1. 1.
    0
    sokrates’e göre yaşam ve ölüm
    sokrates’e göre yaşam; doğruluğun, iyiliğin, güzelliğin ve gerçekliğin ardından koşmaktır. ölüm ise yaşamın küçük bir kısmını kaplar ve yaşarken ölümü düşünmek ve ona göre hayata yön vermek onun gerçek amaçlarına ters düşer. ölüm düşünülüyor olsa bile sokrates’in dediği gibi:
    “i̇ki şeyden biri ötekinden ötürü düşünülürse asıl düşünülen o şey değil, ötekidir.”
    bu söz gösteriyor ki, ölümü düşünürken bile asıl düşünülen yaşamdır. yaşamak da yalın bir halde sokrates’e yetmez. yaşamak amaçları ile ele alınmalı ve yaşamı bütünsel hale getirmelidir:
    “değeri olan herhangi biri yaşayacak mıyım, ölecek miyim diye düşünmemelidir; bir iş yaparken sadece doğru mu yanlış mı davrandığını, korkusuzca mı, korkakça mı davrandığını düşünmelidir.”
    ölüm sadece yaşamın son verilme şeklidir. ama ölümü sadece bir olay olarak düşünürsek bu kavrama varırız. çünkü ölüm, yalnızca bir anlık bir olay olarak ele alınmak yerine sonrasını da içine alınacak şekilde düşünülebilir. nitekim sokrates de ölüm ve arkasından gelenleri birlikte düşünmüş ve kendi ölümüne hazır olduğunu aktarmıştır:
    “ölüm bir bilinçsizlik ve düşsüz uyuyan birinin uykusu gibi bir uykuysa, o ne kusursuz, ne eşsiz kazançtır.
    “fakat ölüm bizi bu dünyadan başka bir dünyaya zütüren bir yolculuksa ve herkesin dediği gibi ölenlerin hepsi başka bir dünyada yaşıyorsalar, ey hakimler bizim için bundan daha büyük bir iyilik olabilir mi?”
    sokrates ölümün getireceği tüm olası güzelliklere rağmen ölümle yargılanırken bile yaşama isteğini sürdürmüş ve tüm kazançlarını göz ardı ederek kendi toplumu için yaşamanın ve onları doğruya yöneltmenin amacını savunmuştur. bu mücadelenin yüceliği ölüm karşısında ortaya koyduğu ‘cesaretin’ temel taşı olmuştur:
    “… bir değil bin kez ölmem gerekse de, doğru bildiğimi yapmaktan vazgeçmeyeceğim.”
    ···
   tümünü göster