1. 126.
    0
    o zaman sana bu konuda bir hikaye anlatayım yoldaş

    hintli bir yaşlı usta, çırağının sürekli her şeyden şikayet etmesinden bıkmıştı.

    bir gün çırağına şöyle dedi:

    usta: git biraz tuz al gel.
    anlatıcı: hayatındaki her şeyden mutsuz olan çırak döndüğünde ekledi:
    usta: şimdi bir avuç tuz al ve bir bardak suya atıp iç.
    anlatıcı: çırak, yaşlı adamın söylediğini yaptı ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başladı.
    usta: tadı nasıl?
    çırak: acı.
    anlatıcı: usta gülerek çırağını kolundan tuttu ve dışarıya çıkardı. sessizce az ilerdeki gölün kıyısına zütürdü ve çırağına bu kez de şöyle dedi:
    usta: şimdi de göle bir avuç tuz at ve gölden su iç bakalım.
    anlatıcı: söyleneni yapan çırak ağzının kenarından akan suyu koluyla silerken usta aynı soruyu sordu.
    usta: tadı nasıl?
    çırak: ferahlatıcı
    usta: yaşamdaki ıstıraplar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. istırabın miktarı hep aynıdır. ancak bu ıstırabın acılığı, neyin içine konulduğuna bağlıdır. lstırabın olduğunda yapman gereken tek şey ıstırap veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir. onun için sen de artık bardak olmayı bırak, göl olmaya çalış.

    kimi zaman bulunduğumuz ruh haline göre aynı acı ağır ya da hafif gelebilir.

    beynimizi kontrol ettiğimiz sürece her acının dozajını azaltabileceğimizi düşünüyorum.
    ···
   tümünü göster