1. 1.
    0
    "nankör şu kibrislilar nankör

    türkiye’de öyle pek yüksek sesle dillendirilmese de yaygın bir kanı vardır: “şu kıbrıslı türkler de amma nankördür ha! bir de hiç mi hiç sevmezler bunlar bizi!”…

    türkiye’den kıbrıs’a bakanların, dişlerinin arasından böyle homurdanmalarına neden olan düşünce açıktır aslında: “yahu, askerse asker verdik, kan döktük o kadar… paraysa para verdik yıllarca… yine de sevmezler bizi…”

    sorunun yanlış sorulduğunu pek düşünmez türkiye’den bakanlar…

    bunca askerin türkiye cumhuriyeti vatandaşlarına maliyetini sorgulamazlar örneğin. ya da, “bunca yıl akıtılan milyorlarca dolara rağmen kıbrıs’ın kuzeyinde neden tek bir sanayi tesisinin olmadığını, neden ciddi bir yatırımın olmadığını” sorgulamazlar.

    tuhaf bir düşünce sistematiğine sahibiz…

    “kan döktük o kadar” deniyor ya, sorun herhangi bir tc yurttaşına, kıbrıs’ta kaç askerin şehit olduğunu bilmez…

    “o kadar para veriyoruz” deniyor ya, “o paraların bunca yıl nereye, neye, kimlere harcandığına dair” en küçük bir fikri yoktur. ha, tabii bu kadar zaman kıbrıs’a kaç milyon dolar yatırıldığını da ne merak eden ne de sorgulayan vardır.

    osmanlı soyundan gelenlerin 400 yıl önce kıbrıs’a nasıl yerleştirildiğine; sonra ii. abdülhamit’in kıbrıs’ı bir arsa gibi i̇ngilizlere sattığına, i̇ngiliz gelene kadar türklerin, rumların, ermenilerin, maronitlerin kardeş kardeş yaşayıp gittiklerine dair hiçbir fikri yoktur türkiye’den kıbrıs’a bakanların.

    bir ülke düşünün. yurdunuz olduğu söylenmiş. sonra bir sabah uyanmışsınız bakmışsınız ki, yurt bellediğiniz topraklar bir gecekondu gibi başkasına satılıvermiş.

    sizi oraya gönderen kim? osmanlı!
    sizi toprağınızla birlikte bilmem kaç yüz bin baş koyun gibi i̇ngiliz’e satıveren kim? osmanlı!
    hadi gelin de sevin osmanlı’yı! hadi gelin de güvenin osmanlı’ya!

    misak-ı milli demiş, sınırlar belirlemişsiniz. katmış mısınız kıbrıs’ı misak-ı milli’ye? hayır!

    misak-ı milli’yi lozan antlaşması ile perçinlemişsiniz. lozan’da kıbrıs’ın i̇ngiliz olduğunu kabul edip altına imza atmış mısınız? evet!

    ta ki 1950’lere kadar dönüp bakmış mısınız kıbrıs nedir, kıbrıs’ta ne oluyor, kıbrıs’lı ne haldedir? hayır!

    aha da misak-ı milli! gelen gelsin içeriye, dışarıda kalan başının çaresine baksın demiş misiniz? evet!

    ondan sonra “kıbrıs türk’tür türk kalacak! diyorsanız…” siz olsanız sever misiniz o türkiye’yi? siz olsanız güvenir misiniz o türkiye’ye?

    1960’da kıbrıs cumhuriyeti kurulurken, bu cumhuriyetin toprak bütünlüğünün, bağımsızlığının “garantörlüğünü” üstlenmiş misiniz? evet!

    yunan cuntası mızıkçılık yapıp, rum faşistler eliyle kıbrıs cumhuriyeti’nde anayasal düzeni yıkmış mı? evet!

    ve siz adaya “kıbrıs cumhuriyetinde anayasal düzen yeniden tesis edilene kadar” olmak kaydıyla garantörlük haklarınıza dayanarak müdahale etmiş misiniz? evet!

    “aldım” demiş misiniz? hayır!
    “i̇şgal ettim” demiş misiniz? hayır!
    “i̇lhak ediyorum” demiş misiniz? hayır!

    “kıbrıs cumhuriyeti’nde” demişsiniz, “anayasal düzen yeniden kurulana kadar” demişsiniz, “kıbrıslı türklerin ve rumların can ve mal güvenliğinin sağlanması için” demişsiniz…

    başka tek kelime fazlanız yok!
    peki ne yapmışsınız ondan sonra?

    adayı bir somun gibi ikiye bölmüşsünüz! kuzeyinde önce bir federe cumhuriyeti kurmuşsunuz. doğru mu? doğru!

    “federe cumhuriyet” demişsiniz, neden? “çünkü eğer kuzeyde bağımsız bir devlet kurmaya kalkışırsak, bu bm hükümlerine göre açıkça bir suçtur! çünkü bm güvenlik konseyi kararı der ki, “kıbrıs cumhuriyeti’ni bölmeye ve kuzey’de ayrılıkçı bir oluşum kurmaya yeltenmek, hele ki bunu tanimak suçtur”…

    dikmişsiniz bu federe devletin başına bir jandarma, gelmişsiniz 1983’e… doğru mu? doğru!

    1983’te bir oldu bittiye getirerek, bm tarafından açıkça suç sayılan bir fiili gerçekleştirip, kıbrıs’ın kuzeyinde “bağımsız bir devlet” ilan ettirmiş misiniz? evet! başına da aynı jandarmayı dikmiş misiniz yine? evet!

    almış mısın tüm uluslar arası platformlarda başına bela olan bir kıbrıs sorununu? evet!

    1983’ten bu yana tek ama tek bir muz cumhuriyetine bile “tanıtabilmiş misin” kktc’yi? hayır!

    peki sen resmen tanıyabilmiş misin? orası biraz şaibeli! çünkü bir devletin, bir başka devleti “resmen” tanıyabilmesinin koşulu belli: en üst organ olan parlamento kararı!

    var mı elinde tbmm kararı kktc’yi resmen tanıdığına dair? e yok, tanır gibiyiz ama… hani gözümüz bir yerden ısırıyor cinsinden!

    sanayicin gidip bir çivi çakmış mı “yavru vatana?” hayır! ama gidip kumarhaneler, kerhaneler kurmuş mu “türkiyeli yatırımcın”? evet…

    kıbrıslı türkler girebiliyor mu o kumarhanelere? hayır! çalışabiliyor mu oralarda? hayır! neden? eh, hatay’dan ucuz işçiyi kaçak olarak sokmak daha hesaplı çünkü!

    10 bin, 20 bin, 30 bin, 40 bin, 50 bin… anadolu’nun yaylalarından kopartıp getirmiş, doldurmuş musun onbinlerce bağrıyanık garibanı? evet…

    gönderdiklerine, rum’dan kalan malları hiçbir uluslar arası geçerliliği olmayan tapularla itelemiş misin? evet…

    nüfus yapısını değiştirmiş misin adanın? eeee… böyle ifade etmeyelim bunu… olur!

    şimdi o garibanlar, bir türlü uyum sağlayamadıkları adada, ellerindeki sahte tapular gitmesin diye oy depona dönüşmüş mü? evet!

    adada sen kimi işaret edersen ona oy verecek bir kitle oluşmuş mu? evet! bizzat serdar denktaş demiş mi “kelle başı hesaplanıyor oy fiyatları, biz alabildiğimiz kadarını almaya çalıştık” diye? evet!

    kıbrıslı gençler sanayisi, özel sektörü olmayan bir ülkede devlet kapısında memur olmaya mecbur edilmiş mi? evet! memuriyet bulamayan sokaklarda hayta beygiri gibi dolanmaya mahkum mu? evet!

    sanayisi, özel sektörü olmayan ülkede, toplumun tamdıbına yakını memurlaştırılmış mı? evet! başka şansları var mı bu insanların? hayır! her gün 5 bin kıbrıslı türk, güney’e rum kesimine geçip çalışmak zorunda kalıyor haberin var mı? hayır!

    hiçbir şey üretmeyen bir ülkeye, dünyayla bütün bağlarını kopartıp, ticaretini de engelledikten sonra bütün ürettiğin malını yığıp itelemiş misin? evet!

    tüm üretimini engelleyip, sadece türkiye’nin gönderdiği malları tüketmeye zorlamış mısın? evet!

    yani adamın elini kolunu bağlayıp, “illa benim verdiğimi, üstelik istediğim fiyattan verdiğimi yiyeceksin” demiş misin? evet!

    narenciye üretene, “gerek yok seni narenciyeye boğarım”, domates üretene “gerek yok seni domatese boğarım” demiş misin? evet! tarımın ve hayvancılığın çanına ot tıkamış mısın? evet!

    yunanistan güney kıbrıs’a tankerle su taşırken, sen i̇sraile manavgat suyunu nasıl satarım diye düşünürken, kuş uçumu 5 dakikalık mesafeye iki ton suyu zütürebilmiş misin? hayır!

    sözde “bağımsız” ülkenin vatandaşları; eğitim, iş bulmak veya gezmek için kendi pasaportları ile gidebiliyorlar mı bir başka ülkeye? hayır!

    ya tc pasaportu veya kıbrıs cumhuriyeti pasaportu almaktan başka şansları var mı? hayır!

    kıbrıs cumhuriyeti pasaportu alana “hain” diyor musun? evet!

    en yurtsever denktaş bey’in torununun bile rum pasaportu var mı? evet! “rumcu” talat ve sülalesinin “rum” pasaportu var mı? hayır!

    kıbrıs’ta 50 bin askerin ne yapıyor haberin var mı? hayır!

    kıbrıslının polisi bile i̇çişleri bakanlığı’na değil tsk’ya bağlı haberin var mı? hayır!

    “barış kuvvetleri komutanı” tepesi atarsa kıbrıslının seçtiği başbakanı azarlayıp “türklüğünü ispat et” diyebiliyor, haberin var mı? hayır!

    haklısın canım kardeşim! bu kıbrıslı türkler de çok nankor
    ···
   tümünü göster