1. 1.
    0
    sis
    servet-i fünun nesli, hayat karşısında genellikle bedbin bir nesildir. eserlerinde derin bir melankoli vardır. realiteden nefret eden servet-i fünuncular , ruhlarını tabiat, aşk ve hayal ile avutmaya çalışırlar. mizacı dolayısıyla fikret , bu kötümserliği hepsinden daha kuvvetli duyar ve ifade eder. hüseyin cahid'in bir yazısı üzerine mecmua kapanıp zümre dağılınca, arkadaşlarına çeşitli sebeplerle küskün olan rüba-ı şikeste şairi, aşiyan'ında derin bir yalnızlık ve ümitsizliğe gömülür. sis'i bu esnada ve bu ruh hali içinde yazar. gizli olarak, bir ihtilal şiiri gibi elden ele dolaşan manzume, ancak hürriyet ilan edildikten sonra yayınlanır.
    sis'i yazıncaya kadar bedbinlik ve ümitsizliğini umumi hayat temi ve bazı sembollerle ifade eden fikret, sis ile, bütün ızdıraplarının kaynağı saydığı "i̇stanbul" a döner. daha sonra kaleme aldığı tarih-i kadim şiirinde aynı karanlık görüş, bütün insanlık tarihine yayılır. fikret, meşrutiyet'ten sonra umumi coşkunluğun tesiri ile ümit verici bazı prensiplere ulaşır. haluk'un defteri ile şermin'de bulduğu yeni inançları anlatır.
    sis şiirinde fikret'in kötümserliği, i̇stanbul'un maddi manevi bütün varlığına karşı duyulmuş kuvvetli bir nefret halinde kendini gösteriyor. türk edebiyatında i̇stanbul, ilk defa sis ile menfur ve mel'un bir şehir olarak ele alınmıştır. fikret'ten önce i̇stanbul'dan bahseden türk şair ve yazarları, onu hiçbir zaman böyle toptan bir nefret konusu yapmamışlardır. eski türk edebiyatında nedim ve nabi i̇stanbul'u yüksek bir medeniyet ülkesi olarak tavsif ettiler. onların bu davranış tarzı, hayata siyasi bir gözle bakmamış olmaları ile açıklanabilir. fakat eserleri siyasi ve sosyal tenkitlerle dolu olan tanzimat yazarlarında da nefret duygusu, bütün bir şehre, bir maziye ve bir medeniyete yayılmaz.
    fikret'in bu "mel'un şehir" görüşünü, batılı yazarlardan, bilhassa abdülhamid devrini,i̇stanbul
    un dekoru ile beraber korkunç bir şekilde tasvir eden muharrirlerden almış olması çok muhtemeldir. galatasaray ve kolej muhitinde yabancılarla yakın temasta bulunan fikret'in onların umumiyetle şarka , osmanlı i̇mparatorluğu'na ve i̇stanbul'a bakış tarzlarını benimsemiş olması da mümkündür.
    fikret'in i̇stanbul'a bakış tarzı, kendisinden sonra, meşrutiyet ve ilk cumhuriyet devirlerinde türk edebiyatına çok tesir etmiştir. i̇staiklal mücadelesi esnasında ve bilhassa ankara'da yeni bir hükümet kurulduktan sonra, i̇stanbul, ahlak sukutunun, çöken bir devir ve medeniyetin timsali haline geldi. yakup kadri, sodom ve gomore adlı romanında, i̇stanbul'u bu şekilde gösterir. yahya kemal'in osamnlı tarihine ve i̇stanbul'a dair yazmış olduğu güzel şiirler, aradan geçen hadiselerle dolu zamanın da tesiriyle, sis ile ortalığa dağılan karanlık görüşü dağıtmıştır.
    sis şiirinin kuvveti, sadece fikret'in nefret duygusunun şiddetinden değil, aynı zamanda sanatının hususiyetinden ileri gelir. bütün servet-i fünun edebiyatı gibi fikret'in şiiri de resmin tesiri altındadır. parnasyenleri ve goncourt kardeşler'i örnek tutan bu nesil,bir manzarayı, bütün teferruatına kadar tasfir etmekten ve ona bir ruh hali vermekten hoşlanıyor. bu teknik, bu konuları daha çok genişletir, derinleştirir ve şiirin tasfir gücünü arttırır. cenap şehabbetin'in elhan-ı şita da karın yağışına bu metodu nasıl tatbik ettiğini gördük! cenab'ın tekniğine mugibi fikri hakim olduğu halde, fikret'inkine daha ziyade resim fikri g
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster