1. 1.
    +3 -2
    quaresma gelirse krasic lüzumsuz. bence tello'nun oynayacağı takımda krasic olmamalı zaten. yani bir yabancı sınırlaması olduğu için olmamalı. inceleyelim dıbına koyim:

    krasic: çift yönlü bir adam. orta sahanın ortasında ve sağ kanatta mücadeleci oyunuyla tanınıyor. inanılmaz bir tekniğe, ince paslara ve muhteşem ortalara sahip değil. sol kanatta oynayamaması da dezavantajı. tello'dan farkı daha kaliteli bir kumaşa ve avrupa tecrübesine sahip olup dinamik bir adam olması. elbette tello'nun da ondan artı özellikleri var.

    quaresma: bir çizgi hücum adamı. orta sahada oynayamaz. ama sağ-sol çizgiden forvete uzanan her yolda oynayabilir. holosko'nun iki gömlek üstünü. büyük ekgibliğin yaşandığı kanatlarda krasic'ten daha fayda sağlayacak bir adam. hızı ve tekniği de cabası.

    tello: takımın artık beyni. onsuz bir beşiktaş düşünemiyorum. sağ kanat, sol kanat, çift forvetin arkası, gerekirse orta sahanın ortası bile; nereye koysan oynuyor. duran top ustası. ortaları mükemmel. pasları mükemmel. şutları da çok iyi. tek eksiği mücadele gücü zayıf ki bu açığı orta ikili kapatabilir. ayrıca çizgi adamı olmaması önemli bir eksiği dolduruyor. sağ ve sol kanatta oynayabilen bir çizgi adamıyla değişmeli olarak oynarlarsa rakiplerin belini ve beynini kıracak bir oyun düzenine sahip olur beşiktaş.

    holosko: türkiye ligleri için ideal bir düz forvet. ama vasatın çok üzerinde değil. yaşı da geçiyor. çizgi adamı olarak değil, avrupa'da kontraatak futbol oynanacak rakiplere karşı daha iyi kullanılabilir. onda da yine vasatın çok da fazla üstüne çıkmaz performansı. ayrıca bobo'nun olduğu yerde holosko'nun yabancı statüsünü doldurması çok fuzuli... bobo ve holosko'dan birinin yerine daha iyi biri alınmalı ki bence bobo'nun kalıp holosko'nun gitmesi daha iyi olur.

    bobo: bu adam takımdan gitmesin. buz gibi golcü. bu kadar soğukkanlısına nadir rastlanıyor. yerine kim alınırsa alınsın onun faydasından çok daha fazla fayda sağlayamaz. her türlü gol atabiliyor. ağır falan deniyor onun için. aslında kanat forvetlerin ve second striker'ların yetersizliğinden sırıttı bu durum. ardına yedek olarak bir forvet bulunabilir. ama sadece çok sıkı markaja alınıp kıstırıldığı ve oyun planına ters düştüğü zamanlarda oynatılmak üzere. yoksa beşiktaş'ın ve yanısıra pek çok dünya çapında kulübün banko forvetidir.

    ernst ve fink: bu ikisi hakkında kararsızım. birisinin gidip daha iyisinin alınması gerekli ama hangisi gitmeli, karar veremiyorum. geçen sene cisse mevzusunda da aynı sıkıntıya düşmüştüm. ernst müthiş performans gösterince cisse de iyi oynuyor gibi gözükmüştü ama bariz belliydi ki avrupa'da sırıtırlardı. aynı sorun şimdi ernst-fink'te yaşanıyor. necip'e henüz güvenemeyiz. ernst ise eski müthiş kapasitesinden uzakta ve hava toplarında gerçekten çok zayıf. fink, inanılmaz dirençli bir oyun ortaya koyuyor. ayrıca piyasada nadir bulunan uzaktan şut çekebilme özelliğine sahip. müthiş kademe yapıyor ve savunma futbolu da oynuyor, vesaire... ilginçtir; ben bu ikiliden fink'in takımda kalmasını, ernst'in yerine ise guti gibi, pirlo gibi çok etkili ve teknik bir orta sahanın ortası oyuncusu alınması taraftarıyım.

    sivok ve ferrari: takımda ikisi de kalmalı. ibrahim toraman gibi gerektiğinde savunmayı üçleyebilecek bir sağbek ve hücuma çok etkili bindirmeler yapabilecel ismail köybaşı'ndan oluşacak savunma, her zaman çok avrupai'dir. bu tartışılmaz. her oyuncu irbirini tamamlıyor.

    böyle... niye yazdım hıncal gibi, onu da bilmiyorum. bahar da hem... kuşlar var. :/
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster