-1
ÂL-i iMRÂN (90) : Şüphesiz iman ettikten sonra inkar eden, sonra da inkarda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. işte onlar sapıkların ta kendileridir. (164) Andolsun, Allah, mü’minlere kendi içlerinden; onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.
NiSÂ (116) : Şüphesiz Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları, dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a ortak koşan, kuşkusuz, derin bir sapıklığa düşmüştür. (136) Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur.
A'RÂF (146) : Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları âyetlerimden uzaklaştıracağım. (Onlar) her âyeti görseler de ona iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama sapıklık yolunu görseler onu (hemen)yol edinirler. Bu, onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan hep gafil olmaları sebebiyledir.
iBRÂHiM (3) : Dünya hayatını ahirete tercih edenler, (insanları) Allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler. (18) Rablerini inkar edenlerin durumu şudur: Onların işleri, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. (Dünyada) kazandıkları hiçbir şeyin (ahirette) yararını görmezler. işte bu derin sapıklıktır.
NAHL (36) : Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik. Allah onlardan kimini doğru yola iletti, onlardan kimine de (kendi iradeleri sebebiyle) sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün.
HAC (12) : O, Allah’ı bırakır da kendine ne zarar, ne de fayda veren şeylere tapar. Bu da derin sapıklığın ta kendisidir.
NEML (81) : Körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola getiremezsin. Ancak âyetlerimize inanıp da müslüman olmuş olanlara duyurabilirsin.
ŞU'ARÂ (97) : “Allah’a andolsun! Biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.”
SEBE' (8) : “Allah’a karşı yalan mı uydurdu, yoksa onda delilik mi var?” Hayır öyle değil! Ahirete inanmayanlar azap ve derin sapıklık içindedirler.
ZÜMER (22) : Allah’ın, göğsünü islâm’a açtığı, böylece Rabbinden bir nur üzere bulunan kimse, kalbi imana kapalı kimse gibi midir? Allah’ın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay haline! işte onlar açık bir sapıklık içindedirler.
FUSSiLET (52) : De ki: “Ne dersiniz? Eğer o (Kur’an) Allah katından olup da siz de onu inkâr etmişseniz, o zaman derin bir ayrılık içinde bulunan kimseden daha sapık kim olabilir?”
ŞÛRÂ (18) : Kıyamete inanmayanlar, onun çabuk kopmasını isterler. inananlar ise, ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. iyi bilin ki, Kıyamet günü hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler.
ZUHRUF (40) : Sağırlara sen mi duyuracaksın; yahut körleri ve apaçık bir sapıklık içinde olanları sen mi doğru yola ileteceksin?
AHKÂF (32) : Kim Allah’ın davetçisine uymazsa, yeryüzünde Allah’ı âciz bırakacak değildir. Kendisi için Allah’tan başka dostlar da bulunmaz. işte onlar apaçık bir sapıklık içindedirler.
KÂF (27) : Arkadaşı (olan şeytan) der ki: “Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi.”
ODUN
ENBiYÂ (98) : Hiç şüphesiz siz ve Allah’tan başka kulluk ettikleriniz cehennem odunusunuz. Siz oraya varacaksınız.
CiN (15) : “Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.”
AKILSIZ
BAKARA (13) : Onlara, “insanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. iyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.
MÂiDE (58) : Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır.
KAFiR
Bu aşağılama sözünü tek tek aramaya gerek yok sanırım, Kuran’ın her yeri inanmayanlar kastedilerek sarfedilmiş bu sözle doludur. Kafir, kelime anlamıyla “küfür eden” demektir. Kullanım anlamı, “Allah’a inanmayan, reddeden”dir. Çünkü Allah’a inanmamak, ona küfür etmektir. Bu da Kuran’ın yaratıcısının mantığı ve yaklaşımıdır.
BAŞKA iNANÇLARA SAYGI
EN'ÂM (74) : Hani ibrahim babası Âzer’e, “Sen putları ilah mı ediniyorsun? Şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum” demişti.
HAC (30) : Bu böyle. Kim Allah’ın hükümlerine saygı gösterirse bu Rabbi katında kendisi için bir hayırdır. Haramlığı size okunanların (bildirilenlerin) dışında bütün hayvanlar size helal kılındı. Artık putlara tapma pisliğinden kaçının, yalan sözden kaçının.
MÂiDE (41) : Ey Peygamber! Kalpten inanmadıkları halde ağızlarıyla “inandık” diyenler (münafıklar) ile yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar, (Yahudiler) yalan uydurmak için (seni) dinlerler, sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler...
MÂiDE (51) : Ey inananlar! yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez.
MÂiDE (64) : Bir de yahudiler, “Allah’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar!..
MÂiDE (82) : (Ey muhafazid!) iman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle yahudiler ile Allah’a ortak koşanlar olduğunu görürsün...
TEVBE (30) : yahudiler, “Üzeyr Allah’ın oğludur” dediler. Hırıstiyanlar ise, “isa Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkar etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar!
AHKÂF (5) : Kim, Allah’ı bırakıp da, kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek şeylere tapandan daha sapıktır? Oysa onlar, bunların tapınmalarından habersizdirler.
TEHDiTLER
Allah, kendine inanmayanlara vereceği cezaları sıralarken, en insafsız insanın bile düşünmekten çekineceği sapıklık ve vahşette işkenceler anlatmaktadır. Bunları tek tek örneklemenin gereksiz olduğunu sanıyorum. Kuran, bu kanlı ve acılı ceza yöntemlerinin ballandıra ballandıra anlatılmış detaylı tanımlarıyla doludur. Allah, ihanete uğramış siyasi parti başkanı gibi, gücü eline geçireceği günü beklemekte ve o gün rakiplerine çektireceği pişmanlığı şevkle ve şehvetle anlatmaktadır.
islamın Allah’ı, olabildiğince insanımsı, duyguları, hatta vahşi duyguları olan bir Tanrı görünümü çizmektedir. Kendini inkar edenlere ettiği küfürler ve işkence tehditleri, ne yazık ki değiştirilemeyeceği söylenen Kuran’da yazdığı için, inananların da elini kolunu bağlamakta, karşılık olarak gördükleri hakaretler için onları çaresiz bırakmaktadır. Ama Allah’ın bunu düşünmemiş olması, müslümanların inançlarına saygı duymayanların değil, bizzat kendisinin hatasıdır.
Bu nedenlerle, müslümanlara, asla ve asla kimseye karşı; “inancıma saygı göstermeni bekliyorum” gibi bir söz sarfetmemelerini tavsiye ediyorum. Çünkü böyle bir sözün arkasını dolduracak dayanaktan yoksunlar
hala kuranda küfür hakaret yok derseniz allahınızı giberim bilmiş olun
Tümünü Göster