1. 51.
    +1
    "Sarhoşluğuma ver seni böyle sevişimi,

    Söz veriyorum; ayıldığımda unutacağım.""







    Ama; geçmiyor ki bu sarhoşluk. Geçse, bir an durmayıp seni unutacağım. Nasıl edeyim ki? Şimdilik elimden hiç mi hiç bir şey gelmiyor. Ateşin ateşi yakıp kül ettiği gibi, sarhoşluğumu sarhoşlukla bastırmaya içtimse de fayda etmedi n'apayım sen söyle? Yine de sana sözüm olsun, mahşer günü de olsa emin ol; seni unutacağım.

    Seni ne çok sevmişim meğer. Ne çok yere sığdırmışım seni. Nereye gitsem yanımda zütürmüşüm meğer. Farkettim ki bu, beni sen etmiş. Nasıl deme, sadece seyret. Aynadaki şeklim, fotoğraflardaki simam, yazdıklarım... Hiçbiri "ben" değil artık. "Sen"sin. Üstümde başımda hep de öyle kalacaksın. Benim dilimden yazacaksın kendine. Ağlayacağım yazarken. Ufacık bir çocuk gibi ağlayacağım. Fakat sigarayı çok mu içiyorum artık bilemiyorum; ne zaman ağlamaya başlasam bir süre sonra yığılıp kalıyorum. Olsun, sana ağlamak bile güzel.

    Gülüyorum insanlara. Beni anlamayanlara. Kimileri -bak aynen seslendireceğim-: "oğlum sen manyak mısın? kendine acı çektirmekten ne zevk alıyorsun?!" diyorlar. Kimileriyse-bu daha bir hoş-: "sen hakikaten de hastalıklı herifin tekisin." diyorlar. Aşkı bilmiyorlar. N'apayım, gülüyorum; susuyorum.

    Geçenlerde bankın tekine oturdum. it öldüren dedikleri şaraplardan almışım iki şişe kadar. Açtım bir tanesini içiyorum derken adamın teki geldi. Hayatından bezmiş, yorgunluğu gözlerinden okunan... Adam ki, adam gibi adam ama yolda görsen "balici bu" der itimat etmezsin. Neyse, oturdu yanıma: "merhaba genç" dedi. seldıbına karşılık verdim. Sigara sordu uzattım. Ardından da zuladaki şarap şişesini... Şarap bizi demledi, biz muhabbeti demledik. Bana bir kadın anlattı. En az 20 senelik bir aşkı. Dedi ki bana: "Sen sen ol sevme genç". Güldüm ona. Güldüm ve baktım. Anlat madem dedi. Saatlerce seni anlattım. Gözlerim doldu, gözleri doldu. Birer sigara daha yaktık. Yanmak için erken değil mi dedi bana dönüp. Yanmak için daha erken değil mi? O ateşe elimi bir kere sokmuşum Su. Söyle bana yanmak için erken mi değil mi?

    Asır gibi geliyor bana şuncacık zaman. Bir çınarın dibine oturmuşum boylu boyunca; asır gibi geliyor bana şuncacık zaman. Seni gördüğüm günler hariç. Şuncacık geliyor o anlarda, asır gibi geçen zaman. Diyorum kendime: "Yapma Allah aşkına. Sanki ayrılalı yanından, daha beş dakikacık olmuş". içimin titremesi aynı. Sana çarpan kalbim aynı. Garipsiyorum. Kuytu bir köşe buluncaya dek yürüyorum sonra. Biz'e ağlıyorum. Ne de çabuk gelip geçtin hayatımdan. Geçtin geçmesine ama niye hala bendesin anlam veremiyorum.

    bunu ona yazmıştım geçenlerde. okumamıştır, okumayacaktır da. ona yazmış olmak bile yetti bana yine de.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster