1. 1.
    0
    Bilim tarihini bilimin içinde kalarak izlemenin sayısız yararları olmakla birlikte, eğer tarihsel süreç içinde o tarihle birlikte nelerin de düşünülmüş olduğu da göz önüne alınırsa salt empirik bir yönelişin bu tarihe bir anlam kazandırabileceğini düşünmek oldukça sorunludur. Her hangi bir alandaki olgu(!) incelemesinin, o olgu alanını temellendiren anlayış ve görüş perspektifleri dikkate alınmazsa dokümanter bir inceleme olmaktan kurtulamaz.
    Bilimin tarihi, bilimsel faaliyetin türünün ve tarzının, dayandığı ilke ve yöntemlerinin, deneyim ve teorilerinin hangi aşamalardan geçtiğini tasarlamak olduğu gibi, bu kazanımların geçişli ve karşılaştırmalı yorumunu da içerir. Bilimin tarihi, genel tarihin bir bölümüdür ve tarihin genel belirlenimlerinin dışında veya üstünde düşünülemez. Tarih, zamansal bir oluşumu gösterdiği gibi, bu oluşum içinde görünenlerin bağlantılı bir betimini de içerir. Betimleme, her zaman betimlenen şeye bağlı olmak durumundadır. Ancak ne tür bir betimleme tarzının diğerlerine göre daha uygun olduğu, neyin gerçekten “tarihsel” olduğuyla ilişkindir. insani bir etkinlik biçimi olarak bilim, insanca bir erekte içerir. Gerçi bilim, özellikle doğa bilimleri, araştırmalarının yön alışında erekli düşünmeden uzaklaşarak nedenli düşünmeye yönelirlerse de (insan ve kültür bilimlerinde daha da sorunludur) bir kültür oluşturması, tekniğe yol açması bakından ve insanın yaşama biçimine yön veren yanları yüzünden dünyayı ve içinde insanı değiştirme sürecinde doğrudan ya da dolaylı kültürel bir değer de olur.
    ···
   tümünü göster