1. 276.
    +11 -1
    bizim bir akrabanın kızı cinliydi. ne hocalara gitti, hastanelerde yattı ama yok. bir türlü iyileşmedi. hala git evine "şu anda masada oturuyorlar" der.

    neyse, 1999 yazı. ağustos 16. adapazarında dayımlardayız. ev kalabalık ve bu cinli akraba da orda. yine bi hocaya gitmek için adapazarına gelmişti.
    her zaman bir garip olurdu ama o akşam onu ilk kez sakin görmüştük. normal insan gibiydi.
    yüzü gülüyordu. bizimle konuşuyordu. biz de hoca işe yaradı sonunda iyileşti falan sanmıştık. saf saf yattık o gece. sabah bi kısmımız karasudaydık, deli gibi yorulmuştuk. çünkü deniz sıcacıktı ve bütün gün yüzmüştük.

    yattıktan bir iki saat sonra ben korkunç bir rüya görüp uyandım.

    rüya çok kötüydü. hala bazı geceler benzerlerini görürüm. gözümü açmışım ve o cinli akraba başımda dikilmiş karşısındaki bir şeyle konuşuyor. böyle havada asılı siyah bulut gibi bir şey. ben korkuyorum ama ne ağzımı açabiliyorum ne de kıpırdayabiliyorum. karabasan gibi bişey. arkada derinden zar zor seçebildiğim bir erkek sesi konuşuyordu. bu akşam hiçbiriniz kurtulamazsınız, kaçış yok, son geldi falan karman çorman şeyler. cinli akraba ise inliyor üzülüyor falan. sonra ben fırlayıp uyanıyorum.

    annemi kaldırıyorum hemen kalk diyorum korktum. kalkıyoruz su içmeye falan gidiyoruz. tabi zütüm yemiyor cinlinin kaldığı odaya bakmaya. hemen içip yatıyorum. çarşafla kafamı kapatıyorum.

    bir dahaki kalkışımız cinlinin çığlıkları. bu sefer herkes kalkıyor. o bağırışları hiç unutamam. o gece bağırmasaydı neler olurdu düşünmek bile istemiyorum. "kalkııın ölüceezz. bu ev bizi öldürcek. öldürcekler bizi." bunun gibi şeyler. ana tema "bu evde ölücez"

    herkes huzursuz. cinli illa evden çıkmamızı söylüyor. ev dediğim de 4 katlı apartman. millete en sonunda bıkkınlık gelince dayımın ve bizim arabalara binip ananemle dedemin evine gidiyoruz. orası tek katlı adapazarı merkezden 5-10dk mesafede. mısır tarlasının içinde mis gibi bir ev.

    biz çocuklar yer yataklarına, çekyatlara yatırıldık uyutulduk hemen. büyükler ayaktaymış. onlar depremin oluşunu, şehirden gelen kıyamet seslerini, yıkılan bina seslerinin, sonrasındaki çığlıkları. havaya kalkan tozu görüp, kaosu yaşadılar. biz anca sersem sersem bir oyana bir buyana sallandık. önemli olan depremi anlatmak değil. onu zaten onlarca kez okumuşsunuzdur. ama o gece, o cinli bizi dayımın yıkılan apartmanından kurtardı. o 4 katlı apartman tost gibi oldu. 20 kadar ceset çıktı o enkazdan. eğer biz o gece cinler ve cinli akraba tarafından uyarılmasaydık enkazdan çıkan ceset sayısı en az 30 olurdu.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster