1. 1.
    0
    1. REKABET KAVRAMI
    1.1. Rekabetin Tanımı
    Kişiler toplum içinde daha iyi olduklarını kanıtlamak için bilgi ve becerilerin son noktasına kadar kullanmaya çalışır. Kişileri buna iten rekabet güdüsüdür. Rekabet toplumda kimin daha iyi olduğunu belirlemekle birlikte, en iyi ikincinin birinciden daha iyi olmak için daha çok çaba göstermesini sağlar.
    Rekabet daha iyiye, daha yetkine ulaşmak için yapılır. Yoz örneklere benzemek için rekabet yapılmaz. Politik hayatta dar anlamlı partizanlık aşırı vaatlerde bulunmak, transfer pazarları kurmak, kadrolaşmak adı altında militanları kamu kurumlarına yerleştirmek duygu ve inanç sömürüsü yapmak, yoz olarak nitelendirilebilecek davranış ve tutumlardır. Bunların yoz davranış olduğu bilinmesine karşın bazı politikacılarımız bu doğrultuda hareket etmekten kendilerini alıkoymamakta, hatta rekabete dahi girişmektedirler.
    1.2. Rekabetin Tarihsel Gelişimi
    A. Klagib iktisatçılara Göre Rekabetin Anlamı : Klagib rekabeti sadece üretim faktörlerinin düşük getiri alanlarından yüksek getiri alanlarına yönelmesi durumunda dinamik bir süreç olarak algılamışlardır. Bunun dışında klagib yaklaşımda rekabet dar piyasa olgusu dışına çıkmamıştır. Bu anlayış klagiblerin rekabet kuramlarını geliştirmelerini engellemiştir.
    B. Neo – klagib iktisatçılara Göre Rekabetin Anlamı : Neo-klagib anlayışta piyasadaki firma sayısı rekabeti belirleyen bir unsur olarak görülür. Eğer mevcut piyasada tek bir firma varsa rekabetten söz edilemez. Bu durumda tekelci bir piyasa yapısı söz konusudur. Klagibler tarafından “Piyasa Süreci” olarak algılanan rekabet neo-klagibler tarafından “piyasa Yapısı” olarak algılanmıştır. Piyasa yapısı olarak algılanan rekabet neo-klagibler tarafından Tam Rekabet piyasası şeklinde tanımlanmıştır.
    C. Avusturya Okuluna Göre Rekabetin Anlamı : Avusturya okulu neo-klagiblerin rekabeti durağan piyasa yapısı gibi ele almalarına karşı çıkan yaklaşımlardan biri olarak ortaya çıkmaktadır. Genelde bireycilik, insanların bilgilerinin tam olmayacağını, süreçleri, karmaşıklığı vurgulamakta, ekonomide devlet müdahalesine karşı çıkarak serbest piyasanın üstünlüğü savunulmaktadır.
    D. Post Keynesyen Yaklaşımına Göre rekabetin Anlamı: Rekabet Post-Keynesyen yaklaşımda hayatta kalma süreci olarak ifade edilmektedir. Post-Keynesyen yaklaşımda rekabeti bir süreç olarak düşündüğünden onun sadece fiyat boyutunu değil üretim, yatırım ve kurumsal boyutlarını da ele almaktadır. Maliyetlerin yatırım ve teknolojinin yeniliklerle değişeceğini belirten bu yaklaşım, yatırımların gerçekleşmesinin mali kaynakların varlığına bağlı olduğunu öne sürmektedir. Post–Keynesyen yaklaşımda rekabetin ölçütünün firmaların araştırma ve geliştirme harcamaları olduğu vurgulanmaktadır.
    1.3. Rekabetin Önemi ve işlevi
    Rekabet birden çok kişi veya birim arasında ortaya çıkan bir olayıdır. Rekabet içindeki taraflar başarmaya güdümlenmiş olduklarından başarmanın gereği olan çalışma ve çaba rekabet sürecinin kaynağını oluşturur.
    Rekabetin ekonomik açıdan yöneldiği alan yenilikler üzerinde etkinlik ve verimliliğin artırılması olmaktadır. Piyasa sisteminin istenilen sonuçları üretmesi ve piyasa sisteminin nimetlerinden toplumun yararlanması ancak piyasa sisteminin rekabet sistemini benimsemiş olması ve rekabetin temel felsefe ve yaşam biçimi haline getirilmesi ile mümkündür. Piyasaların bulunduğu bir ortamı rekabet sürecinin bir sisteme dönüştürmesi rekabetin koordinasyon fonksiyonundan kaynaklanmaktadır. Rekabet yarışının var olabilmesi için çok sayıda tarafın olması gerekir. Ekonomide rekabetçi taraflar kendi üretim-tüketim-gelir ve harcama planlarını en ince ayrıntısına kadar düşünüp planlayarak kâr ve fayda elde etme yarışına girerler, çünkü rekabet yarışının olduğu bir ortamda hazırlıksız girilmesi durumunda başarısızlık riski artar.
    Rekabet bir serbest seçim sistemidir. Rekabetin en önemli sosyal yanı keyfiliğe son vererek toplumu oluşturan bireylerin toplam tercihlerini ortaya çıkaran bir demokratik sistemdir. Diğer yönden iktisaden aşırı güçlenmiş grupların siyasi mekanizmayı kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirdikleri herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Bu da demokratik seçim sistemine önemli bir tehdit oluşturur.
    1. REKABET KAVRAMI
    1.1. Rekabetin Tanımı
    Kişiler toplum içinde daha iyi olduklarını kanıtlamak için bilgi ve becerilerin son noktasına kadar kullanmaya çalışır. Kişileri buna iten rekabet güdüsüdür. Rekabet toplumda kimin daha iyi olduğunu belirlemekle birlikte, en iyi ikincinin birinciden daha iyi olmak için daha çok çaba göstermesini sağlar.
    Rekabet daha iyiye, daha yetkine ulaşmak için yapılır. Yoz örneklere benzemek için rekabet yapılmaz. Politik hayatta dar anlamlı partizanlık aşırı vaatlerde bulunmak, transfer pazarları kurmak, kadrolaşmak adı altında militanları kamu kurumlarına yerleştirmek duygu ve inanç sömürüsü yapmak, yoz olarak nitelendirilebilecek davranış ve tutumlardır. Bunların yoz davranış olduğu bilinmesine karşın bazı politikacılarımız bu doğrultuda hareket etmekten kendilerini alıkoymamakta, hatta rekabete dahi girişmektedirler.
    1.2. Rekabetin Tarihsel Gelişimi
    A. Klagib iktisatçılara Göre Rekabetin Anlamı : Klagib rekabeti sadece üretim faktörlerinin düşük getiri alanlarından yüksek getiri alanlarına yönelmesi durumunda dinamik bir süreç olarak algılamışlardır. Bunun dışında klagib yaklaşımda rekabet dar piyasa olgusu dışına çıkmamıştır. Bu anlayış klagiblerin rekabet kuramlarını geliştirmelerini engellemiştir.
    B. Neo – klagib iktisatçılara Göre Rekabetin Anlamı : Neo-klagib anlayışta piyasadaki firma sayısı rekabeti belirleyen bir unsur olarak görülür. Eğer mevcut piyasada tek bir firma varsa rekabetten söz edilemez. Bu durumda tekelci bir piyasa yapısı söz konusudur. Klagibler tarafından “Piyasa Süreci” olarak algılanan rekabet neo-klagibler tarafından “piyasa Yapısı” olarak algılanmıştır. Piyasa yapısı olarak algılanan rekabet neo-klagibler tarafından Tam Rekabet piyasası şeklinde tanımlanmıştır.
    C. Avusturya Okuluna Göre Rekabetin Anlamı : Avusturya okulu neo-klagiblerin rekabeti durağan piyasa yapısı gibi ele almalarına karşı çıkan yaklaşımlardan biri olarak ortaya çıkmaktadır. Genelde bireycilik, insanların bilgilerinin tam olmayacağını, süreçleri, karmaşıklığı vurgulamakta, ekonomide devlet müdahalesine karşı çıkarak serbest piyasanın üstünlüğü savunulmaktadır.
    D. Post Keynesyen Yaklaşımına Göre rekabetin Anlamı: Rekabet Post-Keynesyen yaklaşımda hayatta kalma süreci olarak ifade edilmektedir. Post-Keynesyen yaklaşımda rekabeti bir süreç olarak düşündüğünden onun sadece fiyat boyutunu değil üretim, yatırım ve kurumsal boyutlarını da ele almaktadır. Maliyetlerin yatırım ve teknolojinin yeniliklerle değişeceğini belirten bu yaklaşım, yatırımların gerçekleşmesinin mali kaynakların varlığına bağlı olduğunu öne sürmektedir. Post–Keynesyen yaklaşımda rekabetin ölçütünün firmaların araştırma ve geliştirme harcamaları olduğu vurgulanmaktadır.
    1.3. Rekabetin Önemi ve işlevi
    Rekabet birden çok kişi veya birim arasında ortaya çıkan bir olayıdır. Rekabet içindeki taraflar başarmaya güdümlenmiş olduklarından başarmanın gereği olan çalışma ve çaba rekabet sürecinin kaynağını oluşturur.
    Rekabetin ekonomik açıdan yöneldiği alan yenilikler üzerinde etkinlik ve verimliliğin artırılması olmaktadır. Piyasa sisteminin istenilen sonuçları üretmesi ve piyasa sisteminin nimetlerinden toplumun yararlanması ancak piyasa sisteminin rekabet sistemini benimsemiş olması ve rekabetin temel felsefe ve yaşam biçimi haline getirilmesi ile mümkündür. Piyasaların bulunduğu bir ortamı rekabet sürecinin bir sisteme dönüştürmesi rekabetin koordinasyon fonksiyonundan kaynaklanmaktadır. Rekabet yarışının var olabilmesi için çok sayıda tarafın olması gerekir. Ekonomide rekabetçi taraflar kendi üretim-tüketim-gelir ve harcama planlarını en ince ayrıntısına kadar düşünüp planlayarak kâr ve fayda elde etme yarışına girerler, çünkü rekabet yarışının olduğu bir ortamda hazırlıksız girilmesi durumunda başarısızlık riski artar.
    Rekabet bir serbest seçim sistemidir. Rekabetin en önemli sosyal yanı keyfiliğe son vererek toplumu oluşturan bireylerin toplam tercihlerini ortaya çıkaran bir demokratik sistemdir. Diğer yönden iktisaden aşırı güçlenmiş grupların siyasi mekanizmayı kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirdikleri herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Bu da demokratik seçim sistemine önemli bir tehdit oluşturur.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster