1. 1.
    +1
    namazi kilinacak mi?

    ve nihayet ‘‘son rapor’’:

    ‘‘istanbul 10 (aa) - atatürk'ün müdavi ve müşavir tabipleri tarafından verilen rapordur: reisicumhur atatürk'ün umumi hallerindeki vahamet dün gece saat 24'te neşredilen tebliğden sonra her an artarak bugün, 10 ikinciteşrin 1938 perşembe sabah 9'u 5 geçe büyük şefimiz derin koma içinde terki hayat etmişlerdir. müdavi tabipler: prof. dr. neşet ömer irdelp, prof. dr. mim kemal öke, dr. nihat reşat belger.’’

    işte bu ‘‘son rapor’’la birlikte dolmabahçe sarayı'ndan türkiye'nin, dünyanın her yanına dalga dalga yayılan şiddetli deprem o'nun genç cumhuriyeti için başlıbaşına bir tarih, zor bir sınavdır. yalnız türkiye değil, bütün dünya benzersiz bir hümanisti kaybetmiştir. ve genç cumhuriyetin ‘‘atatürk’’ ve ‘‘ölüm’’ kavramlarını biraraya getirmemiş, getirememiş yöneticileri bu zor sınavı başarıyla vermişler; önlerindeki sayılı günleri, sınırlı ulaşım ve iletişim olanakları ve i̇kinci dünya savaşı öncesindeki avrupa'nın gergin ortamı gözönünde tutulduğunda çok iyi değerlendirmişlerdir. dünyanın her yanından koşup ankara'ya gelen devlet adamları, mareşal ve generaller yabancı ordu birlikleri; sivil asker, genç yaşlı, kadın erkek onbinlerce türk insanı!

    atatürk'ün eller üzerinde dolmabahçe'den alınarak top arabasına konuluşu ve sarayburnu'nda, yavuz zırhlısına zütürülmek üzere zafer muhribine yerleştirilişi sırasında resmi protokolde bulunan 27 kişiden bugün sağ kalan tek kişi, o günlerin ‘‘hakimiyeti milliye’’ muhabiri tarihçi cemal kutay hürriyet'e anlatıyor:

    atatürk'ün tek varisi ve kız kardeşi makbule (atadan) hanımefendi ağabeyinin son hastalığında hep yanıbaşındaydı. dolmabahçe sarayı'nda hazırlanan özel dairesinde kalıyor, doktorlar kendisine iyi haberler verememenin üzüntüsü içinde zor günler geçiriyorlardı. gene de gelişmelerden dakikası dakikasına haberdar ediliyordu. başbakan celal bayar, acı haber üzerine hemen ankara'dan gelmiş, bir süre atatürk'ün başucunda kalıp bir durum değerlendirmesi yaptıktan sonra makbule hanım'ın yanına çıkmıştı. metin görünmeye çalışan acılı kızkardeş birden sordu başbakana:

    ‘‘ağabeyimin cenaze namazı kılınacak mı? kılınacaksa nerede kılınacak? kim kıldıracak? karar verildi mi?’’

    ‘‘atatürk'ün cenaze namazı kılındı mı?’’ belli çevrelerin bilinen nedenler ve utanmazcasına kötü niyetlerle yıllardır sömürdüğü bu konuyu aydınlatıyor tarihçi yazar cemal kutay: ‘‘atatürk'ün aziz naaşı, dini şartlara, örflere ve i̇slami kurallara harfiyyen uyularak yıkanmıştır. hıfzıssıhha enstitüsü müdürü şahsen gelerek yüzünün ve sağ elinin ‘mulajını' almıştır. uygun bir kabir hazırlanıp orada toprağa verilinceye kadar büsbütün bozulmaması için usulü veçhile tahnit de edilmiştir.’’ bu sırada hemşireleri makbule (atadan) hanımefendi riyaseticumhur katibi umumisi hasan rıza (soyak) beyefendi’yi dolmabahçe sarayı'ndaki dairesine çağırtarak cenaze namazının bir camide kılınıp kılınmaması konusunda şer'i hükmün ne olduğunu sormuşlar.

    türkiye'nin bu konudaki en büyük otoritesi, o tarihlerde, ankara üniversitesi i̇lahiyat fakültesi kelam ilmi ve i̇slam felsefesi ordinaryüs profesörü mehmet şerafettin yaltkaya'dır. bu din aliminin fikrine müracaat edilir. profesör yaltkaya, hiç tereddüt ekmeden ‘‘cenaze namazlarının muhakkak camilerde kılınnması yolunda kat'i ve dini bir kural olmadığını’’ bildirmekle beraber ‘‘kıdem ve makam selahiyeti açısından’’ bir kez de diyanet i̇şleri başkanlığı'nın görüşünün alınmasını önerir. bunun üzerine, profesör yaltkaya'nın daha sonra yerine geçeceği türkiye'nin ilk diyanet i̇şleri başkanı mehmet rıfat börekçi'nin fikri sorulur. ‘‘börekçi'nin görüşü, günümüz nankör, yobaz ve densizlerinin suratında bugün de aynı şiddetle patlayacak niteliktedir’’ diyor kutay.

    ‘‘atatürk'ün cenaze namazını camide kılmak zorunlu mudur?’’ sorusuna zamanın börekçi'nin verdiği cevap aynen şöyledir: ‘‘cenaze namazları için esas olan bu namazın temiz bir yerde kılınması şartıdır. atatürk bütün vatanı, düşman istilasından ve düşman çizmelerinden arındırarak tertemiz bir hale getirmiştir. dolayısıyla o'nun cenaze namazı vatanın herhangi bir yerinde kılınabilir.’’
    bu görüş de alındıktan sonra dolmabahçe sarayı'nın muayede salonu hazırlanır. ordinaryüs profesör mehmet şerafettin yaltkaya herhangi bir müslüman'ın namazını kıldırır gibi atatürk'ün cenaze namazını bilinen biçimde kıldırır. başbakan celal bayar namazda bulunamamıştır. yahya galip (kargı) bey son anda katılır. sonra i̇stanbullular gözyaşlarını ve hıçkırıklarını güçlükle zaptederek atatürk'ün türk bayrağına sarılmış tabutu önünden geçerler, gece gündüz demeden ve ardı arkası kesilmeden. generaller üçer saat sürecek nöbetlerini dimdik tutmaya başlarlar. ilk nöbeti alan dört generalden üçünün isimlerini bugün gibi hatırlıyor cemal kutay: cemil cahit toydemir, halis bıyıktay ve nazmi solok.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster