1. 76.
    0
    -nasıl, hoşuna gidiyor mu?
    -harikasın alev. şu an dalgasız bir denizde yüzüyorum sanki. ne bileyim kelimeler kifayetsiz kalıyor.
    -vaavv bu seni şairleştiriyor galiba. biraz daha hızlanayım istersen.
    -dur yavaş biraz başımı döndürüyorsun.
    -bu işin zevki de burada zaten.
    alev daha da hızlanmıştı. o dönek kasnak en az 200 devir/dakika yapıyordu herhalde. bacakları ise daha hızlı hareket ediyordu.bir ara durdu ve ayaklarını yüzüme koydu.
    -of ne zor işmiş ya,ayaklarım yoruldu.
    -ee bu kadar hızlanırsan olacağı buydu. dur, bileklerine masaj yapayım.
    bileklerine güzel bir masaj yaparak yorgunluğunu giderdim. birden ayaklarıyla başımı iterek pedala yatırdı.
    -yat yerine,bu kadar çabuk kurtulacağını mı sandın?
    bir ayağını pedala diğer ayağını da çeneme koydu ve ayak başparmağını ağzıma soktu. makineyi çalıştırarak sallamaya devam etti. başım sallandıkça başparmağı ağzıma girip girip çıkıyordu.bir süre böyle devam ettik. daha sonra ayağını yüzümden çekerek pedala koydu. orta hızla sallamaya devam ediyordu. birden bir kapı sesi duyuldu.i̇kimizde irkildik. arkasından güzel bir kadın sesi geldi.
    -alev, evde misin kızım?
    alev telaşla bağırdı.
    -hii!... annem geldi.
    i̇kimizde paniklemiştik.ben sandalyenin altında kilitlendiğim için kalkamadım. alev de şaşkınlığın ve paniğin etkisiyle yerinden kalkamamıştı. annesi birden içeriye girdi ve bizi o vaziyette gördü.ben korku ve panikle beraber büyük bir şaşkınlık geçirmiştim. çünkü alev’in annesi, fantezilerimi süsleyen, figen hanımın ta kendisiydi. doğrusu alev’in bu denli güzelliğini kimden aldığı şimdi anlaşılıyordu. figen bizi o vaziyette görünce tam bir dumura uğramıştı.ela gözleri şaşkınlıkla açılmıştı.
    -aa!... çocuklar ne yapıyorsunuz siz?
    ben telaşla kekelemeye başladım.
    -şey, efendim ben, yani sandığınız gibi değil,ben...
    alev sözümü kesti.
    -şey anneciğim dikiş makinası arızalanmıştı da.ne yapacağımı bilemedim, mahmut’u aradım. neyse ki o biraz anlıyormuş, gelip tamir etti.ben de olmuş mu diye kontrol ediyordum.
    -kızım senin makinayla ne işin vardı? daha düğme dikmesini bile bilmiyorsun. ayrıca nasıl kontrol etmek bu böyle?
    -anneciğim ben makineyi çalıştırırken. mahmut’ta alttan bakıyordu düzgün çalışıyor mu diye.
    figen yanımıza geldi ve ikimizi de baştan aşağı süzdü.
    -şu makinayı bir de ben göreyim.sen kalk bakayım kızım. sen hiçbir yere kıpırdama genç adam.
    biraz sonra figen’in o harika ayaklarının arasındaydım. figen makineyi hızlıca çalıştırarak beni sallamaya başladı. doğrusu bu işi gerçekten iyi biliyordu. harika ayakları vardı. tırnaklarında kırmızı ojeler vardı. alev’inkinden daha dolgun o muhteşem bacakları hızlıca yukarı aşağı doğru hareket ediyordu.bu şekilde 10-15 dakika kadar beni salladı. sonunda durdu. figen:
    -aferin delikanlı, makinayı iyi tamir etmişsin. eskisinden bile daha iyi olmuş.
    ben hala o güzel anın etkisinden kurtulamamıştım. esrar çekmiş gibi uçuyordum. figen hanım kalkınca hemen toparlandım.
    -şey, rica ederim efendim. ciddi bir arızası yoktu, sadece bir parçası gevşemiş.
    -dur! sana kim kalk dedi? yat yerine. alev sende otur makinenin başına, sallamaya devam et.
    alev:
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster