0
-yok, öyle bir koku yok ama burada anlaşılmaz ki.asıl bir ayakkabının hatta çizmenin içinde kapalı kalacak ki...
işıl:
-aa resmen kokluyor ayol alev ne kadar midesiz bir arkadaşın var. ayrıca gözü biraz dışarılarda gibi geliyor bana.
alev:
-bana da öyle geliyor.:) bu çocuk iyi bir dersi hak etti ne dersin işıl?
-bence de...
i̇kisi birden beni tekmeleyerek yere yıktılar ve ayaklarını yüzüme yapıştırdılar. yüzüme biraz bastırarak ayaklarını sürtüyorlardı. daha sonra alev üzerime oturdu ve ayaklarını yüzüme kapattı.bir süre öyle kaldı. gözlerim pembe tabanlarından başka hiçbir şey görmüyordu. daha sonra ayak başparmağını ağzıma soktu ve ayağını ileri geri oynatmaya başladı. denizin tuzu ayaklarının tadı ile birleşmişti ve ağzıma kum tanecikleri gelmişti.bu arada işıl arkama oturmuş ayaklarını saçlarımda gezdiriyordu. daha sonra alev ayaklarını çekti ve birden yüzümü daha büyük ayaklar kapladı. bu işıl’ın palet gibi ayaklarıydı.bir süre onun ayaklarını da kokladım ve başparmağını emdim. daha sonra yattığım yerden beni doğrulttular işıl arkamdan ayaklarını boynuma dolamıştı. alev de önümde oturdu ve ayaklarını yüzüme yapıştırdı. alev önden, ışıl arkadan beni ittirip çekerek sallıyorlardı. daha sonra alev ayaklarını yüzüme sürttü. işıl birden ayaklarıyla boynumu sıktı. böyle olunca dilim dışarıya çıkmıştı ve alev’in tabanlarını yalamak zorunda kalmıştım. tabanlarının her cm karesini yaladım. daha sonra alev ayaklarıyla gözlerimi kapadı. ayakları hala boynumda olan işıl parmaklarını ağzıma soktu ve bütün parmaklarını bana emdirdi.bir süre daha ayaklarıyla benimle oynadılar. alev:
-neyse şimdilik yeter bu kadar. akşam yemek yiyebilirsen iyi
işıl:
-i̇stersen yemeğini de ayaklarımızdan yesin,ne dersin?
-o kadarına gerek yok. ama daha sonra belki.
ben shortumun altındaki ereksi yon olmuş aletimi saklamaya çalışıyordum. kızlara gülümsedim:
-biliyor musunuz ikinizde harbi çatlaksınız.bu arada ağzımı yüzümü kumla doldurdunuz.
alev:
-ya olayı biraz abarttık galiba. kusura bakma canım ya,seni iğrendirmemişizdir umarım.
-eh ayaklarınız güzel olmasa, bunlara asla katlanmazdım ya neyse.
muhabbetimiz gırgır şamata ile devam etti. biraz daha denize girdik. daha sonra cafeye giderek arkadaşlarla biraz takıldık. akşam yemeğinden sonra mustafa’nın çalıştığı bara takıldım. barda figen hanım da vardı ve yanımda oturuyordu. mustafa bizi tanıştırdı. figen hanım beni hemen anımsadı ve bana içecek bir şeyler ısmarladı. oldukça zarif ve kültürlü bir kadındı. onunla bir süre sohbet ettik. doğrusu onu tanımayanlar asla 39 yaşında olduğunu anlayamazlardı ama yaşının verdiği olgunluk hareketlerinden belli oluyordu. bunun yanında büyüleyici ela gözlerinde, sesinde ve hareketlerinde hükmedicilik vardı sanki. vakit baya ilerlemişti. figen:
-tanıştığıma memnun oldum delikanlı. şimdi gitmem gerekiyor evde kızım beni bekler.
-müşerref oldum efendim. bende gitsem iyi olur bayağı uykum geldi. umarım tekrar görüşürüz.
-mustafa sende hazırlan, ikinizi evinize bırakayım.
mustafa hemen hazırlandı ve beraber çıktık. figen arabasıyla bizi evimize kadar bıraktı. biraz sohbet faslından sonra ikimizde uyku moduna geçtik.
Tümünü Göster