1. 51.
    0
    sımsıcak alanya’da yine güzel bir gündü. dalga sesleri, martı seslerine karışmış ahenkli bir senfoni yapıyordu. alev ile beraber sahilde yürüyorduk. deniz meltemi güneşin sıcaklığına inat serince esiyor, alev’in ipek gibi saçlarını savuruyordu.i̇ncecik kumlar o güzel ayaklarının altında çıtırdıyordu. arada bir kum tepeciklerine tekme atıyor, kumları etrafa savuruyordu.i̇kimizin de ağzını bıçak açmıyordu. neden sonra alev sessizliği bozdu.
    -demek yarın gidiyorsun ha?
    -evet,şu tatiller bitmese ne iyi olurdu değil mi? ama her biten şey gibi buda bitti.
    evet,iki haftalık tatil maceram sonunda bitmişti. yarın konya’ya dönmem gerekiyordu. alanya’da kaldığım süre içerisinde alev ve annesi figen ile harika bir dostluğumuz olmuştu. bazı konularda belki biraz abartmıştık ama hiçbir zaman sınırların dışına çıkmamıştık. tabi en önemlisi ikisinin de ayaklarıyla harika saatler geçirmiştim.bu arada diğer arkadaşlarla da çok iyi kaynaşmış ve güzel bir çevre edinmiştim bu güzel tatil beldesinde. gitar çalan kız ebru’ya,gitarını geliştirmesinde yardımcı olmuş ve onun repertuarını genişletmesini sağlamıştım. aynı zamanda alev’e de biraz gitar çalmasını öğretmiştim. öyle böyle derken harika bir iki hafta sonunda bitmişti. alev:
    -gitme biraz daha kal desem de faydasız, mutlaka gideceksin değil mi?
    -güzelim, fazladan birkaç gün daha kaldığımı varsayalım, eninde sonunda gitmeyecek miyim?ben burada misafirim sonuçta, mustafa’ya ve ailesine daha fazla yük olamam. ayrıca konya’da bir işim var biliyorsun. özel bir müzik dershanesinde gitar dersleri veriyorum.
    -evet biliyorum.ne yalan diyeyim baya başarılısın bu konuda.en umutsuz vaka olan bana bile gitar çalmayı az da olsa öğrettin. senden çok şey öğrendim mahmut. hayata pozitif bakmayı öğrettin bana. ayrıca senin sayende dünyada iyilik ve güzelliğin hala var olduğunu anladım. ayrıca bana ayaklarımın ne kadar değerli olduğunu fark ettirdin. daha sayamayacağım bir sürü şey. söyle duygusal çocuk ben sensiz ne yapacağım şimdi ha?seni nasıl unutacağım ha?
    -ben sanki seni unutabilecek miyim çılgın kız? şuraya geldiğimden beridir 6 yaş gençleştim sanki. senin sayende içimdeki çocuk ortaya çıktı.o neşeli cıvıl cıvıl hallerin, çılgınlıkların o harika gözlerin ve eşsiz güzelliğin ve tabiki o mükemmel ayakların,ne bileyim daha sayamayacağım bir sürü şey. asıl ben sensiz ne yapacağım ha?
    birden gözlerimiz ve alınlarımız birleşti.bir süre birbirimize bakıştık.o iri ela gözleri sevgiyle ışıldıyordu. yürümeye devam ettik. kolum alev’in omuzlarında, alev’in kolu da belimde sarılıydı. neden sonra sessizliği yine ben bozdum.
    -ben, gerçekten de çok şanslıyım alev. seni tanıdığım için, seninle arkadaş olduğum için. seni çok seviyorum alev ama sana bir şey itiraf etmem gerekiyor. belki bana kızacaksın ama, seni çok seviyor ve asla benim yüzümden üzülmeni hayal kırıklığı yaşamanı istemiyorum.ben şey...
    alev birden sözümü kesti.
    -ben de seni çok seviyorum mahmut. ben de seni tanıdığım için çok şanslıyım. tanıdığım en iyi insanlardan birisin mahmut. tertemiz pırlanta gibi kalbin var. ayrıca sanatçı kişiliğin ve kadınlara karşı çok seviyeli, kibar bir yaklaşımın var.ne bileyim her yönünle harika birisin. biliyor musun mahmut? sevgilin,o çok şanslı birisi.
    bir şok geçirmiştim. alev beni yine çok şaşırtmıştı.
    -hıı!... nasıl yani? sen biliyor muydun?
    -evet hem de ilk günden beridir.
    -i̇yi ama nasıl? sana bunu hep söylemeye çalışıyordum ama söyleyememiştim.
    -şey bana kızacaksın belki mahmut. hani tanıştığımız gün, akşam cafede oturuyorduk ya.bize gitar çalıyordun.o akşam senden gizlice cep telefonunu karıştırmıştım. rehberde numarasını “aşkım” diye yazmışın, ayrıca mesaj kutundaki mesajları da okumuştum. sonra,beraber çektiğiniz fotoğrafları da gördüm.
    kızın yüzüne manalı bir şekilde baktım.
    -hımm özellerimin hepsine bakmışsın demek ki.sen çok kötü bir kızsın alev.
    -ya bakma bana öyle. napayım ilgilendiğim insanların özel eşyalarını kurcalamadan duramıyorum. sevgilinin olup olmadığını çok merak ediyordum. sana soramadım da,öğrenmek için aklıma başka bir yol gelmedi.
    mahcup gözlerle yüzüme baktı.
    -bana kızdın mı?
    -ben sana kızamam ki ela gözlü meleğim. bunları sana zaten söyleyecektim.ama sana inanamıyorum. bütün bunları bilmene rağmen bana çok candan davrandın.ne bileyim bizi dışarıda görenler sevgili sanıyordu belki. sonra beni kıskanmalar falan...
    -evet farkındayım.ne bileyim, sana geçici de olsa yakın olmak istedim.hem bana demiştin ya “kendine sınır koyabiliyor musun?” diye.ben de catiana gibi kendime sınır koyamıyorum belki de.ayrıca içimde az da olsa bir ümit vardı. belki telefonunda gördüklerim gibi değildir falan diye.ne bileyim insan ümit ettikçe yaşar derler ya.ama hareketlerinden gözlemlediklerim bu beklentilerimin boşa olduğunu gösterdi. arada bir yaptığın özel telefon görüşmeleri, sonra aramıza mesafeler koymaya çalışman falan.ama hiçbir beklentim yoktu senden mahmut. seninle geçici de olsa güzel bir şeyler yaşamak istedim.kim bilir arada girdiğim kıskançlık krizleri de bundan olsa gerek.
    gülen gözlerle, gözlerimin içine baktı.
    -ama pişman değilim mahmut. seninle çok güzel şeyler yaşadım.ne olursa olsun ben çok iyi bir dost kazandım. seninle bu şekilde de çok mutluyum.sen beni belki tatil macerası gibi göreceksin ama bil ki sen kalbimin özel bir yerinde olacaksın her zaman.
    -sende öyle alev. senin de çok özel bir yerin olacak kalbimde.
    birbirimize sarıldık.o dalgalı ipek gibi saçlarını okşadım. daha sonra kumların üzerine oturduk. alev:
    -sevgilinin başka resmi, vegibalık resmi falan var mı yanında?
    cüzdanımı çıkararak sevgilimin vegibalık resmini gösterdim. deniz gözlüm, kıvırcık saçlım resminde bana gülümsüyordu. alev resme bakarken gözlerinin içi gülüyordu.
    -ah canım benim,ne kadar da güzel. maviş gözlü, kıvırcık saçlı. adı ne,seninle aynı sınıfta mı?
    -adı i̇pek, benden bir sınıf altta ama aynı bölümdeyiz. aslen eskişehirli. canım benim onu o kadar çok seviyorum ki.onu senin için bile terk edemem.
    -aa tabiki terk etmeyeceksin. zaten öyle bir şey yapsan seni asla kabul etmezdim mahmut.o asla terk edilmeyi hak etmiyor. ayrıca seni benden daha çok hak ediyor. biliyor musun? seninle arkadaşlığımız boyunca aramıza hep mesafeler koymaya çalışman gözümden kaçmadı. bütün bunlar benim için hep artı puandı.bu sevdiğine ne kadar sağdık olduğunu gösteriyor.
    -i̇nanır mısın? kendimden utanıyorum şu anda. sanki onu aldatmışım gibi hissediyorum.
    -hayır öyle düşünme.sen onu aldatmadın.bir düşünsene; sen benimle ilişkiye girdin mi hiç? sadece bir iki kez öpüştük bir de ayaklarımı yaladın,o kadar. bunlar aldatmak değil bence. ayrıca aramızda aşk yaşanmadı ki.gerçi farkındayım seninle samimiyet konusunda biraz abarttım,ama sende beni kırmamak için samimiyetime karşılık veriyordun. bunları bir başkasına yapsam adam evli dahi olsa bana aşık olurdu belki. yalnız inan bana liseden beridir bu denli samimi olduğum tek insan sensin.sen i̇pek’i asla aldatmadın mahmut. yaşadıklarımız tamamen arkadaşça şeylerdi.hem benden yana korkun olmasın.i̇pek beni tanımayacak. tanısa bile bunları bilmeyecek.hem sen istesen bile seninle bir cinsel ilişkiye kesinlikle girmezdim mahmut. belki bana inanmayacaksın ama ben bakireyim.
    -neden inanmayayım ki? ne kadar güzel bir şey.bu sahip olduğun en değerli hazinen.bu hazineyi çok iyi koru ve gerçekten seni hak eden birisiyle paylaş.
    -valla senin kadar iyi birisini bulabilir miyim bilmiyorum.ama şimdilik kimseyi hayatıma sokmaya niyetim yok.
    -hiç sevgilin olmadı mı peki?
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster