1. 1.
    0
    sokrates’i̇n erdemi̇
    sokrates, bir çok öğenin varlığının sonucu olarak erdemi açıklar. bir insan ancak, yaşarken ortaya koyduğu iyiliği, güzelliği, doğruluğu; savunduğu inançları, adaleti; insanlara karşı dostluğu; olayların karşısındaki cesareti; isteklerine karşı koyabilmeyi ve buna benzer birçok şeyi bir araya toplayarak erdemli olmayı başarabilir. peki tüm bunların ne anlamı var ya da tüm ortaya konulan gereklilikler yalnızca birer kelime ve tanım olarak ele almak ne anlama gelir. kelimeler ve tanımlar elbet erdemli bir kişiyi açıklamaktan uzak bir girişim olacaktır. kaldı ki sokrates bile yaptığı tartışmalarda bu öğeleri tanımlamaya ne kadar yaklaşmışsa da sonuca varmaktan kaçınmıştır. diyaloglarında, bunları açıklama amacından daha üstün olarak insanların bu konular üzerinde düşünmesini sağlamak amacıyla yer vermiştir.
    “bizi dinleyenler buradan giderken diyecekler ki birbirine dost diyen bu insanlar –çünkü ben de kendimi dostunuz sayıyorum- daha dost nedir bulup çıkaramıyorlar.”
    sokrates’in erdemini ve bilgeliğini bir metafor ile açıklamaya çalışalım. i̇nsanların ‘doğa-düşünce-dil-kültür-tarih’ bağlamı ile elde ettiği veya öğretilen bilgileri ile bir balonu dolduralım. bu balon tanımların çizdiği bir dış duvar olarak görülebilir. bu balon önyargılar ve sorgulamasızlık ile katranlanmış bir madde olsun. eğer insanın zihni bu balon içinde yer alan bir ışık ise, bu balona sahip bir insana nasıl bilge denilebilir? başkalarını aydınlatmak şöyle dursun zihnini duvarlar ile örtüp sonra sahip olduğunu üstün görmek bilgelikten uzak bir davranış olacaktır.
    sokrates ise insanlarla yaptığı konuşmalar ile aslında bir şey bilmediklerini anlatmaya çalışmıştır. dostum dediği insanlar ile yaptığı konuşmalarda bile önce bir tanım ortaya atarak onaylarını aldıktan sonra kendi tanımını çürütmüş ve başka tanımlamalarda bulunmuştur (bu metodu lykis lakhes ile yaptığı ‘dostluk üzerine’ ve ‘cesaret üzerine’ diyaloglarında görmekteyiz). eğer sokrates her yaptığı tanım ile insanların ışık geçirmez balonları üzerine bir çekiç darbesiyle delikler açıyor ve ışığın dışarı çıkmasını sağlıyorsa; sokrates’in ‘bilgeliğe’ ulaşmak için ‘bilgiye’ ihtiyacı olmadığını söylemek fazla mı olur?
    ···
   tümünü göster