1. 1.
    0
    evet binler kafam çok bozuk.
    bir yandan çok üzülüyor, diğer yandan da çok hırslanıyorum ve kendisine ana avrat dümdüz gidiyorum.
    ilkokul 1.sınıftan bu yana arkadaşım olan ve bu arkadaşlık yıllar sonra can ciğer kuzu sarması kardeşliğe dönüşen bir hikaye bu. yaşanmışlıklar güzel anılarla dolu.
    hep kim kimi nasıl gibmiş yalan yanlış hikayeleri mi okucaksınız lan. yaşanmış bir hayat var burda. sizin görüşlerinizede ihtiyacım var. moralim alt üst. 10 yıllı sevgilimden ayrılsam bu kadar üzülmezdim...

    dediğim gibi ilkokul arkadaşım olan kemalle sınıfta sıraların üstüne kırmızı kalemle amcık resmi çizmeyle başladı dostluğumuz. yıllar geçtikçe hayatın yönlendirdiği şekilde takılmaya başladık. top oynadık bigiblete bindik erik ağaçlarıma daldık kızlara pandik attık. ne yaparsak yapalım devamlı beraberdik.

    tabi en tatminkar dostluğumuzu 18 li yaşların başında yaşamaya başladık.
    ilk sigaranın, ilk alkolün hatta ilk amın tadına beraber baktık.
    yaşımız ilerledikçe daha hızlı yaşamaya başlamıştık.

    20 yaşımızda askere gittik askerden döndüğümüzde bütün imkanlarımızla beraber istanbul bizi bekliyordu.

    altımızda araba cebimizde para (zengin bini değiliz çalışıyoruz kazanıyoruz ve yiyoruz)o mekan senin bu mekan benim kızlar sex ve hayatımıza birde uyuşturucu girdi. eve binler ot içmeye başlamıştık. askerde denemiştik ama geldiğimizde devamı geldi. heleki karılarla kızlarla takılmasıda bir başka oluyodu. hayat çok keyifli gidiyodu. hafta içi çalışıyor, cuma akşamından pazar akşdıbına kadarda mükemmel bir şekilde eğleniyoduk.

    günler çabuk geçiyodu. bu arada kemalin uzatmalı bi sözlüsü vardı. askerden öncede varolan bi hatundu. ama öyle bildiğiniz hatunlardan değil. beraber bi hafta sonu yürüşe bile çıkmazlardı. evden tek başına çıkmayan namuslu bir ev kızı. annesinin isteğiyle olacaktı bu evlilik. güzelde kızdı kemalde beğeniyodu kızda onu beğeniyodu ama duygusal olarak yaşadıkları hiç bişey yoktu.

    yaş 23 olmuş biz ortalığın dıbına koymaya devam ediyoduk. bu esrar muhabbetinin içine de iyice düşmüştük. neredeyse boş gezmiyoduk. sabah olur yapıştır bi sabah sigarası. yapıştır bi yemek altı. yapıştır bi uykuluk. dıbına koyum biz bunu hemen hemen hergün içmeye başlamıştık.
    yaz gelmişti, cuma akşamları yola çıkıp kamp yapmaya giderdik belli yerlere. şile ağva, kerpe, tekirdağ, silivri vs. 20 gr sigarayla gidip pazar gününe sıfırlayıp gelirdik. işin takunu çıkardığımızın farkındaydık. ama muhabbet sohbet ve o rahatlatıcı etkisi hoşumuza gidiyodu. zaten içine çekende oydu.

    bu arada ailelerle aramız çok iyi. kemalin babası bana bi oğlumda sensin maddi manevi yanındayım diyo. bizimkiler aynı şekilde. kemal bizde kalır ben onlarda. yediğimiz içtiğimiz hiç bi şekilde ayrı gitmiyo. boru değil sonuçta 17 yılın getirmiş olduğu samimiyet.

    günler geldi geçti kemal sözlendi. sonra bir nişan en sonunda da evlilik. her zaman yanındaydım ve onun mutluluğu benim mutluluğumdu. ve içimizde sevinçle karışık bi hüzün vardı.
    çünkü evlenmişti. eskisi gibi sıkı fıkı görüşemezdik. belki haftada 1 görüşecektik ara ara o bile olmayacaktı. hayatın cilvesi olduğundan bu da fazla koymuyodu. sonuç itibariyle benim bi dostum avrdı. ve ne zaman ihtiyacım olsa yanımda olacağını biliyodum.
    kemal evlenmişti ama biz taku içmeye devam ediyoduk. hatta sözünde nişanında düğününde bile kafası güzeldi.
    ben takılmaya devam ediyodum kafama göre. kemal müsait olup yanıma geldiğinde hadi yokmu bişeyler yapıştırda içelim dediği zaman nasiplenebiliyodu.

    bir akşam telefonum çaldı baktım kemal. saat 9 a geliyodu. arabayla gelip seni alıcam. çıtırdan takılalım dedi. olum geç oldu yarın iş var yağmurda yağıyo dememe rağmen dinlemedi beni ve geldi. bu arada kemalin babası çok despot bi adamdır. normalde hafta içi bu saatlerde arabayla öyle kafasına göre çıkamaz. ama evlendiğinden zütü kalkmıştı pekekentin.
    neyse geldi bu aldı beni evden. güzel manzaralı bi tepeye çektik takılmaya başladık. kafamız taşak gibi olmuştu. aniden aracın kapısı açıldı. ananı gibim bu yunustan başkası değildi.

    evet gençler suç üstü çıkın bakalım dışarı.
    zulayıda buldu.
    abi yapma etme adam yeni evlendi şöyleydi böyleydi. dinletemedik huur çocuklarına. ( ne kadar polis varsa bacısını gibiyim ) bir ekip otosu çağırdılar ve bizi karakola zütürdüler. nezarete girdik ve beklemeye başladık. moralimiz sıfırdı. kemalin evi araması lazımdı. ama ne dicekti. sabaha kadar nezarette takılacaktık. ben arkadaşta kalıyorum da diyemezdi. daha 10 günlük evliydi.
    bu arada nezarethane görevlisinin odasından kemalin telefonunun sesi geldi. biri arıyodu ama kim. neyse görevliden müsade istedik birer telefon açalım diye izin verdi. kemal arayana baktı babası. ikimizde yusuf yusuf atıyoduk. hadi ben bizimkilere arkadaşta kalıyorum bu akşam gelmicem derdim de kemal ne dicekti. babasının araması üzerine kemal geri dönüş yaptı. babası arabayı istiyodu. bi akrabaları rahatsızlanmış ona gideceklermiş. kemal gibe gibe söylemek zorunda kaldı. "baba biz penisilinle nezaretdeyiz" neey hangi karakol hemen geliyorum dedi ve 10 dakikaya kadar geldi. içeri girdi ne oldu oğlum kiminle kavga ettiniz dedi adam. bizim boynumuz bükük ellerimiz önden bağlı öylece duruyoduk. nezaretteki huur çocuğu görevlide pis pis sırıtıp "söylesenize lan ne tak yediğinizi" diyodu. kemal mahçup bi sesle esrar içtik baba dedi. babası neeey diyip arkasındaki duvara yaslandı. şok olmuştu ve bizden hiç beklemezdi. benim ailem benden beklerdide kemalin babası bizden beklemezdi çünkü onun yanında çok dikkatli davranırdık. ben çoğu kez eve kafam iyi gittiğimden bizimkiler ara ara çözebiliyodu. babası 10 saniye durduktan sonra bana" ulan bi daha seni kemalin yanında görmicem" dedi ve gitti. günah keçisi biz olmuştuk mk.

    sende benim bi oğlumsun diyen adam kemalle beni dizinin dibine alıp nasihat edeceğine böyle dedi binler. hadi yine görüştürme ama en azından bir kere konuş. ben ki size evlat gibi takılmışım her zaman yanınızda olmuşum. bu gider neydi mk. kemalin eşinede kavga ettik nezarete aldılar dedik. ve o gecenin sabahı nöbetçi savcı bizi bıraktı.
    eve giderken napıcaz ne etcez diye hiç bişey konuşmadık. ikimizde evlerimize dağıldık.

    kemalle görüşmemeye başladık. herif arayıp sormadı 10 gün. ara ara hafta sonları akşamları buluşuyo muhabbet ediyoduk. babasının sözünü dinliyodu. vaay mk dedim. yerinde ben olsaydım babamla dobra dobra konuşur bu şekilde yapmaması gerektiğini bi şekilde açıklardım. sonuçta biz dostuk. içmiyoruz dedik mi aynı yolda ilerlerdik. nasıl yaşanması gerekiyosa öyle yaşardık.

    olayın üstünden 1 yıl geçti. kemalle ayda 1 falan bazen 2 ayda 1 görüştük bu süre zarfında. onu hiç yargılamadım. ulan sen nasıl dostsun babanla neden konuşmuyosun diye ve 2 hafta önce bi daha görüştük. bi açılış kokteyl vardı. orda takıldık muhabbet ettik.
    yılbaşında aradım meşgule attı. olabilir dedim müsait olduğunda döner hesabı baktım dönmüyo yeni yıl mesajı attım. ertesi gün oldu cevap yok.
    ocak 5 doğum günümdü. her doğum günümde hatırlayan adamın bu yıl gibinde değildim. bişey olmuştu bi karar almıştı. hiç görüşmeme kararı.
    onunla görüşmemem bana hiç bişey kaybettirmezdi ama bunca yılın hatırı bu olmamalıydı. delikanlı adam konuşmayacaksa dobro dobra söylerdi. kız gibi msja cevap vermeme telefonu açmama. neyden korkuyodu mk.

    bende yılbaşında bu yana aramadım. en son çektiğim yılbaşı mesajıydı.
    son bikaç kelime söylesem mi diye düşünüyorum. bi yandan da gibtiret değmez diyorum. bazende çağır al karşına ver veriştir dön arkanı git diyorum. anlıyacağınız kafam çok karışık beyler.

    not: 1 yıldır kötü alışkanlıklardan sıyrıldım sigara dahi içmiyorum. özel günlerde alkol takılıp eski günleri yad ediyorum.

    özet: 17 yılın özeti bu binler. entry entry yazıp uzatmadık amk. tek kalemde yazdım işte.
    ···
   tümünü göster