1. 101.
    +4
    bi şiir daha geldi lan aklıma. sıkılmazsanız o nu da paylaşıyım. farzedin ki bu hikayenin capsleri de bunlar

    biri diğerinden biraz daha büyük iki küçük istavritin öyküsü

    bak burası okyanustur
    kıyısında kumlar, deniz kabukları bulunur
    hasret çektiğinden bahsedilir deniz kabuklarının
    bak burası işte tam burası
    dokununca acıyan yeridir hayatın
    buradan dümdüz gidersen
    kime sorsan boğulursun
    kimi sevsen yorulursun
    o küçük bavullar
    o ekmek arası yolluklar
    ne kadar aşk varsa
    katlanmış kırışmamış
    küçücük bavullara sığar bilemezsin
    kimi sevsen
    sevemezsin
    o sudan çıkmış balıklar
    o çırpınıp savrulmalar
    acıyla çipuraya tutunuşlar
    birisini kovasına koyar balıkçı
    diğerini küçük diye denize atar
    oysa güzeldik böyle
    sarhoşluğun baş ağrısı bile
    bayatlamış simitler bile
    demlenmemiş çaylar bile
    gitmezsen eğer
    güzeliz böyle
    kaç dakika yaşamış duydun mu
    sudan çıkmış istavrit
    duydun mu ölürken son sözleri
    “yaşamak ne güzeldi” demek olmuş
    rakı sofrasında bir türkü duymuş da
    ağlamaktan gözleri kör olmuş
    ama “dünyanız ne güzel” olmuş son sözleri
    keşke o küçük sevgilim de burda olsaydı diye düşünmüş
    ne güzel dünyanız demiş
    ne güzel diye bağırmış
    ne güzel diye ağlamış
    unutmuş
    ne güzel dünyanız demiş
    ne güzel diye bağırmış
    ne güzel diye ağlamış
    unutmuş
    ne güzel dünyanız demiş
    ne güzel diye bağırmış
    ne güzel diye ağlamış
    unutmuş
    ne güzel dünyanız demiş
    ne güzel diye bağırmış
    ne güzel bir sevdiğim vardı demiş
    ağlamış
    keşke yaşayabilseydim dünyanızda demiş
    duydun mu bir balık
    bir balık ki
    öyle kederliymiş
    haliçte küçükmüş ötekisi
    ötekisi küçükmüş haliç’teki
    hani aynı çipuradan düşen ötekisi
    haliç’in kova kadar küçük bir yerinde yaşamış
    çipuradan düştü düşeli
    ölmekten korkmasa halbuki
    bir de hafızası bu kadar kuvvetli olmasa
    dünyaya kalkan çengelköy dolmuşlarından birine tutulması işten bile değilmiş
    “şefkatli balıkçının ellerine
    şefkatli balıkçının ellerine
    kahretsin ki şefkatli balıkçının ellerine
    lanet olsun ki şefkatli balıkçının ellerine
    kirli çatlak sevda kokan ellerine
    ve onun aşk nedir bilmeyen ellerine
    lanet olsun ki bu kova kadar yerde yaşıyorum
    derya içreyim amma
    deryayı bilmiyorum
    oysa dünya ne güzeldi” demiş
    ne güzeldi diye bağırmış
    ağlamış ne güzeldi diye
    unutmuş
    “bu şehirde yaşanmaz
    denizi olmayan bir kente gitmeli”
    diye düşünmüş
    "dünya ne güzeldi" diye ağlamış
    kova içinde bıraktığı
    sonradan rakı sofrasında
    "dünya ne güzel" diye ağlayan
    sevdiğinin son bakışları gelmiş aklına
    unutmaya çalışmış
    unutamamış
    dünyaya giden son çengelköy vapuruymuş az sonra kalkacak olan
    ucuna tutunmuş
    “dünya ne güzel” diye düşünmüş
    unutmuş
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster