1. 326.
    0
    2-)

    Süper güç olma hayali

    Bu hedeflerin yanı sıra Hindistan, bölgedeki en önemli rakibi olan Pakistan’ın içinden geçtiği bu istikrarsız ve zayıf süreci de iyi değerlendirerek özellikle Pakistan’la olan nükleer rekabetinde arayı açmak niyetinde. Ancak bu adımlar mutlaka karşı tarafta da atılacak yeni adımları tetikliyor. Karşılıklı olarak atılan bu adımlarla birlikte özellikle son dönemde Güney Asya’nın nükleer silahlanma ve nükleer risk bakımından çok kırılgan ve hassas bir bölge haline geldiğini görüyoruz.

    Hindistan nükleer kurnazlığı bu şekilde gelişirken diğer yandan Güney Asya’da çok hassas ürkütücü bazı yapılanmalar ve dengeler oluştuğunu görüyoruz. Özellikle Afganistan’ın işgaliyle başlayan süreçten sonrasını izlemeye aldığımızda Güney Asya’da çok kapsamlı bölgesel bir savaşın olgunlaştırıldığını ve bölgenin dokularının zayıflatılarak nükleer bir savaşa duyarlı hale getirildiğini söyleyebiliriz. Günümüzde en hassas nükleer savaş şartlarının nerede olgunlaştığı şeklinde bir soru soracak olsak sanırım Güney Asya’dan başka işaret edecek bir başka bölge yok.

    israil’i rahat ettirme kaygısı

    Güney Asya’da oluşan nükleer savaş şartlarına bir göz atacak olursak:

    1- Güney Asya bölge olarak Pakistan, Hindistan, Çin ve iran gibi birbirlerine komşu ve rakip nükleer ülkelerin var olduğu bir bölge. Pakistan-Hindistan başta olmak üzere Çin-Hindistan gerilimi bölgede nükleer bir savaşın fitilini ateşleyebilecek çok hassas gerilimler.

    2- Bölgede çıkarılacak kapsamlı nükleer bir savaşla ABD, son 10 yıldır hızla gelişen ve dünya üzerindeki ABD hegemonyasını tehdit eden Hindistan-Çin kaynaklı ekonomik ve siyasi güç merkezini ortadan kaldırma fırsatı yakalarken, Çin ittifakından dolayı böyle bir savaşın içinde mutlaka bulunacak olan Pakistan’ın yıkıma uğramasıyla da israil Ortadoğu’da rahat bir nefes alacaktır. Özetle bölgede şartlar testileri birbirine vurarak kırmak için elverişlidir.

    3- Güney Asya adeta bir terör laboratuarı haline getirilerek bölgedeki ekonomik ve siyasi istikrar ortadan kaldırılmıştır. Son derece aktif olan ve her geçen gün yenileri geliştirilen terör örgütleri bölgedeki nükleer savaş hassasiyetini ve riskini daha da artırmış durumdalar. Nitekim Hindistan’daki Mumbai baskını ile bölgedeki terör oluşumlarının iki ülkeyi birkaç gün içinde savaş noktasına nasıl taşıyabilecekleri test edilmiştir. Afganistan’ın işgali ile birlikte Afganistan ve Pakistan’da geniş otorite boşlukları oluşturulmuş ve bölgede Hindistan için Dekkan Mücahidin, iran için Cundullah, Pakistan için Pakistan Taliban Hareketi gibi her hedefin dokusuna uygun terör örgütleri geliştirilmiştir. Güney Asya’daki terör örgütleri hedef ülkelerin sinir sistemlerini adeta tahrip ederek nükleer bir savaşın şartlarını oluşturur durumdalar.

    Afganistan askeri şantiye

    Güney Asya’da planlanan kapsamlı bir savaşın diğer önemli bir göstergesi ise Afganistan’da halen sürmekte olan büyük askeri yığınak. El Kaide ve Taliban bahane edilerek işgal edilen Afganistan, işgalin üzerinden geçen 9 yılın ardından tam bir askeri şantiyeye dönüşmüş durumda. Ekim 2010 itibariyle Afganistan’daki sadece ABD askeri varlığı 100 bini bulacak. NATO güçleriyle birlikte bölgedeki yabancı askeri varlığı 150 bine ulaşmış olacak. Şimdi kim kalkıp böylesine büyük bir askeri varlığı sadece El Kaide ve Taliban’la mücadele şeklinde açıklayabilir. Afganistan, Orta Asya, Güney Asya, Uzak Doğu, Kafkaslar ve Ortadoğu’nun buluşma ve kesişme noktasıdır. ABD Afganistan’da bulunarak tüm bu bölgeleri kontrol altında tutmakta ve Asya’yı Afganistan üzerinden yeniden şekillendirmektedir.

    Bölge nüfusu dünya nüfusunun üçte birini barındırmaktadır. ABD ve batılı çevreler nazarıyla bölgenin insan yapısına bakıldığında böyle bir nükleer savaş için feda edilebilecek, kobay gibi kullanılacak niteliksiz ve yoksul insan yığınlarından oluştuğu görülmektedir. Bunlar içinde israil’in varlığını tehdit eden Pakistan gibi radikal bir topluluk da olunca bölge nükleer bir savaş oluşumu için en ideal şartları oluşturmuş oluyor.

    Güney Asya’da kopartılacak nükleer bir kasırganın propagandası ise uzun bir süredir dünya kamuoyunun şuur altına sinsice zerkediliyor. Bölgedeki radikal terör örgütlerinin Pakistan’ın nükleer silahlarını ele geçirmeleri durumunda dünyayı bir felaketin beklediği yönünde sürekli yinelenen telkinler, dünya kamuoyunu Güney Asya’da planlanan nükleer bir savaşa hazırlamak için uygulanan pgibolojik bir terapi niteliğinde.

    Hindistan Genel Kurmay Başkanı Deepak Kapoor’un Çin ve Pakistan’ı aynı anda tehdit etmek gibi akıl almaz bir cesareti ortaya koymasını da hesaba katarsak, Güney Asya’ya ilişkin çok ciddi ve tehlikeli bir savaş senaryosunun uygulamaya konulduğunu söylemek abartı olmayacaktır sanırım.

    ABD güç tazeliyor

    Güney Asya’da kopartılacak nükleer bir savaş kasırgası ABD ve Batı dünyasından uzak bir coğrafyada gerçekleşeceği için ortaya çıkacak yıkımdan zarar görecek olan da büyük ölçüde doğu toplumları olacaktır. Böyle bir savaş sadece Güney Asya ile sınırlı kalır mı? Bunu tahmin etmek zor. Ancak böylesine güçlü bir savaştan sonra ABD hegemonyası için orta vadede büyük bir tehdit olan Çin ve Hindistan’ın felç edilmesi küresel güçlerin yeni dünya düzenini kendi menfaatleri doğrultusunda yeniden şekillendirmelerini kolaylaştıracaktır. Böyle bir savaştan en büyük zararı görecek ülkelerden biri de Pakistan olacaktır. Bush’un deyimiyle Pakistan uğrayacağı yıkımla yontma taş devrine dönecek ve Ortadoğu’da israil rahat bir nefes alacaktır.

    Doktorlar bir hastayı ameliyata aldıklarında hastanın çürük diş, bademcik gibi sorunlarına müdahale ederler. Bu açıdan bakıldığında Güney Asya’da kopacak nükleer bir fırtınada iran’ın ABD ve israil tarafından yürütülecek bir operasyona maruz kalması kaçınılmaz olacaktır. Savaş sonrasının doğuracağı pgibolojik atmosfer ABD’nin dünya üzerinde zayıflamaya yüz tutan hegemonyasını yeniden ve daha güçlü tesis edecektir. Kuşkusuz Güney Asya’ya ilişkin savaş senaryolarını planlayanlar savaşın muhtemel sonuçlarını da bu şekilde görmekteler... Ama gerçek olan bir şey var ki o da üretilen bir savaşı planlanan şekilde sonlandırmanın zorluğu.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster