1. 151.
    0
    jüpiter gerek çap, gerekse kütle açısından güneş sistemindeki en büyük gezegendir. nispeten düşük olan yoğunluğu (suyun yoğunluğunun 1,33 katı), gezegenin akışkan yapısı ve kendi çevresindeki dönüş hızının yüksekliği nedeniyle, satürn kadar olmasa da ekvatorda geniş, kutuplarda basık elipsoid görünüme sahiptir. beyazlık derecesi (albedo) 0.52 olan gezegen, böylece yüzeyine düşen güneş ışığının yarıdan fazlasını görünür tayfta yansıtmaktadır. ancak kızılötesi alandaki ışınım ölçüldüğünde, jüpiter'in güneş'ten aldığı enerjinin 2,3 katı kadarını dışarı yaydığı görülür. bu nedenle gezegen, güneş'e olan uzaklığına göre hesaplanan 106 k'den (-167 °c) çok daha yüksek bir etkin sıcaklığa sahiptir ve 126 k (-147 °c) sıcaklığında bir kara cisim gibi ışır. jüpiter'in kendi içinde yarattığı bu enerji fazlası, gezegenin yerçekiminin etkisi ile yavaşca kendisi üzerine çökerek küçülmesi sırasında dönüştürülen potansiyel enerji ile açıklanmaktadır. bu olgu kelvin-helmholtz mekanizması olarak adlandırılır.
    i̇ç yapı [değiştir]
    gaz devleri, içerdikleri elementlerin oranlarına göre iki alt gruba ayrılırlar. uranüs ve neptün 'buz' ve 'kaya' oranı daha yüksek uranian gezegenler grubundadır. jüpiter ve satürn ise, adını yine jüpiter'den alan jovian gezegenler grubu içindedir. jovian gezegenlerin kabaca güneş'i ve benzer yıldızları oluşturan maddeleri bu yıldızlardakine yakın oranlarda içerdiği düşünülür. 20. yüzyıl başlarından itibaren, gezegenlerin çap, kütle, yoğunluk, kendi etrafında dönme hızları, uydularının davranışları gibi verilerden yola çıkılarak iç yapıları hakkında ortaya atılan görüşler, daha sonra tayfölçümsel çalışmalarla ve son otuz yıl içinde gerçekleştirilen birçok uzay aracı araştırması ile zenginleştirilmiş ve günümüzde oldukça tatminkar modeller geliştirilmiştir.
    bu bilgiler çerçevesinde, güneş sisteminin ilksel bileşimine paralel biçimde jüpiter'in kütlesinin büyük kısmını hidrojen ve helyumun oluşturduğu varsayılır. hidrojen/helyum kütle oranı 75/25 civarındadır. daha ağır elementlerin güneş bulutsusu içindeki toplam payı % 1 iken, hafif bir zenginleşme ile jüpiter'de %3-4,5 arasında olabileceği hesaplanmaktadır. bu sonuca, gezegenin gözlenen basıklığının 10-15 yer kütlesinde yoğun bir çekirdeğin varlığı ile açıklanabilmesi üzerine varılmıştır. jüpiter'i oluşturan yapı taşları özgül ağırlıklarına göre tabakalanmış durumdadır:
    gezegenin merkezinde demir ve ağır metallerle birlikte bunların çevresinde daha hafif elementleri içeren bir 'buz' ve 'kaya' tabakasının oluşturduğu çekirdek bulunur. bu noktada ısı 20.000k, basınç 100 megabara (100 milyon atmosfer) yakındır. yüksek basınçlar nedeniyle yoğunluğu 20 g/cm3 olan bu katmanın yarıçapı 10.000 km.den küçük, ancak kütlesi yer'in 10 katını aşkındır.
    çekirdeği çevreleyen alanda metalik hidrojenden oluşmuş 40.000 km. kalınlığında manto tabakası yer alır. hidrojen 3 ila 4 mbar'dan daha yüksek basınçlarda devreye giren van der waals kuvvetlerinin etkisi ile moleküler yapısını kaybederek metalik özellikler kazanır, ısıl ve elektriksel iletkenliği çok artar. manto tabakası merkezden itibaren gezegen yarıçapının 3/4'üne dek uzanır, jüpiter'in hacminin yarıya yakınını, kütlesinin ise çok büyük bir çoğunluğunu oluşturur. bu alandaki metalik hidrojenin sıvı nitelikte olduğu, yoğunluğunun dıştan içe doğru 1'den 5'e kadar (su=1) yükseldiği sanılmaktadır.
    en dışta 20.000 km kalınlığında moleküler hidrojen(h2) tabakası bulunur. gezegenin yüzeyine yaklaşıldıkça basınç, ısı ve yoğunluk düşer, hidrojen sıvıdan gaza dönüşür ve giderek atmosfer tabakasına geçilir.
    katmanlar arasında keskin sınırlar olmadığı, bir fazdan diğerine kademeli geçişler olduğu, aynı zamanda konveksiyon akımlarının katmanlar arası madde alışverişine kısmen de olsa izin verdiği tahmin edilir. gezegenin iç kesimlerinde üretilen dev boyutlardaki ısının bu tür akımlar yardımıyla yüzeye dek aktarılabilmesi tümüyle akışkan nitelikte bir iç yapı varlığını gerektirmektedir.
    jüpiter'in bir gaz devinin ulaşabileceği en büyük çapa yakın boyutlarda olduğu hesaplanmıştır. kütlesi daha büyük olan bir gezegen, artan kütleçekim gücünün etkisi ile kendi üzerine çökerek, jüpiter'e oranla daha büyük yoğunluğa, daha küçük bir hacme sahip olacaktı. daha yüksek çekirdek sıcaklığı anldıbına gelen bu durum, kütlesi güneş'in kütlesinin % 8'i kadar olan bir gezegenin nükleer füzyon için gerekli iç sıcaklığa ulaşarak bir yıldız haline gelmesi ile sonuçlanır. bu nedenle, 0,001 güneş kütlesindeki jüpiter, 'yıldız olmayı başaramamış' bir gökcismi olarak da tanımlanabilir.
    atmosfer [değiştir]

    jüpiter'in kalın ve karmaşık bir atmosfer tabakası bulunmaktadır. bu atmosferin güneş sistemi'nin kökenini oluşturan güneş bulutsusu'nun varsayılan yapısına yakın olarak, %88 oranında moleküler hidrojen (h2) ve %12 oranında helyum (he) içerdiği saptanmıştır. bunları %0.1 oranla su buharı (h2o) ve metan (ch4) ve %0.02 oranla amonyak (nh3) izler. azot, hidrojen, karbon, oksijen, kükürt, fosfor ve diğer elementleri içeren çeşitli bileşiklere milyonda bir düzeyini geçmeyen oranlarda rastlanmaktadır.
    aslında gaz devlerinin belirli bir yüzeyi olduğu söylenemez, gezegenden atmosfer olarak adlandırılabilecek en dış gaz tabakasına doğru kesintisiz, yumuşak bir geçiş sözkonusudur. bu tür gezegenlerin çapları hesaplanırken 1 bar (yaklaşık 1 atmosfer) sınırının dışında kalan kısım dikkate alınmaz, basıncın 1 barı aştığı noktadan itibaren tüm hacim gezegenin sınırları içinde kabul edilir. ancak çoğu zaman, atmosfer olarak adlandırılan alan, hidrojen gazı yoğunluğunun sıvı hidrojen yoğunluğu düzeyine çıktığı 10.000 bar basınç sınırına yani gezegenin binlerce kilometre içine dek genişletilir. bundan öteri bu akfosfer zaralıdır.
    uzaktan bakıldığında, jüpiter yüzeyinin özellikle ekvatora yakın enlemlerde belirginleşen ardışık koyu ve açık renkli bulut kuşaklarından oluştuğu görülür. atmosferin en üst katmanlarındaki bulutlar kristal halindeki amonyak ve su parçacıklarından oluşur. atmosferin derinliklerine doğru, yoğuşma sıcaklıklarına göre değişik bileşiklerin meydana getirdiği bulutlar tabakalar halinde birbirini izler. atmosferde dikey ve yatay doğrultuda yoğun bir hareketlilik gözlenir, 600 km/saat hıza ulaşan rüzgarlar nadir değildir.
    15.000 x 25.000 km boyutları ile yerküreyle karşılaştırılabilecek büyüklükteki büyük kırmızı leke'nin çok uzun ömürlü dev bir 'fırtına' alanı olduğu düşünülmektedir.
    jüpiter'in atmosferi makalesinde konu hakkında daha ayrıntılı bilgi yer almaktadır
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster