1. 1.
    0
    m.ö. 485/480 yılında salamis’te dünyaya geldi. phyle demosundan mnesarkhos( veya mnesarkhides ) ile kleito’nun oğlu idi. kimileri euripides’in ailesinin fakir olduğunu, kimileri ise bunun tam tersine varlığlı bir aile olduğunu ileri sürerler.
    fakat euripides’in ailesinin salamis’te toprak sahibi olduğu bellidir. euripides’in anne ve babasının ismini öğrendiğimiz aristophanes, annesi kleito’nun pazarda zerzavat sattığını söyler. hatta aristophanes euripides’e “pazarcı bir kadının oğlu işte” der. sonraki çağlarda yazarlar ise euripides’in ailesinin varlıklı, zengin bir aile olduğunu söylerler. euripides fakir veya zengin bir aileden gelmiş olabilir, fakat çok iyi bir eğitim aldığı bir gerçektir. euripides gençliğinde dönemin önemli düşünürleri olan anaksagoras, prodikos ve protagoras’in öğrencisi olmuş, sokrates’i de tanıma fırsatı bulmuştur. bunun yanında resimle de ilgilenmiştir. euripides iki kez evlendi. fakat aradığı mutluluğu bulamamıştır. tragedialarındaki kadın düşmanlığı beklide bu yüzdendir.
    on sekiz yaşındayken tragedia yazmaya başlamıştır. m.ö. 455 yılında ilk tetralogiası ile üçüncülüğü kazandı. i̇lk birinciliğini kırk yaşında almıştır. yüze yakın oyun yazmış fakat sadece beş birinciliği vardır. beşinci birinciliği ölümünden sonra kazanmıştır. ölümünden sonraki ödül kazanan oyunlarını oğlu sahneye koymuştur. euripides’in son oyunu “i̇figenia aulis’te” tragediasını da oğlunun yazarak tamamladığı söylenir.
    aiskylos ve sophokles site toplumuna bağlıydılar ve tüm sahne yaratılarının da dönemin site sorunlarını çözmeye canı gönülden desteklenmesi, oyunlardaki site ilişkisinin incelenmesiyle açığa kavuşur. euripides’te ise böyle yoğun bir site bağlılığı yoktur. tüm hayatını yazar olarak sürdürmüştür. resmi bir görev almamıştır. fakat diplomatik bir görevle sicilya’ya gittiği de bilinmektedir. dönemin entelektüel çevresi içinde aktif bir rol almamıştır. bu askeri bir görev üstlenmemiş olması ve ulusal kalıcılık kaygısı taşımaması ile kısmen açıklanabilir. aiskylos ve sophokles ilk önce vatandaştılar, sanatçılıkları ancak ondan sonra geliyordu. fakat euripides hiçbir zaman kendini öyle kendiliğinden toplumla özdeş görmedi. topluma daha çok, sorunsal bir nesne olarak bakıyor ve ona eleştirel bir uzaklıkta duruyordu. buna neden olarak birçok söylenti vardır. fakat en gerçekçi olarak görünen, yine de bunların da gerçekçiliği sorgulanan, iki neden vardır; i̇lki büyük oranla toplumdan uzakta salamis adasında bir mağarada denize bakarak yazmış olması. i̇kincisi ise atina’da ilk özel kütüphaneye sahip olan kişilerden biriydi ve büyük bir kitaplığa sahipti.
    euripides toplumdan uzak ve yalnız olsa da eserlerinde dönemin tüm büyük sorunlarıyla kendine işkence edercesine boğuşmuştur. perikles ile bir ilişkisi bilinmiyor, dönemin önemli yazarı sophokles ve dönemin devlet adamı perikles arasındaki bağlılık üzerine anlatılan o kadar çok şeyle karşılaştırıldığında, euripides’in bu ilişkisizliği çok dikkat çekicidir. euripides’in düşünmek, okumak ve yazmak dışında pek az şey yapması, aristophanes’in ona “kitap kurdu” lakabını takmasına neden olmuştur. fakat bu lakap o dönem için övgü manasında kullanılmıyordu yani iyi bir lakap değildi. euripides antik dönemin ilk edebiyatçısı sayılabilir. aristotales onu “en trajik ozan” diye tanımlar. genel olarak diğer tragedi yazarlarından üstün olduğunu anlamında değildir bu. fakat euripides’in insan tutkularını, zaaflarını sergilemekteki ustalığı aristotales’i çok etkilemiştir. tiyatroda geçekçiliğin habercisi olarak tanınıyor.
    hayatının sonuna doğru magnesia’ya, m.ö. 408 yılından sonrada makedonia’ya arkhelos’un daveti ile gidiyor. beşinci birinciliğini aldığı oyunları, bakhalar ve iphigenia aulis’te tragedialarını burada yazdı. m.ö. 406 yılında orada av köpekleri tarafından parçalanarak öldüğü söylenir.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster