0
-hayır peçete ile değil, yalayarak temizlemeni istiyorum.
hemen ayaklarını yalamaya başladım.her bir cm karesini yalayarak tek damla bırakmayana kadar temizlemiştim ayaklarını. figen ayaklarını kaldırdı ve yüzümü tabanlarına yapıştırmamı istedi.bir anda yüzümü o pembe ve pürüzsüz tabanlarına gömdüm. oksijen maskesinden hava çeker gibi ayaklarının kokusunu ciğerlerime çektim. daha sonra dilim parmaklarında gezinmeye başladı.her bir parmağını ayrı ayrı emdim. özellikle başparmağını uzunca emdim. daha sonra figen masasına geçti.
-şimdi maillerimi okuyacağım. senden de ayaklarıma güzel bir ilgi göstermeni istiyorum.
hemen masasının altına geçtim. figen ayaklarını yüzüme koydu ve önündeki bilgisayarla ilgilenmeye başladı.o maillerini okurken bende ayaklarına güzel bir muamele çekiyordum. ayaklarını dakikalarca öptüm, yaladım,kokladım, emdim yüzüme gözüme sürdüm.en az alev’in ayakları kadar tatlı ayakları vardı.bu arada figen kaza ile masadaki ataç kutusunu yere düşürdü. ben ona işine devam etmesini söyledim ve ataçları yerden toplamaya başladım. topladıktan sonra kutuyu bir kenara koyup yeniden ayaklarına yöneldim. figen bilgisayarla ilgilenmeyi bırakıp ayaklarını yüzüme sürmeye başladı. ayak çukurunu bir süre burnumda gezdirdi. daha sonra parmaklarını tekrar ağzıma soktu. bu zevkli dakikalar devam ederken birden ofisin kapısı açıldı. gelen alev di.i̇kimizde bir an için telaşlandık. alev :
-merhaba anneciğim nasılsın?
-alev girerken kapıyı vursana yavrum.
-şey anneciğim özür dilerim aklıma gelmemişti.
ben sessizce masanın altına iyice girmeye çalıştım,ama istemeyerek biraz tıkırtı çıkmıştı. alev:
-anne orada biri mi var?
figen hiç bozuntuya vermeden bana seslendi:
-mahmut topladın mı ataçları?
hemen ataç kutusunu aldım ve masanın altından çıktım. elimdeki ataç kutusunu masanın üzerine koydum. alev beni görünce çok şaşırmıştı.
-mahmut sen ne arıyorsun orada?
-merhaba alev. buyurun figen hanım hepsini topladım. şey alev annen bilgisayarda bana bir şey gösteriyordu. bu arada ataç kutusunu kazayla yere düşürdük, bende yardım etmek için masanın altında onları topluyordum.:)
alev şüphe ile masanın altına baktı.
-ama anne, ayakların neden çıplak?
-ayakkabılarım ayağımı rahatsız etmişti kızım. ondan çıkarmıştım.
-hımm anlaşılıyor. mahmut beni dışarıda bekler misin? annemle bir şey konuşacağım.
ofisten çıkarak kapı önündeki koltuklardan birine oturdum. biraz sonra alev ofisten çıktı ve beraber otelin bahçesine çıktık. gözlerinde sinirli bakışlar vardı.bir süre hiç konuşmadık. neden sonra alev sessizliği bozdu:
-anlat bakalım içeride neler oluyordu?
-neyi anlatacağım ki alev?her şey gayet açık, gördüğün gibi.
-masanın altında ataçları topluyordun öyle mi?buna inanmamı mı bekliyorsun?
-alev, annenle ilişkiye girdiğimi düşünmüyorsundur umarım.
-ya iğrençsin mahmut. sana öyle bir şey diyen oldu mu şimdi?
-ne bileyim, yaptığın triplerden bu anlam çıkıyor.
birden yüzüme öfkeyle baktı. kafasını çevirerek sustu.bir süre somurttuktan sonra yine yüzüme baktı.ben hemen ellerini avuçlarımın içine aldım.
-alevciğim önce sakin olalım tamam mı? bu şekilde tartışarak bir yere varamayız.
-ya özür dilerim yine parladım,ama seni öyle annemin ayaklarının altında görünce,ne bileyim...
-canım dedik ya ataçları topluyordum. hem annenin ayaklarını yaladığımı varsayalım. niye kızıyorsun ki,dün mecburen annenin ayaklarında sallanmıştım unuttun mu?
-ya biliyorum,ama o başkaydı sanki. biraz mecburi gibi olmuştu.
-i̇yi ya varsayalım ki bu da mecburi gibi oldu. hem hatırlarsan işıl’ın ayakları da yüzümden geçmişti. o da mı mecburiydi?
-şey,ne bileyim değildi herhalde
hemen kollarımı omuzlarına dolayarak sarıldım. alev’in yüzünü tatlı gülümsemeler almıştı.
-canım benim hemen de kıskançlık triplerine girermiş.
alev de kollarını belime dolamıştı.
-e sende rahat dur o zaman.
-alevciğim kafana yanlış düşünceler gelmesin.o senin annen öncelikle. ayrıca çok şanslısın. çünkü gerçekten harika bir annen var.sen gelmeden önce seni konuşuyorduk. bana teşekkür ediyordu anlıyor musun? seni çok mutlu görmüş galiba. yalnız bana teşekkür ederken gözlerindeki ışıltıyı fark ettim. kısacası annen seni çok seviyor alev. hayatını sana adamış, seni bu günlere getirmiş. evet belki bir baba sevgisinin ekgibliğini hissettin hayatında.ama annesi babası olmayan yetimhanelerde büyüyen çocuklarda vardır. birde onları düşünsene?ne bir anne,ne de baba sevgisini tadabiliyorlar. şansları olursa birileri onları evlatlık alıyor ama öz anne ve baba gibi olur mu hiç? senin ise seni çok seven bir annen var.
alev gülümseyerek beni dinliyordu. o iri ela gözleri ışıl ışıl parlıyordu.
-ayrıca annen sana güveniyor gerçekten. üstelik çok çağdaş ve demokratik bir insan. annenin kıymetini bil alev.bak ben bile bir hafta geçmesine rağmen ailemi özlemeye başladım. tanrıya şükürler olsun beni çok seven bir ailem var.
-canım anneciğim, bende onu çok seviyorum.
-ayrıca bende çok şanslıyım, çünkü çevremde bana değer verdiğine inandığım ve benimde değer verdiğim dostlarım var. bunlardan biri de şüphesiz sensin alev. sen gerçekten en iyi arkadaşımsın.
alev’in bakışları mahzunlaşmıştı ve başını önüne eğmişti.
-evet haklısın, seninle arkadaşız sadece.
-şey alev, aslında sana bir şey söylemem gerekiyordu...
birden cep telefonum çalmaya başladı. ekrana baktım arayan mustafa’ydı. onunla görüştükten sonra alev’in yüzüne baktım. alev meraklı gözlerle bana bakıyordu:
-hayırdır mahmut ne oldu?
-valla bende anlayamadım. mustafa acilen beni çağırıyor. yardımıma ihtiyacı varmış.ne oldu ki?
-aman, başını kızın biriyle derde sokmuştur eminim.
-bilemiyorum artık. şey bana bir iki saatliğine izin verir misin alev? gidip şuna bir bakayım.
Tümünü Göster