbul yağmurunun altında
    esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
    kadının ütülü patiskalardan bir teni
    upuzun boynu
    kirpikleri
    ve sana ahmet abi
    uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
    sofranı kurardı
    elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
    cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi
    çocuklar doğururdu
    ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
    o çocuklar büyüyecek
    o çocuklar büyüyecek
    o çocuklar...
    bilmezlikten gelme ahmet abi
    umudu dürt
    umutsuzluğu yatıştır
    diyeceğim şu ki
    yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
    oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
    hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
    çocuklar, kadınlar, erkekler
    trenler tıklım tıklım
    trenler cepheye giden trenler gibi
    işçiler
    almanya yolcusu işçiler
    kadınlar
    kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
    ellerinde bavullar, fileler
    kolonyalar, su şişeleri, paketler
    onlar ki, hepsi
    bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
    ah güzel ahmet abim benim
    gördün mü bak
    dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
    ve dağılmış pazar yerlerine memleket
    gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
    gelse de
    öyle sürekli değil
    bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
    o kadar çabuk
    o kadar kısa
    işte o kadar.
    ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar
    diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
    mendilimde kan sesleri.
    ···
   tümünü göster