+1
sahih hadis ne demektir ?
ameli gerektiren yani kendisiyle amel etmek vacib olan makbul hadis.
hadis usulü alimlerinin ittifaklı olarak yaptıkları tarife göre sahih hadis; "şazz ve illetli olmayarak, isnadı rasûl-i ekrem'e veya sahabeden yahut daha sonrakilerden birine varıncaya kadar adâlet ve zabt sâhibi kimselerin yine kendileri gibi adâlet ve zabt sahibi kimselerden muttasıl senedlerle rivayet ettikleri hadistir" (i̇bn kesir, i̇htisaru ulumil-hadîs, thk, ahmed muhafazid şakir, beyrut 1951, s. 21).
sahih hadisle ilgili yapılan bu tariften kendisiyle amel etmeyi gerektiren sahih bir hadisin, metin ve isnadında başlıca beş şartı taşıması gerektiğini göstermektedir.
1. sahih hadisin isnadı muttasıl olmalıdır. yani isnadda yer alan ilk raviden son ravisine varıncaya kadar isnadı muttasıl, kesintisiz olmalıdır. bu nedenle sahih hadisin vasıfları anlatılırken "muttasıl" veya "mevsul" ifadeleri kullanılır. i̇snadda ittisalin şart koşulması ile munkatı, mu'dal, mürsel ve müdelles gibi çeşitli inkitalarla gelen hadisler, sahih hadis tarifi dışında bırakılmıştır. makbul olan görüşe göre mürsel hadis sahih değil, zayıftır. aynı şekilde munkatı hadis de sahih değildir. zira onun da isnadında bir kişi düşmüştür veya senedinde müphem olan bir kişi zikredilmiştir. sened'de müphem bir ravinin yer alması ise, ondan bir kişinin düşmesine benzemektedir. mu'dal da bu durumdadır; zira mu'dal hadis, senedinden iki veya daha fazla râvisi düşen hadistir (subhi salih, hadis i̇limleri ve hadis istılahları, trc. m. yaşar kandemir, ankara 1981, s. 119).
2. sahih hadis şazz olmamalıdır. şazz hadis, ravileri adâlet ve zabt yönünden güvenilir, muttasıl isnadla gelmiş olan fakat daha kuvvetli isnadla gelen aynı hadisin diğer rivayetine veya rivayetlerine muhalefetle münferid kalan hadistir. böyle durumlarda, daha güvenilir olan ravinin rivayeti tercih olunur; diğer rivayet ise sahih olma vasfını kaybeder. 3. sahih hadis muallel olmamalıdır. muallel, dış görünüşü itibariyle (zahiren) illetten salim gibi görünse de metni veya isnadında sıhhatini zedeleyen gizli bir illeti ortaya çıkan hadis demektir.
illet, hadisi zaafa düşüren bir kusurdur. bu kusur tesbit edilinceye kadar, zâhirî olarak sahih olduğu sanılan hadis, kusurun anlaşılmasından sonra sahih olma özelliğini kaybeder.
4. sahih hadisin ravileri âdil yani adâlet vasfına haiz olmalıdır. adâlet ise, insanı takva ve mürüvvet sahibi yapan bir melekedir. zira insanın şirk, fısk ve bid'at gibi her türlü büyük ve küçük günahlardan sakınması, ancak bu meleke sâyesinde mümkün olabilir. bu nedenle takva ve mürüvvet sâhibi râvilere, hadis ıstılahında adl veya âdil denilmiştir (nureddin itr, mu'cemill-mustalahâtil-hadîsiyye, dımaşk 1977, 5-64).
5. sahih hadisin râvileri zabt sâhibi kimseler olmalıdırlar. zabt, ravinin, rivayet ettiği hadiste, yahut hadisi yazmış ise, kitabında fazla hata yapmayacak derecede hâfız, dikkatli ve titiz olmasını sağlayan bir melekedir (nureddin itr, a.g.e., s. 60). ravilerde zabt vasfının şart koşulması, galatı çok, gafleti fâhiş olan kimselerin hadislerini sahihin dışında bırakmak içindir (talat koçyiğit, hadis istılahları, ankara 1981, s. 384)
adalet ve zabt şartı, her ravide ve her insanda aynı derecede bulunmaz. bazı kimseler, çok daha âdil ve çok daha hâfız oldukları halde, diğer bazıları, bunlara nisbetle daha az âdil ve daha az hafızdır. bu azlık, onları zayıf hadis râvileri seviyesine düşürmese bile, diğerlerine kıyasla daha aşağı derecede olduklarına kolayca hükmedilebilir. bu sebeple, denebilir ki, ne kadar sahih hadis râvisi varsa, o kadar da birbirinden farklı adalet ve zabt dereceleri vardır. i̇şte râvilerin adâlet ve zabt yönünden bu farklı durumları, onlar tarafından rivayet edilen hadislerin de birbirinden farklı sıhhat derecelerinde bulunması sonucunu doğurur. buna göre, ravileri adâlet ve zabt yönünden en üstün derecede bulunan bir hadisin, sıhhat yönünden de en üstün derecede bulunduğuna hükmedilir. bu hüküm, bazı muhaddisleri, adâlet ve zabt yönünden en üstün seviyede bulunan hadis ravilerinden müteşekkil isnadları esahhu'l-esânîd (isnadların en sahîhi) vasfı ile belirtmelerine yol açmıştır (talat koçyiğit, hadis istılahları, ankara 1981, s. 386).
sahih hadis için aranan şartların her râvide farklı şekilde olması sebebiyle, sahih hadisin de kısımları bulunabilmektedir. i̇bnü's-salah'a göre sahih hadis; isnadı yönünden, meşhûr, azîz veya garip olur (i̇bmi's-salah ulumul-hadîs, tahkik. nureddin itr, beyrut 1981, s. 11). ancak hadis ehlinin sıhhati üzerinde ittifak ettiği (müttefekun aleyh) hadislerin yanında, mezkûr vâsıfların bulunması üzerindeki ihtilafları sebebi ile sıhhati üzerinde ihtilaf ettikleri (muhtelefûn fîh) hadisler de bulunmaktadır.
sahih hadis, "sahih lizatihi" ve "sahih ligayrihi" olmak üzere iki kısma ayrılır.
sahih lizâtihi, makbuliyet ve sahihlik şartlarını en üstün derecede kendisinde bulunduran hadistir. sahih ligayrihi, bazı kusur sebebiyle bu sıfatların en üstün derecesine şâmil olmaz, fakat isnadının çokluğu gibi mevcut kusuru giderecek hususiyetleri bulunursa, bu çeşit hadisler de sahihtir; ancak bunlara sahih lizatihi değil, sahih ligayrihi denir. hasen hadisler de sahihin altında bulunan hadislerdir (i̇bn hacer, nüzhetü'n-nazar, medine (t.y), s. 29; kasimî, kavaidıı't-tahdîs, dimaşk 1925, s. 56).
ayrıca bilindiği gibi sahih hadisleri ilk defa toplayan ve tasnif eden muhaddis, buharî`dir. buhârî'yi talebesi müslim takib etmiştir. gerek buharinin gerek müslim'in kitaplarında bulunan hadislerin sıhhat bakımından dereceleri, yine onların ittifak etmelerine ve infirad etmelerine göre tesbit edilmiştir. sahih hadisler için yapılan dereceler yedi kısımda mütalaa edilmiştir. bu dereceler şöyledir:
1. buhârî ve müslim'in müştereken kitaplarına aldıkları hadisler bunlara "müttefakun aleyh" denir. bu konuda yapılmış bazı çalışmalar bulunmaktadır. en son çalışma muhafazid fuad abdülbâkî tarafından "el lü'lü vel-mercân fima't-tefaka aleyhiş-şeyhân" adıyla yapılmıştır. bu çalışma türkçeye de tercüme edilmiştir. bu araştırmaya göre müttefekun aleyh * niteliğinde ve birinci derecede sahih hadis miktarı 1906'dır.
2. buhârî'nin yalnız başına rivâyet ettiği hadisler;
3. müslim'in yalnız başına rivâyet ettiği hadisler;
4. her ikisinin de şartlarına uymakla beraber buhârî ve müslim'in kitaplarına almadıkları hadisler;
5. buhârî'nin, şartlarına uymakla beraber kitabına almadığı hadisler;
6. müslim'in, şartlarına uyduğu halde kitabına almadığı hadisler;
7. her ikisinin de şartlarına uymamakla beraber, diğer hadis imamlarına göre sahîh olan hadisler.
bu derecelere göre, her kısımda bulunan hadisler, kendilerinden sonraki kısımlara dâhil hadislerden daha sahihtir (tahir el-cezâirî tevcîhu'n-nazar, beyrut (t.y)., s. 119).
_____________________________________________________________________________________________________________________
tüm bu bilgiler ışığında aşağıdaki hadis-i şerifi yorumlayacak bir aslan parçası arıyorum.
hz. aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, ben altı yaşında iken benimle evlendi. medine'ye geldik. benî'l-hâris i̇bnu'l-hazrec kabilesine indik. ben hummaya yakalandım. saçlarım döküldü. (iyileşince) saçım yine uzadı. annem ümmü rumân, ben arkadaşlarımla salıncakta oynarken, bana geldi, benden ne istediğini bilmeksizin yanına gittim. elimden tuttu. evin kapısında beni durdurdu. evimizde, ensârdan bir grup kadın vardı. "hayırlı, bereketli olsun!", "uğurlu mübarek olsun!" diye dualar, tebrikler ettiler. annem beni onlara teslim etti. onlar kılık-kıyafetime çeki düzen verdiler. beni, (kuşluk vakti aniden) resûlullah aleyhissalâtu vesselâm(ın gelişinden) başka bir şey şaşırtmadı. annem beni o'na teslim etti. o gün ben dokuz yaşında idim."
kaynaklar :
buhari, es sahih, kitabu menakıbı’l-ensar/44; tecrid, hadis no:1553;
müslim, es-sahih, kitabu’n-nikah/69, hadis no:1422
Tümünü Göster