1. 1.
    0
    insan bedeni içinde var olan/olduğu iddia edilen ama tutup da birinin ne taka yaradığını açıklama zahmetinde bulunmadığı x.

    nerededir?
    eskiden bize, "kelimenin anlamı neredeyse o da orada" denirdi. küçüktük yedik.
    ama kelimelerin anlamı olmadığı ortaya çıkınca tekledi tabi. sen ruhu kelimenin anlamı gibi bir şey yapıyorsun ama o bununla yetinmiyor, kelimeyi bir irade şeklinde etkiliyor.

    olay çok basit, x ile y arasında hiçbir bağlantı olmasın. x y'yi göremesin, ölçemesin, sınıflandıramasın, varlığını kanıtlayamasın ama y x'i etkileyebilsin. olmaz o iş. ruhun bedene ya da beyine dokunduğu o teğet noktasında ne oluyor, bilen var mı? yok. peki bir nane bilmediği halde inanı var mı? hem de çok. neden? muhtaç olmak.

    çünkü bu etten kemikten yığın içinde, çok çabuk sıkılıyor insan türü.
    sadece et ve bir hayvan türü olduğunu bilmek korkutucu, kabul etmek imkansız geliyor. nasıl ki kelimeyi kullanmak için ona bir anlam yüklediyse, evrenin teorisi için, geometriyi ve matematiği icat ettiyse, kendisine de bir doğaüstü çekirdek icat ediyor. bir kandilin içinde yanıp sönen alev gibi bir şey. sadece ona özel, eşsiz ve ölümsüz. hatta çoğu zaman tanrısının bir parçası.

    oysa nasıl ki bir bilgisayarın içinde matematiğe dökülemez hiçbir şey yoksa, kendisinde de her bilim gibi bir matematik türü olan biyoloji ile açıklanamayacak herhangi bir özellik yok. bozulan bilgisayarlardan bir kasa ruhu, işlemci ruhu yükselmiyorsa, insandan da bir insan ruhu yükselmiyor/yükselmeyecek.

    bütün bu sanrılarımız, akıllı olduğumuzdan ama yeterince akıllı olamadığımızdan.
    bir evrim halkası daha... geçecek hepsi.
    ···
   tümünü göster