1. 1.
    +3
    Tengricilik ya da Göktanrı dini tüm Türk ve Moğol halklarının, şimdiki inanç sistemlerine katılmadan önceki inancıdır. Tengri'ye ibadet etmenin yanında Animizm, Şamanizm, Totemizm bu inancın ana hatlarını oluşturur. Tengri, bugünkü Türkçedeki Tanrı sözcüğünün eski söyleniş şeklidir.[1]

    Bu inanca göre Gök'ün yüce ruhu Tengri'ydi. insanlar kendilerini gök baba Tengri, toprak ana Ötüken ve insanları koruyan atalarının ruhları arasında güven içinde hissedip, onlara ve diğer doğa ruhlarına dua ederlerdi. Büyük dağların, ağaçların ve bazı göllerin güçlü ruhları barındırdıklarına inanarak dualarını bazen bu cisimlere yöneltirlerdi. Fakat bu cisimler tanrı kabul edilmezdi. Sadece onun yeryüzündeki varlığının bir göstergesiydi. Göğün ve yeraltının 7 katı olduğuna, her katta çeşitli ruhların varolduğuna inanılırdı. insanlar doğaya, ruhlara ve diğer insanlara saygılı davranıp belli kurallara uyarak dünyalarını dengede tutmaları ile kişisel güçlerinin doruğuna varıp dışarıya yansıdığına inanırlardı. Eğer bu denge, kötü ruhların saldırısı veya bir felaketten dolayı bozulursa, bir şamanın yardımı ya da Tengri'ye verilen bir adak ile yeniden düzene sokulması gerektiğine inanılırdı.[2][3]

    Bu inancın kalıntılarını bugün Moğollarda (Lamaizmle birleşmiş şekilde), ve bazı hâlâ doğa'ya bağlı göçebe yaşam tarzı sürdüren Türk Halkları'nda, örneğin Altay-Türkleri ve Yakutlarda bulmak olasıdır. Ama Tengriciliği çoktan bırakmış halklarda da bu inancın birçok parçası, islam, Hıristiyanlık, Budizm, Musevilik ya da Taoizm ile birlikte, geleneksel kültür olarak hâlâ sürmektedir. Örnek olarak ağaca çaput bağlama gibi gelenekler ve Türkiye Türkçesindeki "Utançtan yedi kat yerin dibine girdim" deyimi gösterilebilir.
    ···
   tümünü göster