1. 1.
    0
    işte Fenerbahçe'nin Galatasaray'ı 4-3 yendiği maçtan sonraki yazdıkları:

    FENERBAHÇE YENiLMEZ

    Bu bir Fenerbahce destanidir.

    Bu 4-3`luk kupa destanınıi goren yaşı yirmilik Fenerbahce taraftarı, bir 30 yıl, Galatasaray-Fenerbahce rekabeti söz konusu olduğunda hep bu macı anlatacaktır, böbürlenerek Fenerliliğini höpürdeterek.

    Ve Fenerbahceli su destan maca soyle bir kabadayılık asacaktır. "Biz onlara ilk yarida 3 gol avans verip, Galatasaray`ı kupada pacavra ettik."

    Ne müthiş ne uyunamaz bir kabus ilk devresi idi; Fenerbahce için.

    Baldırına cok iri bir bandaj geçirmiş bir Oğuz mac başlamadan önce çimene pek nazlı koyduğu sol ayagi ile Fenerbahçe için sakatlıktan sonra gelen bir mutluluk muydu, yoksa hic cözülmeyecek bir bilmece miydi?

    Fenerbahce`nin mevsim başından beri bir türlü klas ve emek
    disiplinine sokamadığı geri dörtlu, Prekazi gibi umulmadık uzak goller vuran, Uğur gibi cok ters gol kontrataklari çıkartan, Tanju gibi onsekiz dışı ve içi hareketlerde esrarengiz file senaryolari yazan rakipler karşısında, ne kadar başarılı bir defans grafiği çizeceklerdi?

    Mac başladıktan sonra görüldü ki, Oğuzun sol ayağı tanrıdan
    kendisine verilmiş bir sol ayak değil, sonradan takılmış bir tahta bacaktı, sanki. En basit top kontrolünü yapamıyor, o sihirli ve rahat driplinglerine kişilik koyamiyor, oyunun Galatasaray orta sahasına doğru kaçışın caresiz gözlerle seyrediyordu.

    Oğuz kaybolmuştu, arkasından Fenerbahçe kaybedecekti belki de.

    Çünkü alabora olan Fenerbahçe orta saha gemisinden sonra bu alanın gerisinde titrek bir filika gibi oynayan geri dörtlü, giderek kabaran ve haşinlesen Galatasaray denizinin üstünde fazla canlı olarak kalamayacakti.

    Maç iri bir orkinos ağı gibi örülüyordu, Fenerbahçenin üstüne Çok iyi oynamaya başladığı zamanlar eksantrik görüntülerle galatasaray defansının önleyemedigi gol pozisyonları buldugu zamanlar dedanın dönmüş düdüğüne teknik tavırlar koyduğu zamanlar.

    Ne oldu biliyor musunuz?

    Fenerbahce, Galatasaray`dan 3 gol yedi.

    Biri acemi savunma hareketli Ergin`in penaltısından, ikincisi rakibe sunulmuş ters bir kafa vuruşundan, üçüncüsü yan hakeme gore nizami tv yayınına gore ofsayt kritik bir hareketten.

    Fenerbahce ile alay ediyordu; Galatasaray kale direkleri. 3-0 yenik bir Fenerbahcenin hasanin ayağından cıkan volesi bile
    Galatasaray`in yan odunlarından birisine vuruyordu.

    Ne vardi 3-0dan sonra galatasaray galerisinde tribunlerin hepsinde vatandaş tribununde basın ve şeref tribunlerinde ciklet yerine fenerbahçeyi ciğneyen alaylı şapuşupurlar ve rakibini küçümseyen dudak valsleri.

    Avrupa kupasında final hayali görürken, kendi hayatını ölduren, Türkiye Liginde ise bu yıl hiç doğmamış mustafa denizlinin ortalara çıkıp piste dikilip, kupanın hiç olmazsa yerlisinde yeni bir final hayatı araması ve bu hayatı yakaladığına inanmasi, o kadar dogaldı ki.

    Fakat o Galata kulesi dibi eski yahudi kılıklı eskiciye benzeyen, her mactan once güya Galatasaray`ı ısıtan hamamcı görevini üstlenen o Alman kondisyoner pandomimcisi devre biterken , hangi top ilim ve
    irfanına sığınarak eli ile Fenerbahçe tribunlerine "beş... beş... "
    işareti yapıyordu.

    O ELi, FENERBAHÇE LAVABONA SOKAR SONRA...

    Bitmemiş bir maçın, en tehlikeli yani "güven"in dozudur.

    Mustafa Denizli ve takımı maçın ikinci yarısına maçı kazanmış ekip guveni içinde çıkarken, kendi timinin bünyesine 5 yer değişikligi ile baska bir nefs ve hırs sokan Veselinovic`in Fener ihtarını, ne Galatasaray, ne de Mustafa Denizli ciddiye aldi.

    Herhalde kazandığını düşünen bir takım, kaybetmeyi düşünmeyen bir ekiple yarışırken, ne onun kadar inançlı, ne onun kadar yırtıcı, ne onun kadar hırslı, ne onun kadar onurlu olabilir.

    Bir metafizik gol atan Aykut kaybetmeyi duşünmuyordu. ikinci devre boyunca Galatasaray yarı sahasında şeytanın bolerosundan figurler yapan Rıdvan kaybetmeyi düşünmüyordu. Galatasaray yarı sahasının sol
    tarafına hangi sarı-kırmızı futbolcu gelmişse onları ayaklarından püskürttüğü eterle bayıltan Hakan kaybetmeyi düşünmüyordu.

    Hele hele 90 dakikanın her dakikasinda, sahanın her yerinde
    Galatasaray takımı ile tek adammış gibisine mücadele eden, 3 muhteşem gol atan ve simdilerde "Turkiye`nin en iyi santrforu" fetfasini çıkartan Hasan, kaybetmeyi hic mi hic düşünmüyordu.

    Bu maç basit bir maç değil, Fenerbahce icin bir tarih maçtır.

    Belki Fenerli bir şair, ileride bu macin üstüne şöyle bir mısra
    düşecektir:

    FENERBAHÇE YENiLMEZ... BU FORMA iLE DALGA GEÇiLMEZ!

    islam Çupi
    4 MAYIS 1989
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster