sevgili xixcq rumuzlu dostumuza bir kez daha bu vesile ile saygılarımızı sunuyor, bu elim olayı bizler ile paylaştığı, her fırsatta laikçilerin gerçek yüzlerini teşhir ettiği için kendisine teşekkürü bir borç biliyoruz.
her zaman diyorum, şimdi de tekrarlamakta sakınca görmüyorum: bazen, tesadüfler bazı gerçeklerin açığa çıkmasına vesile olurlar. nbdi arkadaşımızın yoğurdu tükenmeseydi, biz bu olaydan nasıl haberdar olacaktık?
god bless you, mr. "what kinda democracy we want"
*
•
**
islamcı marketten bira isteyen, "bira yok mu bira yeaa?" deyu peynir reyonundaki çocuğa şarlayan ve etrafına negatif elektrik veren laikçi kadın, bir an önce kökü kurutulması gereken kişidir.
kökü kurutulmalıdır; çünkü kadın dediğin, bacağını kırıp evde oturacak, kocasının/babasının/ağabeyinin/nişanlısının dibinden ayrılmayacak, onların bir dediğini iki etmeyecek, mutlaka kapanacak, çalışmayacak ve hakkını aramayacak.
şimdi, burada, incelememiz gereken iki nesne var:
islamcı market ve bu marketten bira isteyen laikçi kadın.
öncelikle, islamcı market konusunu ele alalım... nedir "islamcı market"? ticaretin ve paranın dini mi olur? nasıl oluyor? marketin ddıbına takke giydirip, otomatik kapılarının da "bismillah" deyu açılmasını mı sağlıyorlar? bahse konu markete giden herkes, müşteriler yani, buraya girdiklerinde, alış veriş yaparlarken bir şekilde hidayete eriyor ve varlıklarının amacını mı keşfediyorlar? nedir bu islamcı market?
en nihayetinde, burada, para karşılığında hizmet ve mal satılıyor. yani, işleyiş şekli üç temele dayanıyor:
1. stok ve hizmet
2. müşteri
3. kâr.
stok olmazsa, mal alamaz; malı önceden alamazsa, kâr edemez, diğer marketlerden geri kalır. hizmet de önemli: kampanyalar, indirimler, güler yüz, vs.
müşteri de önemli. en nihayetinde, parası olan herkes müşteridir ve sizin müşteriyi memnun etmek, müşteriye istediği mal ve hizmetleri sağlamak yükümlülüğünüz vardır.
ve kâr. adı üzerinde: ticarethane. yani, ucuza mal alıyor, bunu belli bir kâr marjı ile satıyor, aradaki artı değeri de marketin defterine işleniyor (=kapitalistin cebine gidiyor).
başka türlü de olamaz.
o zaman, bu bağlamda, hal buyken, islamcı market; genellikle, islamcıların yoğun olduğu lokasyonlarda açılan, (geneli) islamcılardan olşan müşteri segmentine hizmet veren ve --her ticarethane gibi-- maksimum kâr hedefini güden işletmedir.
şimdi, islamcı markete gelen "laikçi" kadın da (artık, her kimse o kadın), müşteridir. almak istediği hizmet, kendisine bira satılmasıdır.
birincisi; --eğer, varsa böyle bir bayan/bu anlatılan bir tür fantezi değilse yani-- bu bayanın, islami müşteri segmentine hitap eden bir ticarethaneye girip de içki istemesi pek yerinde bir davranış değil. bunun iki nedeni var:
1. malum bu adamların sağı solu belli olmaz. "alkollü içki satmıyoruz, hanfendi" de diyebilirler, sizi yaka-paça dışarıya da atabilirler.
2. bir ortama girdiğinizde, önce tüm reyonları dolaşırsınız. alkollü içki yoksa, yoktur. başka bir yere gidersiniz. mesele kapanır.
diyelim ki, bu olay doğru ve "laikçi" hanfendi, bira almak konusunda kabalaşıyor. bu, anılan kadının terbiyesizliği. ticarethanenin amacı ve hitap ettiği müşteri segmenti belli. buna saygı duymak gerekiyor. adam, kapitalist, işletmenin sahibi; politikaları o belirliyor; canı istemezse alkollü içki satmaz, isterse de satar. zorla değil.
ben de böyle terbiyesiz, ısrarcı ve olay çıkartmaya çalışan insanları sevmem. orada mutabıkız.
ancak, burada atlanmaması gereken nokta şudur: bahse konu kadının nasıl tanımlandığı, ki; önemli olan nokta da budur, hocam.
"peynir, zeytin vs. gibi şeylerin satıldığı yerin önünden geçerken, karşıdan da havanın oldukça soğuk olmasına karşın kolsuz bir badi benzeri şey giymiş bir kadın ve bir takım arkadaşlarıyla karşılaştım. o kolsuz badi gibi şey giymiş kadın peynir tartan arkadaşa döndü ve küstahça bir üslupla 'bira yok mu bira yeaa?' gibilerinden bir soru sordu."
yani, burada amaç farklı: islami kesime hitap eden bir markette olay çıkartan şirret bir kadını anlatmak değil, bütün modern görüşlü/görünümlü kadınları bu lümpen tip ile aşağılamak; kapanmayan bütün kadınları bu şirret karakter ile eşleştirmek. bir anlamda, çaktırtmadan kadınlara hakaret etmek...
laikçi denilen kadının portresi çizilirken kullanılan argümanlar, dinci kesimin de kadına bakış açısını yansıtması bakımından çok önemli. özgür düşünceli ve kendi ayakları üzerinde duran kadın gerçeğini kabul edemedikleri için, bu kadını lümpen bir tip ile eşleştirip karalamaya çalışıyorlar.
neymiş, "laikçi"/"modern"/"elitist" kadın, o ciksi/erotik giysileri ile, bir dükkana girip, alkol yok mu ulan! deyu olay çıkartabilecek, provakasyon yapacak kadar faşist, şirret ve ahlaksız bir insandır. bahse konu entarinin alt metni budur. ayrıca, kadın düşmanlığı da yapılmaktadır, diye düşünmekteyim.
tabii ki, joseph goebbels'e özenip beceriksiz bir şekilde kara propaganda yapmaya çalışmak da ayrı bir tartışma konusudur. not ediyorum...