1. 1.
    0
    kızla böylece tanışmıştık.i̇pek eskişehirli’idi. üç çocuklu ailenin 2.çocuğuymuş. kardeşleri de okuyormuş. babası öğretmen, annesi ev hanımıymış.dar gelirli bir aileden geliyordu anladığım kadarıyla.i̇yi bir aile de yetiştiği belliydi. çok mütevazı, uslu ve hanım hanımcık bir edası vardı.yol boyunca okuldan derslerden falan konuştuk.oda benimle aynı branştaydı.o da bağlama çalıyordu. biraz sonra okulun durağına geldik. otobüsten inerek bizim bölüme kadar beraber yürüdük.ben hemen dersime girdim. ders çıkışında biraz dinlenmek için kantine indim. efsane ortalarda görünmüyordu. biraz sonra bağlama çalışmak için etüt odalarına çıktım. bulduğum boş bir odaya girerek çalışmaya başladım. daha bir hafta geçmesine rağmen hocam bir sürü parça vermişti.bir kaç tane teke zortlatması,bu parçaları çok hızlı çalmak gerekiyormuş. parçaları deşifre etmeye çalışırken birden kapı açıldı. gelen efsane idi. üzerinde göğüs dekolteli bir bady, onun altında diz boyunda bir etek, ayaklarında o bilekten bağlamalı sandaletler vardı. sırtında bir ud taşıyordu. yüzünde o sıcak gülümsemesiyle yanıma geldi.
    -oo beyimiz baya marifetli.sen bağlamada mı çalıyorsun. ayaklı orkestra gibisin ya:)
    -ee ana çalgımız olduğu için mecburen çalıyoruz.
    -aa senin branşın bağlamamıydı?ben gitar olduğunu sanıyordum, seni kantinde hep gitarla görüyorum.
    -ya gitarla daha eski mazim vardır.ta lise yıllarımda başlamıştım.en sevdiğim enstrüman olduğu için bırakmadım. aslında branşım gitar olsun istiyordum ama istemeyerek bağlama oldu, uzun hikaye.
    -haa o hikayeyi biliyorum sanırım. bende aslında keman istiyordum ama istemeyerek ud oldu.ee torpilli vatandaşlar sağolsun. herneyse bir şeyler çalsana.
    önümdeki sandalyelerin birine oturdu. ayaklarını da tam gözümün önüne koymuştu.ona geçen seneden öğrendiğim bir kaç parça çaldım.bu arada o muhteşem ayaklarına bakmaktan kendimi alamıyordum. çaktırmadan bakmaya çalışıyordum ama her defasında gözlerim yakalanıyordu. efsane
    ···
   tümünü göster