1. 76.
    0
    Çanakkale Savaşları, �yüzyılın son centilmen savaşları� olarak değerlendirilir. Bu değerlendirme, özellikle karşı karşıya gelmeden sadece teknolojik üstünlüğe dayanarak yüzlerce, hatta binlerce kilometre öteden füzelerle, gemilerle ve uçaklarla yapılan günümüzün ahlâksız savaşlarına kıyasla, savaş ahlâkı ve kuralları açısından bakıldığında son derece farklıdır.




    �Denizlere hakim olan dünyaya hakim olabilir�, ama Çanakkale'ye asla...



    ingilizler, �denizlere hakim olan dünyaya hakim olur� düşüncesiyle hareket ediyordu. Boğazları ele geçirmek için donanmanın yeterli olacağına inanmışlardı. Bu sebeple harekâtın donanmayla gerçekleştirilmesine karar verildi. Tarihinde hiç yenilgi almamış olan ingiliz donanmasının silah, teknoloji ve başarı açısından kendine güveni tamdı. Fransa'nın da desteği ile dünyanın en büyük armadası oluşturulmuştu. Hiçbir gücün bu donanmaya karşı gelemeyeceği düşünülüyordu. ingilizlere göre yıpranmış, teknolojik açıdan iyice zayıf düşmüş ve parçalanmak üzere olan Osmanlı Devleti, bu armada ile asla baş edemezdi.



    Batılı kaynaklarda Gelibolu Savaşları adıyla da anılan Boğazlara yönelik harekâtın ilk deniz hücumu 3 Kasım 1914'te iki ingiliz harp gemisinin Ertuğrul ve Seddülbahir , iki Fransız gemisinin de Kumkale ve Orhaniye tabyalarını bombardıman etmesiyle başladı. itilaf Devletleri 5 Kasım 1914'te Osmanlı Devleti'ne savaş ilan ettiler. Osmanlı Devleti de buna 11 Kasım'da çıkan bir irade ile cevap verdi. Fakat asıl deniz harekâtı 19 Şubat 1915'te başladı. Şubat-Mart 1915'te düşman gemileri tabyaları top ateşine tuttu, mayın tarama gemileri olabildiğince yol açtı.



    Boğazları zorlayarak geçebileceklerine inanan ve bu iş için tahmini 1 aylık bir süre biçen düşman, Osmanlı'nın kararlı direnci karşısında bu işin o kadar da kolay olmadığını anlamaya başlamıştı. Bir ay boyunca yapılan bombardımana rağmen, kayda değer bir gelişme elde edilememişti.



    18 Mart'a kadar geçen bu dönemde boğazın girişinde bulunan Rumeli yakasındaki Seddülbahir ve Ertuğrul tabyaları ile, Anadolu yakasındaki Kumkale ve Orhaniye tabyaları tahrip edilmişti. Böylelikle boğaza giriş kapıları aralanmıştı ama ileride olacaklar hâlâ belirsizdi.



    �Kara bulut gibi gemi dolu. Hangisine atarsan at!�



    18 Mart 1915 sabahına böyle gelinmişti. Kimse neyle karşılaşacağını bilmiyordu. Müttefiklerin plânına göre; 18 Mart sabahı 3 deniz tümeninden oluşan düşman filosu boğazda belirdi.



    Yenice-Çınarcık Köyü'nden Ahmet Başaran 1981 yılında o günü şöyle anlatıyordu: �Tahir Oğlu Ahmet benim adım. 1303 (1887) doğumluyum. 94 yaşındayım. 6 yıl askerlik yaptım. Çanakkale Boğazı kara bulut gibi gemi doluydu o gün. Hangisine atarsan at.�



    11.30'da merkez tabyalarına ateş başladı. Saat 14'e doğru Suffren büyük bir hızla boğazı terk etmekte ve Bouvet'de onu izlemekteydi. Derken Bouvet'de bir-iki patlama oldu ve 3 dakikada suların altına gömüldü. Derin bir şaşkınlık yaşanıyordu. Queen Elzabeth ve Agamemnon dışındaki bütün gemiler ateşi kesmiştiler. 12.30 sularında Goulois isabet almış ve ağır yaralarla boğazı terk etmişti. 15.30 sularında mayına çarpan Inflexible'ın durumu kötüydü ama yoğun bir çabayla Bozcaada'ya ulaşabilmişti. Saat 15.14'de irrisistible'ın yanında korkunç bir patlama duyuldu, 16.15'te de tabyalardan uzaklaşmak isterken bir mayına çarptı. 18.05'te geri çekilirken Ocean da mayına çarpmıştı. Tahir oğlu Ahmet'in anlatımıyla: �O gün batanı battı, batmayanı geri çekilip kaçtı... Gittiler... � ingiliz ve Fransız filoları mevcutlarının yüzde 35'ini kaybedip çekilmek zorunda kalmıştı.



    Teknik detaylara girmeden söyleyecek olursak, savaş, daha sonra 18 Mart 1915'ten itibaren yaklaşık 10 ay denizde olduğu kadar karada da devam etti. Bu dönemde Osmanlı askeri dünyanın en güçlü zırhlılarınca sürdürülen cehennemî bombardımanlar altında saldırganlara karşı yılmadan aylarca direnmiş ve sonunda düşmanlarını yarımadayı terk etmek zorunda bırakmıştır.



    Derin ve kalıcı etkiler



    Onca çabaya ve üstünlüğe rağmen itilaf güçlerinin başarısızlığıyla sonuçlanan Çanakkale muharebeleri, Birinci Dünya Savaşı'nın seyrini değiştirip uzamasına sebep olduğu gibi Çarlık Rusyası'nın çöküşünü de hazırlamış ve ingiltere'de hükümet değişikliğine yol açmıştır.



    Bir yıldan fazla süren ve dünya savaş tarihinde farklı bir yeri olan bu muharebelerde her iki taraf büyük kayıplar vermiştir. itilaf Devletleri, Çanakkale'ye 410 bin ingiliz, 79 bin Fransız asker göndermiş, sadece ingiliz kuvvetlerinin toplam kaybı 213.980 kişiyi bulmuştur. Çanakkale muharebelerine katılan Osmanlı kuvvetleri (yaklaşık 700 bin kişi) genellikle kısım kısım kullanıldığından, zayiatın belirlenmesi güçleşmiş ve çeşitli rakamlar ortaya atılmıştır. Bu rakamlar 190 bin ilâ 350 bin arasında değişmektedir. Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı'nın resmi kayıtlarına dayanarak tespit ettiği şehit sayısı ise 213.882'dir.



    Milletimiz bu savaşta çok sayıda yetişmiş insanını (kesin olmayan tahmini rakamlara göre, o günün şartlarında ülkenin beyin takımını oluşturan 100.000'den fazla öğretmen, mülkiyeli, tıbbiyeli ve Türk ocaklarında yetişmiş okur-yazar yitirilmiştir.) kaybetmesine rağmen, Balkan Savaşı'ndan kalma ezikliği üstünden atarak büyük bir askeri başarı kazanmıştır.



    Çanakkale zaferi bütün islâm dünyası ve ezilmiş milletler için yeni bir ışık olmuş, Türk edebiyatında halkın hislerini dile getiren pek çok esere de konu teşkil etmiştir.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster