1. 1.
    0
    ikinci olarak komaya girenlerin durumunu ele almayı öneriyorum. şeker komasına giren bir şeker hastası düşünün mesela. şekeri o kadar düşmüştür ki, bayılmaya çok benzeyen bir şuur yitirmesi geçirir. gene de tümüyle bilinçsiz değildir. etrafıyla konuşabilmekte. saçma da olsa anlamlı sözler söyleyebilmektedir. yanındakilere garip şeylerden bahsetmekte, ona yardıma gelenleri, kendisini sedyeye yerleştirebilmek için kollarından tutan hasta bakıcıları, iteleyip tersleyebilmektedir. gözleri kapalı, yarı baygın ve şuurunu yitirmiş olsa bile garip bir bilinçlilik içindedir hala. bu hasta, şeker yüklemesinin ardından, tekrar normal düzenine kavuştuğunda, olanları net bir işekilde hatırlayamayacaktır büyük bir olasılıkla . eşinin dostunun o sırada neler yapmış olduğuna dair ona hatırlattıkları yüzünden şaşıracak, duyduklarına inanamayacaktır herhalde. elbette ki komadan çıkıp da denge durumuna kavuşmasını, bilinçli bir bastırma edimi olarak okumak yanıltıcı olacaktır. ama hastanın neden komada yaptıklarını hatırlayamadığı da gizemini korumaktadır. buna cevap olarak denecektir ki, hasta o zaman diliminde eylemlerinin şuurunda değildi. ama eylemde-bulunmanın kendisine özgü bir bilinci, şuuru yerinde olmayan kişinin yaptıklarına bile eşlik ediyor saymamız gerekmez mi?
    ···
   tümünü göster