1. 1.
    +1
    sabah kurtarma ekipleri geldi, güneş’i kurtaracaklardı.. gücümün sonuna dek kurtarma ekiplerine yardım ettim ama olmuyordu.. yedi katlı binanın ikinci katında yaşıyordu güneş ve bina olduğu yere çökmüştü.. kurtarma ekibi olağanca hızıyla çalışıyordu. saatler ilerledikçe herkes umudunu yavaş yavaş yitiriyordu. ben ise o’nun beni asla bırakmayacağını biliyordum. ellerim beton kütlelerini kaldırmaya çalışmaktan parçalanmıştı ama yorgunluk hiç hissetmiyordum.. sesimin kısılmış olmasına rağmen tüm gücümle bağırmaya çabalıyordum.. ve bu çabalar içerisinde çok uzun saatler geçti.. tehlikeli saatler gelmişti ve artık herkes bu saatten sonra yaşaması mucize olacaktır şeklinde mırıldanıyordu.. ve yaklaşık 40 saat sonra bir hareketlenme oldu enkaz çevresinde. kurtarma ekipleri elleriyle birbirlerine işaretler yapıyorlar, ben ise ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.. hemen enkazın üzerine gittim.. oradaydı..! güneşim oradaydı..! sadece saçı ve biraz da sırtı görünüyordu ve üzerinde geçmişte benim olan ve bundan bir ay önce o istediği için ona hediye ettiğim t-shirtüm vardı. hiç sesi çıkmıyordu, kimseye yanıt vermiyordu. o sıra birkaç makine ile onu çıkartmak için betonları kaldırdılar, beton demirlerini kestiler.. bu iş 1-2 saat sürdü ve sonunda ekipten birkaç kişi sakince o’nu yukarı doğru çekip bir sedyeye yatırdılar. güneşim diye haykırarak eğildim o’na doğru. gözleri kapalıydı, hiçbir yaşam belirtisi göstermiyordu ama hala o ilk gördüğüm günkü parıltısını saçıyordu, hiçbir yara izi yoktu.. ekipten doktor olduğunu söyleyen adam o’na doğru eğildi.. ve kısa bir süre sonra adamın yüzü bir anda beton griliğine büründü.. hayır kötü bir şey söylememeliydi.. hayır güneş’im ölmüş olamazdı..

    adam titreyen sesi ile bir elini omzuma koyarak “o’nu kurtaramadık evladım..” dediğinde güneş’e doğru eğilip sımsıkı sarıldım bir eli kolyesine kenetlenmiş cansız bedenine.. sonrasını ise hatırlamıyor belki de hatırlamak istemiyordum..”

    • * *

    geçen 6,5 senenin birikimini ilk defa yazıya döküyordu adam ve gözyaşlarının ıslattığı yanağı parlıyordu florasan ışığında.. şarkının şu sözleri ise her şeyi ile o’nu yaşatıyordu odasının her tarafında.. “her sabah doğan güneş bir sabah doğmaz oldu.. elleri ellerimden kayıp giden yıldız oldu..” “giderken bıraktığın bütün renkler siyah oldu..” ve yeniden o’nu son gordüğü anı hatırlıyordu ; güneş’in cansız bedenine sarıldığında, güneş’in bir eli kolyesine kenetlenmiş, diğer eli ise sımsıkı cep telefonunu sarmıştı.. cep telefonunu güneş’in avucundan çekip aldığında telefonun ekranındaki, güneş’in o felaket gecesinde sevdiğine cevap olarak yazdığı ama belli ki göndermeye fırsat bulamadığı “bizi ölüm bile ayırmasın..” cümlesine cevap verircesine “güneş’im, bizi ancak ölüm ayırır demiştim.. yanılmışım güneş’im..! yanılmışım..! hala bendesin güneş’im..” diye bağırarak hıçkırıklarla ağlıyordu.. 17 ağustos 1999 saat 03:02’deki büyük depremde doğa, bir bedeni diğer bedene işte bu şekilde taşıyordu..

    aşk bir kere sevmektir. sevmek aşkın kendisi olmaktır
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster