1. 26.
    0
    Daire:HGK
    Tarih:2009
    Esas No:2009/4-273
    Karar No:2009/314
    Kaynak:
    ilgili Maddeler:BK 47
    ilgili Kavramlar:kızlık bozma-manevi tazminat

    T.C.
    YARGITAY
    Hukuk Genel Kurulu

    ESAS NO : 2009/4-273
    KARAR NO : 2009/314 Y A R G I T A Y i L A M I

    iNCELENEN KARARIN
    MAHKEMESi : Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARiHi : 29/12/2008
    NUMARASI : 2008/873-2008/708
    DAVACI : FATMA GÜMÜŞ, BONCUK GÜMÜŞ vekili Av. Arzu Özbilen
    DAVALI : FERiT YAĞCI vekili Av. Osman Balcı

    Taraflar arasındaki "Manevi Tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Çerkezköy 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.7.2007 Tarih; 81-331 sayılı kararın incelenmesi, davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 27.10.2008 Tarih ve 2147-12840 sayılı ilamı ile ��dava manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacılardan Fatma, davalının, kendisi ile evlenme vaadi ile cinsel ilişkiye girip kızlığını bozduğunu, bir hafta sonra kendisini terk ettiğini, bu sebeple sağlığının bozulduğunu, halen tedavi altında olduğunu beyan ederek, diğer davacı ise kızının sağlığının bozulması ve intihar tehlikesi nedeni ile hastanede sürekli yanında kaldığını, bu durumdan fazlası ile üzüntü duyduğu gibi toplumun ahlak anlayışı nedeni ile küçük düştüğünü beyan ederek ayrı ayı manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır. Mahkemece davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Davacı, dava konusu olayın meydana geldiği 2004 yılında reşit ve mümeyyizdir. Resmi nikah olmaksızın kendi iradesi ile ilişkiye girmeyi kabul etmiştir. Buna rağmen evlilik vaadi ile kandırılıp kızlığının bozulduğu iddiası ile manevi tazminat isteminde bulunamaz. Kaldı ki 5237 sayılı Yeni TCK da ergin ve mümeyyiz kişiler arasında evlenme vaadi ile kızlık bozmak ta suç olmaktan çıkarılmıştır. Şu durumda manevi tazminat isteminin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kısmen kabul edilmiş olması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığı�� gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYiZ EDEN: Davalı vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Davacılardan Fatma�nın, evlenme hazırlığında olduğu davalı ile zaman zaman buluştuğu, böyle bir buluşma sırasında 19.03.2004 tarihinde cinsel ilişkiye girmesi sonucu kızlığının bozulduğu; davalının evlenmekten vazgeçmesi üzerine depresyona girdiği ve hastanede tedavi gördüğü olguları; dosya kapsamı, toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları, dosyaya sunulan ev eşyalarına ilişkin faturalar, 25.05.2004 tarihli cinsel saldırı raporu ve davalı tarafın temyiz dilekçesinde yer alan tevil yollu ifadelerden anlaşılmaktadır.
    Ayrıca, bekar olan davalının gerek ilişki öncesinde gerekse ilişki sonrasında, ailesini de yanına alarak yine bekar olan davacının ailesi ile tanışmak, buluşmak, ev eşyalarını birlikte borçlanarak almak gibi tavır ve davranışlara girerek, davacıda evlenecekleri yönünde kuvvetli inanç oluşturduğu da belirgindir.
    Davalının �evlenme vaadi ile kızlık bozma� eylemi, suç tarihi olan 19.03.2004 tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu�nun 423. maddesi gereğince suç teşkil etmektedir. Nitekim davalı hakkında davacı Fatma�nın evlenme vaadiyle kızlığını bozmak suçundan 765 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 423/1 maddesi uyarınca cezalandırılması istemi ile Çerkezköy Asliye Ceza Mahkemesine dava açılmıştır. Suç tarihinden sonra ve ceza davasının yargılaması devam ederken, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı yasa ile 765 sayılı yasa yürürlükten kaldırılmış; bu eylem ise suç olarak düzenlenmemiştir. Ceza Mahkemesi, 29.9.2005 tarihli kararı ile anılan yasal değişikliği esas alarak sanığın eyleminin suç olmaktan çıktığı gerekçesi ile davalı hakkında beraat kararı vermiştir.
    Hemen belirtmelidir ki, ceza yasalarında suç olarak düzenlenmemesi olgusu, hukuk yargılaması açısından o eylemin haksız eylem olarak nitelendirilmesine engel oluşturmaz. Kaldı ki, somut olayda olduğu gibi, gerçekleştiği tarihte suç olan bir eylemin daha sonra suç olmaktan çıkarılması da varılacak sonuca etkili görülemez.
    Toplumumuzun geleneksel yapısı ve tarafların yaşadıkları sosyal çevre de gözetildiğinde; davalının davranışları ve iknası sonucunda, evlenecekleri inancına kapılan davacının, taraflar arasında meydana gelen yakınlaşma sonucunda cinsel ilişkiye girerek kızlığının bozulması olgusunun toplumda açığa çıkması halinde gelecekte onun yeni bir evliliğe adım atarken kendine olan güvenini sarsacağı, belki de evleneceği insan veya çevresindekiler tarafından böyle bir durumun varlığının aleyhine kullanılabileceği, kaçınılmaz bir gerçektir. Aynı sosyal çevreyi paylaşan davalının, davacının içine düşeceği bu durumu da gözeterek, daha hassas davranmasının, ondan beklenen ve olması gereken bir davranış modeli olduğu da unutulmamalıdır.
    Tüm bu olgular birlikte ele alındığında ve tarafların bekar oldukları da gözetildiğinde, davacının, davalı tarafından evlenme vaadi ile kandırıldığı ve bunun etkisi altında gerek fiziksel gerek ruhsal anlamda zarara uğratıldığı ve bundan elem ve üzüntü duyduğunun kabulü gerekir.
    Diğer taraftan, davacılardan anne Boncuk Gümüş�ün de, aynı olaydan etkilenip, utanç duyduğu ve kızının her an intihara kalkışma olasılığı ile yanından ayrılamadığı, kızının geleceği hakkında kaygıya kapıldığı, dosya kapsamından anlaşılmakla; bu davacının manevi zarara uğradığı da kabul edilmelidir.
    O halde, yerel mahkemece davacılar lehine manevi tazminata hükmedilmiş olması, usul ve yasaya uygun olup, direnme yerindedir.
    Ne var ki, tazminatın miktarına ilişkin temyiz itirazları incelenmediğinden, dosyanın bu inceleme yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, tazminat miktarına ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 4.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 01.07.2009 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster